Mesajı Okuyun
Old 21-02-2007, 15:53   #3
Hekimbaşı

 
Varsayılan Ne yapalım?

Sn.Kayar,

Namusun ne olmadığını çok güzel anlatmışsınız ve bu arada ne ifade etmesi gerektiğine ilişkin de ipuçları vermişsiniz; kutlarım. Tek kelimesine itiraz edemem. Ancak; ne yapılmaması gerektiğini anlatma açısıdan çok güçlü bir yazı yazmakla birlikte; ne yapmak gerektiğine ilişkin öneriler getirmemişsiniz.

Ne yapalım, sizin ve katılımcıların önerileri nelerdir?
1. Birey olarak evimizde, ailemizde
2. Görevli, çalışan olarak işimizde
3. Yasama, yürütme, yargının bir parçası olarak oralarda
4. Toplumun parçası olarak sokakta, her yerde

Yoksa bunun erkek egemen, ataerkil feodal düzenin bir sonucu olmasından hareketle erkekleri mahkum etmekle mi yetinelim? Benden daha iyi biliyorsunuzdur ki, soyut suçlu ilan etmek, hiç suçlu ilan etmemekle eşdeğerdir, aynı sonuca yol açar: HİÇ.

Şahsen ben mahkumiyeti kabul de etmem; dağa çıkar, eşkiya olurum. İyisi mi, sorunun kaynağına ilişkin yapacaklarımızı konuşalım.

Sorunun kaynağı olarak gördüğüm eğitime ilişkin benim önerilerim şöyle:
1. Kız erkek ayrımı olan veya sadece tek cinsten çocuk alan okulların hepsini yasaklayalım, mevcutları da kapatalım veya değiştirelim
2. Bütün okullarda kadın / erkek öğretmen oranının % 20 den fazla farklı olmasını yasaklayalım, sınıfları da aynı oranlarla karma olmaya zorlayalım
3. Her çocuğun, en az 15 yaşına kadar eğitim almasını olmazsa olmaz şart koşalım; yollanmayan çocuğu devlet eliyle parasız yatılı okutalım; kurala uymayan veya karşı çıkan babayı, yoksa da anayı (kimi yakalarsak artık) çocuğun eğitimi sonuna dek hapsedelim
4. Kız ve erkek çocukların beden eğitimi gibi birlikte iş yapma, takım çalışması yürütme olanakları sağlayan derslere birlikte katılmalarını sağlayalım
5. Bütün derslerde kız ve erkek çocukların birlikte ekip oluşturmalarını, iletişim ve etkileşimlerini destekleyecek biçimde uygulamaları şart koşalım
6. Çizdiğiniz çerçevedeki namusa dayalı işlenen suçların hepsini ömürboyu (veya fiili ömürboyu) hapisle cezalandıralım

Yapalım, ama TBMM bunların hiçbirine yanaşmıyor; hatta bu yöndeki uygulamaları bir bir ortadan kaldırıyor. Örneğin, yatılı bölge okullarını kapattı, öğretmen ve hemşire okullarını da, köy enstitülerini de. Eğitim ve öğretim birliği kanununu hiçe sayan imam hatip liseleri orada öylece durmakla kalmıyor; sürekli artıyor; vali, kaymakam, doktor, avukat olmaları için kolaylıklar getiriliyor. Belki de en önemli meslek olan öğretmenliğe ise zaten çoktan girmiş durumdalar. 15.000 imam kadrosu için 200.000 öğrenci okutulduğu yetmediği gibi, imam veya hatip olamayacak kızlar o okullara alınarak sakat görüşlerle güya eğitiliyor. Hepsini bir yana bırakalım; milletin vekili, bakanı, karısıyla aynı masada yemek bile yemiyor; insaf! Nasıl yapalım, ne yapalım? Bu sayılanların veya yarattıkları etkinin üstesinden gelebilir miyiz? Rüzgarla değil de, yel değirmenleriyle mi savaşacağız?

İhtilal yapmamız gerekecek galiba ... yapmasak bile beni siteden atacaklar.

Belki hukukçu arkadaşlar yukarıdaki sorunlara mevcut yasal çerçeve içerinde bir katkıda bulunabilir ümidindeyim yine de. O ümitle bekliyorum. Daha doğrusu 80 yıldır hep beraber bekliyoruz, birileri birşeyler yapsın diye. Kimse o birileri?

Saygılarımla,