Mesajı Okuyun
Old 10-01-2007, 10:23   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yanıtlayan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Işıl hanımın "belki de varislerini korumaya çalışmıştır" sözüne katılmak, böyle düşünmek de mümkün tabii. Nihayetinde bir bono da sözkonusu olabilirdi ve böylelikle faiz konan ölüm vade tarihinden değil, öncesinden de başlayabilirdi. (Sanırım bunu söylemek istediniz)

Yalnız bu borcu alan ben olmakla birlikte, yaşarken ölümümü düşünüp de, faizi fazla işlemesin mirasçım için yarın öbür gün diye düşünmek pek hayatın olağan akışına uygun değil.

Vadesi ölüm tarihi olan başkaca bir borç ilişkisine aradığım içtihatlarda da ulaşamadım.

Vade ölüm olunca, karz akdi diye nitelediğimiz takdirde de , ödünç alan benim ama akdin borçlusu ben olmuyorum. Antlaşma çerçevesinde, açıkça ödeyecek olan olarak -kendimi değil- varislerimi işaret etmiş oluyorum.

Bu anlamda ben ve borç aldığım kişi arasında kurulan borç ilişkisinin borçlusu da ben olmuyorum.

Vade olarak ölümün kararlaştırılması ,-zorluyorum farkındayım ama- bana genel ahlaka pek uygun düşmüyor gibi geliyor.

Yanı sıra böyle bir vade tasarlanmış olması, dahası akdin ecelinin borç alanın eceli (veya alacaklının-hadi bu alacaklıyı korur) olarak kabul görmesi, bilahare ekonomik sıkıntı yaşayan alacaklıların borçluların canına kastetmesi gibi bir seçeneği d ekarşımıza çıkarmaz mı?

Yani, özetle, yok mu "vade olarak ölüm kararlaştırılamaz" diyebilecek ve bunu sağlam kanıtlarla ortaya koyup, ikna edebilecek bir meslektaşım?

(Rapora itiraz için son 3 günüm)

Saygılarımla...