Mesajı Okuyun
Old 02-01-2008, 13:56   #11
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2005/11-576
K: 2005/638
T: 23.11.2005
- İHTİYATİ HACİZ
- BONOYA DAYALI ALACAK
ÖZET:
İİK.nun 265. maddesine göre, ihtiyati haciz isteminin kabulü kararına karşı borçlu ve üçüncü kişilerin itiraz hakkı vardır. İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolu açık olmakla birlikte, Yargıtay'ın temyiz incelemesi sonucu vereceği karar kesindir. Ancak yine İİK.nun 258. maddesine göre, ihtiyati haciz isteminin reddi kararı veren yerel mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna gidildiğinde, Yargıtay Özel Dairesi'nin temyiz incelemesi sonunda verdiği bozma kararı kesin olmayıp, yerel mahkemece bu konuda direnme kararı verilebilir.
Taraflar arasında görülen davada, bonoya dayalı alacak nedeniyle ihtiyati haciz isteminde bulunulmuştur. Bir bonoyu tanzim eden kimse, tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumludur. Ödeme için ibraz edilmeyen bir bonodan dolayı, borçlunun bono bedelini notere tevdi etme hakkı da bulunmaktadır. Bu nedenlerle alacaklının vadesi geçmiş bonolar nedeniyle borçlular hakkında talep ettiği ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.
(2004 s. İİK m. 257, 258, 265)
(6762 s. TTK m. 620, 624, 690, 691)
Taraflar arasındaki "ihtiyati Haciz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Adana Asliye Birinci Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.09.2004 gün ve 2004/591-591 D.lş sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Da-iresi'nin 24.03.2005 gün ve 2005/2763-2797 sayılı ilamı ile,
(...İhtiyati haciz isteyen banka vekili, borçlular Ökkeş ve B... Holding A.Ş. 'nin keşidecisi oldukları senetlerin vadelerinde ödenmediğini, müvekkilinin yasal hamili bulunduğu senetlerden doğan alacağının muaccel hale geldiğini ileri sürerek, ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati haciz talebine dayanak yapılan senetlerin protesto edildiğine dair protesto evrakları bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.
İstem, bonolara dayalı alacak nedeniyle talep edilen ihtiyati hacze ilişkindir. İhtiyati haciz isteyen banka, B... Holding A.Ş. tarafından düzenlenen ve Ökkeş'in kefil olarak gösterildiği bonoların lehdarı durumundadır. TTK'nun 691/1. maddesine göre, bir bonoyu tanzim eden kimse; tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumludur. Ayrıca, bonoya tatbik olunacak hükümleri düzenleyen TTK'nun 690. maddesinin yaptığı atıf gereği aynı Yasanın 620. maddesi uyarınca ödeme için ibraz edilmeyen bir bonodan dolayı borçlunun 624. maddeye göre bono bedelini notere tevdi etme hakkı da bulunmaktadır. Bu nedenlerle, alacaklının bono borçlularına gidebilmesi için önceden protesto düzenlemesine gerek bulunmamaktadır. Buna göre, alacaklının vadesi geçmiş bonolar nedeniyle borçlular hakkında talep ettiği ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, açıklanan maddelere ve llK'nun ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257. maddesindeki hususlara uymayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, kararın ihtiyati haciz isteminde bulunan alacaklı yararına bozulması gerekmiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı (İhtiyati Haciz İsteyen) Vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
istek, vadelerinde bedelleri ödenmeyen bonolara dayalı, ihtiyati hacze ilişkindir.
Yerel Mahkemece istek reddedilmiş, ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemenin direnme kararı da ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmiştir.
A-ÖN SORUN VE DEĞERLENDİRMESİ:
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa geçilmeden önce, Yerel Mahkemenin, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararını bozan Özel Daire kararına karşı direnme hakkı bulunup bulunmayacağı hususu bir ön sorun olarak gündeme getirilmiştir. Bir başka anlatımla, Yargıtay Özel Dairesinin bozma kararının kesin olup olmadığının tartışılması istenilmiştir.
Bu yönde bir ön sorunun gündeme getirilmesinin nedeni, icra ve İflas Ka-nunu'nun ihtiyati haciz konusundaki 258. ve 265. maddelerinde yer alan düzenlemeler arasındaki farklılıktır.
İcra ve İflas Kanunu'nun "İhtiyati haciz karan" başlıklı 258. maddesi "İhtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri; hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir."
Hükmünü taşımakta iken;
17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 60. maddesiyle "İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir." şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
Yine, İcra ve İflas Kanunu'nun 265. maddesi "İhtiyati haciz kararına itiraz" başlığını taşımakta iken, anılan 4949 sayılı Kanun ile, başlığı "İhtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz" olarak değiştirilmiş; ayrıca madde metninde de değişiklikler yapılmıştır.
265. maddenin önceki ve değişikliklerden sonraki metinleri şöyledir:
Maddenin 18.02.1965 gün ve 538 sayılı Kanunun 105. maddesiyle değişik birinci fıkrası "İhtiyati haciz kararı temyiz edilemez. Ancak borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir."
Şeklinde iken,
4949 sayılı Kanunun 63. maddesi, bu fıkrayı
"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir." Şeklinde değiştirmiş ve maddeye "Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir." şeklindeki ikinci fıkra ve ayrıca "İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz." şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
Görüldüğü üzere, İcra ve İflas Kanununun 258. maddesi, ihtiyati haciz isteminde yetkili mahkemeyi ve esasları düzenlemekte, istemin reddi halinde alacaklının kanun yoluna başvurabileceğini öngörmektedir.
265. madde ise, ihtiyati haciz isteminin kabulü halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu karara itiraz edebilecekleri; itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolunun açık bulunduğu, Yargıtay'ın temyiz incelemesi üzerine vereceği kararın da kesin olacağı hükmünü taşımaktadır.
Eş söyleyişle, 258. madde, ihtiyati haciz isteminin reddi halinde alacaklının; 265. madde ise, bu istemin kabulü halinde borçlunun ve menfaatleri ihlal edilen üçüncü kişilerin başvurabilecekleri yolları düzenlemektedir.
Önemle vurgulanması gereken yön, 258. maddede alacaklının ret kararına karşı kanun yoluna gidebileceğinin belirtilmesiyle yetinilmiş ve bu yola başvurulması halinde, Yargıtay'ca verilecek kararın kesin olup olmayacağı konusunda herhangi bir hüküm getirilmemiş olmasına karşın; 265. maddede, itirazın reddi kararının temyizi üzerine verilecek Yargıtay kararının kesin olduğunun açıkça belirtilmiş bulunmasıdır.
Kanun koyucunun, 265. maddede öngördüğü kesinliği (itirazın reddi kararının temyizi sonucunda verilecek Yargıtay kararının kesin olduğuna dair hükmü), eğer iradesi bu yönde oluşsaydı, 258. madde bakımından da öngörebileceği, buna hukuken ve kanun yapma tekniği açısından herhangi bir engel bulunmadığı kuşkudan uzaktır. Buna rağmen, her iki hüküm arasında açıklanan biçimde bir farklılık oluşturulması, kanun koyucunun tercihini bilinçli olarak bu yönde kullandığını göstermektedir.
Sonuç olarak, somut olaydaki gibi, ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının temyizi üzerine verilen Yargıtay Özel Dairesinin bozma kararı kesin değildir. Dolayısıyla, böylesi bir bozmaya karşı, yerel mahkemenin direnme kararı vermesi usulen mümkündür.
Ön sorun, 16.11.2005 günlü ilk görüşmede çoğunluk sağlanamaması üzerine, 23.11.2005 günlü ikinci görüşmede bu şekilde ve oyçokluğuyla aşıldıktan sonra, işin esası incelenmiştir.
B-ESASA YÖNELİK İNCELEME VE DEĞERLENDİRMESİ:
İşin esasına yönelik incelemede;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı (ihtiyati haciz isteyen) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.