Mesajı Okuyun
Old 26-01-2007, 14:44   #33
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Benim kafam bir şeye takıldı. "Parayla dert satın alındığı" belirtilmiş. Öyle tahmin ediyorum ki başınıza satınalmanız yönünde silah dayatılmıyor, tercih hakkınız sözkonusu. Şimdi benim başıma bir iş geldiğinde avukatım benden daha mı çok dert ediyor konuyu ?


Aslında bir bakıma söyledikleriniz doğru: Kimse silah dayamıyor.

Buna cevabım şu: Ehh artık bir o eksikti, bir de silah dayasınlar!

Avukata iş görüşmesi için gelen neredeyse tüm insanların "hukuki bir sorunu" olduğu kesindir. Bir kaç deliyi ayrık tutuyorum*

Hukuki sorunu olan insan avukatı bir kurtarıcı, bir kahraman olarak görür (ya da görüyor diyelim). Ancak hiç bir avukat kahraman olamaz. Dolayısıyla kahramanlık bekleyen müvekkil ile iş aldım diye sevinen biz avukatların arasında cerayan eden ilişkide en büyük sorun "İşin tanımında" çıkıyor. Kahraman her zaman kahramanlık yapmalıdır, beklenti budur. Bu nedenle gece gündüz, it, köpek fark etmez. Kahraman anında çözer meseleyi.

Oysa gerçek bu değildir. Biz kahraman değiliz. Avukatız. Sınırlarımız belli, yetkimiz, yasal görevimiz belli.

Müvekkile kahraman olmadığımızı anlatmamız da çok zordur. Çünkü anlamak istemez. Kahraman değilim dediğinizde: "Bu avukat yetersiz diye düşünür."

İşte böle bir şey.


* Deli notu: Başıma geldi anlatayım. Yeni avukatım, bürom Şişli'de. İlk yıl gelen yok giden yok. Sinek avlayacağız sinek de yok. Neyse bir yıl boyunca kapımızı çalan (arkadaş dost hariç) bir kaç kişi oldu.Bunları can havliyle dinledim. Adamlar o kadar üzel anlatıyorlar ki, hanlar hamamlar vs... iyi iş gibi. )) çay, kahve.. aman adamı kaçırmayalım derken aradan geçen iki üç saat sonunda söylediği bir kaç saçma (Kibarlık yaptığımı ifade etmeliyim aslında saçmadan da öte...) sözden sonra deli olduklarını anladığımda; ne Orhan gencebay'ın "Bir teselli ver'i ne de bir başkasının Vurun beni öldürün'ü" beni teskin edemedi.