Mesajı Okuyun
Old 31-07-2010, 16:49   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C. YARGITAY
18.Hukuk Dairesi

Esas: 1997/13134
Karar: 1998/1972
Karar Tarihi: 03.03.1998

Dava: Dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacılar vekili Av. H. K. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı adına gelen olmadı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Karar: Dava, ana gayri menkulün bodrum katında olup davalı adına kayıtlı bulunan 9 numaralı bağımsız bölümün 20 m2'lik kısmı dışında kalanının anayapının ortak yerlerine tecavüz edilmek suretiyle oluşturulduğu bu konuda tescile esas alınan projenin asıl projeye uygun olmadığı, bu suretle yolsuz tescil yapıldığı iddiasıyla vaki müdahalenin önlenmesi ve tapunun iptalidir. Davacıların yargılama sırasında ve temyiz sırasındaki açıklamalarından da anlaşıldığına göre burada davalı adına bir bağımsız bölümün varlığı kabul edilmekle beraber, bunun ortak yerlere tecavüz edilmek suretiyle 20 m2'lik alanı aştığı iddiası mevcuttur.

Mahkemece öncelikle iddia, kesin ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde davacılara açıklattırılmalı ve inceleme bu esaslar üzerinden yürütülmelidir.

Kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında genel olarak kabul edilen kurala göre, tapuda, tapu kayıtlarına esas alınan proje ile belediyedeki tasdikli proje arasında uyumsuzluk bulunduğu takdirde belediyedeki projeye itibar edilir. Bundan ayrı asıl proje daha sonra tadile uğramış ise, bunun da tasdik edilmiş olması şartı aranır. Ancak bunun yanında ve buna ilaveten tasdik tarihi itibarıyla ana gayri menkulde paydaş olan (bağımsız bölüm maliki olan) tüm maliklerin de onayını almış olması gerekir. Bu tadilat projesinin onayı sırasında davalı, iddia ettiği gibi tek malik ise, halen malik olanların onayının alınması gerekmediği açıktır.

Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; öncelikle yukarıda belirtildiği gibi davanın kesin sınırlarının belirlenmesi bakımından iddianın açıklattırılması, tapunun tesisi (irtifak hakkı veya daha sonraki kat mülkiyeti) sırasında yukarıdaki esaslara göre geçerli mimari projenin belirlenmesi, ondan sonra bu projenin ehil bilirkişi marifetiyle uygulanması (tercihen tecrübeli bir mimar) tapunun bu geçerli projeye göre tesis edilip edilmediğinin belirlenmesi ve açıklattırılacak iddiaya göre 9 numaralı bağımsız bölümün bu projede yer alıp almadığı ya da projedeki sınırlarını aşan şekilde tesis edilip edilmediği hususlarının saptanması gerekir. Bu bağımsız bölüm geçerli projede yer almadığı takdirde tapunun iptali ile bu yerin ana gayri menkulün ortak yerlerinden sayılmasına karar verilmesi; bağımsız bölüm geçerli projede yer aldığı takdirde sınırlarının yine bu projeye göre belirlenmesi, ortak yerlere tecavüz varsa oralara vaki müdahalenin önlenmesi konularında araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.

İlgili projeler incelenmek üzere dosyaya getirilirken davacıların sahtelik iddiaları dikkate alınarak gerekli tedbirlerin de alınması gerekir. Yetersiz bilirkişi raporlarına ve eksik incelemeye dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 750.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 3.3.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1974/5-758
Karar: 1976/127
Karar Tarihi: 28.01.1976


Dava: Taraflar arasındaki tapu iptali ve elatmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Onüçüncu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.5.1973 gün ve 336-475 sayılı kararın incelenmesi davacılar Avukatı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesinin 28.12.1973 gün ve 18392-17658 sayılı karariyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davacılar Avukatı,

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Tarafların malik oldukları yapı, imardan onanmış 8.9.1958 günlü projeye göre 3 kat, 10 daire, çatıda daire depoları ve bahçede garajdan ibarettir.

10.8.1958 gününde irtifak hakkı kurulurken bina müteahhidi tarafından 12 hisse kendisine ayrılmış ve sonradan bu hisse dava konusu olan yerlere verilmiş ve kat mülkiyetine geçilirken bu yerlere dair numaraları verilmek suretiyle bağımsız bölüm niteliği kazandırılmıştır.

Kat Malikleri bulunan davacılar davalıların yaptıkları ilavelerle depoların mesken ve garajların da dükkan haline getirilmiş bulunduğundan tapunun iptali, garajların eski hale getirilmesi ve davalıların elatmalarının önlenmesini istemişlerdir.

Mahkemece, davalıların bu yerleri müteahhitten satın aldıklarından iyiniyetli bulundukları, garajların dükkan olarak kullanılmasının projeye aykırı ise de, bunun İmar Müdürlüğünün görevine girdiği gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir.

Uyuşmazlık konusu yerlerin hukuki durumlarını saptarken herşeyden önce ana yapının imardan onanmış projesine bakılmak gerekir. Ve bu husus doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirir.

Bir taşınmaz mal kat mülkiyetine geçirilirken, projesindeki duruma göre kaydının yapılması zorunludur. Proje dışına çıkılarak işlem yapılması imar mevzuatını hükümsüz kılıcı bir sonuç doğurur ve böylece de, kötü niyetli kişilerin korunması sonucu doğar. O halde mahkemece imar mevzuatının resen gözönünde tutularak inceleme yapılması ve varılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, konunun imar müdürlüğünün görevine girdiğinden bahisle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Hukuk Usulü Mahakemeleri Kanununun 429 ncu maddesi uyarınca BOZULMASINA 28.01.1976 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla,