Mesajı Okuyun
Old 07-02-2008, 16:11   #13
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
dava tarihi nedeni ile açılmış olan bir davada hükmedilen altın miktarının dava tarihindeki bedeli esas alınacağından arada geçen zamanın alacaklı aleyhine sonuç doğurmasının hakkaniyete aykırı olacağı düşüncesi ile bir yorumda bulunmuş olduğumu belirtmeliyim.
Haklısınız, ancak bu hemen hemen tüm davalarda karşılaşılan bir durum değil midir? Ve faiz kavramı bu düşünce ile devreye girmemiş midir?
Ayrıca, şu hususu da göz önüne alırsak acaba aynı çekinceniz devam etmekte midir?
Alıntı:

“Hükmolunan şeyin değeri “ilamda yazılı ise” aynen ifa yaptırılamayan durumlarda, borçludan bu yazılı değer alınmakla beraber, malın değeri i l a m t a r i h i n d e n s o n r a yükselmişse, aradaki farkı alacaklı, “borçlunun ilamın verilmesinden sonraki kusuru sonucunda aynen ifanın mümkün olmadığını” kanıtlamak suretiyle, borçludan ayrı bir davayla isteyebilir. Çünkü,ilamdan sonraki kusurun incelenmesine ve hukuki sonuçlarını tesbite, “kesin hüküm” engel olmaz.” Bkz. Talih UYAR, Taşınır Teslimine İlişkin İlamlı Takipler,syf 4
Şu soru da benim aklıma takılıyor? Şayet misli mallar piyasadan her zaman temini mümkün mallar olması sebebiyle aynen iadelerine hükmedildiklerinde, aynı mallar olmasa dahi mislilerinin piyasadan temini gerekiyorsa, neden Mahkeme hüküm fıkrasında "olmadığı takdirde bedellerinin iadesine Toplam 9.565" diyor?

Verilen kararın belirtmiş olduğunuz İBK'na veyahut diğer içtihatlara aykırı olduğunu kabul etsek dahi bu temyizi ilgilendiren bir mesele değil mi? Kararın infazında göz önüne alınamaz kanısındayım. Örneğin, haksız fillerde faiz başlangıç tarihi olay tarihidir, ancak Mahkeme dava tarihinde itibaren faize hükmetmişse ve bu karar temyiz edilmemişse, bu aşamada faize olay tarihinden itibaren hükmedilmeliydi diyebilir miyiz?

Saygılarımla