Mesajı Okuyun
Old 02-09-2006, 23:51   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Hakimlerin böylesi durumlarda tereddüt yaşamaları normaldir. Keşif mahallinde veya delil tespiti esnasında nasıl davranılacağını ve hakimin hangi yetkilerinin bulunduğunu düzenleyen açık hükümler yok. Burada kıyas yoluyla uygulama yapılması da söz konusu olamaz. Zira temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmak söz konusu ve bilindiği gibi anayasa bu hususları güvence altına almıştır. Kişinin mülkiyetini ihlal ederken açık bir yasa hükmüne dayanmanız gerekir. Gerçi bir şikayet sözkonusu olur ise benzer olaylarda yargı görevi yapan hakim lehine yorum yapılacağı muhakkaktır ama yine de bir yasal boşluk olduğu kabul edilmeli ve yeni usul kanunu tasarısına gerekli maddeler eklenmelidir. Öte yandan Anayasa demişken, bir gece yatan arkadaş hakkında biraz uçalım isterseniz.
Alıntı:

Anayasayı ihlâl
MADDE 309. - [1] Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.(Ağır Ceza)
[2] Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
[3] Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Arkadaşa "bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler" şeklindeki hareketinden ötürü bu maddeyi uygulasak belki çok ağır olur ama yasama, yürütme ve yargı erklerinin anayasal düzenin unsurları olduğu ve bu görevleri yerine getirenlerin cebren engellenmesinin de bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceğini kim söyleyebilir? Maddede hareket yani maddi unsur net olarak tanımlanmamış ve oldukça geniş bir yoruma açık. Cezaların kanuniliğine uygun da değil belki ama yasal boşluklardan istifade etmek pişkinliğindeki şahıs için ibretlik bir ders olabilir. Bugüne kadar hakim, savcı mahkeme hatta avukat dendi mi insanlar el pençe divan durup karşı gelmek gibi bir düşünceyi akıllarından bile geçirmediklerinden böyle sorunlar pek yaşanmıyordu belki, burada Adalet'in yitirdiği saygınlık da ayrıca tartışılmalıdır. Evet sayın Admin kimsenin taşımaması gereken cüret giderek yaygınlaşan bir alışkanlık haline gelmeden bu yasal boşluk doldurulmalıdır.

Not: Madde 309 hakkında uçtuğumu belirtmiştim. Lütfen bir hukukçu nasıl böyle düşünür gibi cevaplar yazmayınız. Evvelce başıma geldiğinden ikaz etmek istedim.