Mesajı Okuyun
Old 26-06-2019, 19:28   #1
serdarserdar

 
Varsayılan Miras/terekeye ilişkin taşınır ve taşınmazların ortaklığının giderilmesi davasında yetkili mahkeme?

İyi günler. Bu konu çok karşılaşılabilecek bir konu olmasına rağmen net cevaba ve Yargıtay kararına ulaşamadım. Aşağıda bulduğum iki zıt Yargıtay kararını da ekliyorum. Ancak bana göre taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi daha mantıklı geliyor.

Bir de mirası paylaştırılması davası ile ortaklığın giderilmesi davası arasındaki fark nedir? Çünkü pratikte ortaklığın giderilmesi davası açılıyor. Mirasın paylaştırılması davasını pek görmedim.



T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/3993
Karar No:2016/4702
K. Tarihi:18.4.2016


MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 23.11.2007 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesiistenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 04.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 642. maddesinde düzenlenen tereke mallarının bir kısmının paylaştırılması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi vermemişlerdir.
Dava konusu taşınmazın ... İli, .... İlçesinde bulunması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.

Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır (TMK. md. 575). Miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın yerleşim yerinde açılır. Mirasbırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür. (TMK. md. 576) Bu nedenle paylaşma davasında yetkili mahkeme murisin yerleşim yeri mahkemesidir. Davalılar murisin yerleşim yerinin Ceyhan olduğunu bildirmişlerdir. Paylaşma davasında yetki, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Murisin yerleşim yeri tespit edilmeden paylaşılması istenen terekedeki gayrimenkulün Belen İlçesinde olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.04.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verilmiştir.

(Muhalif)

-KARŞI OY-
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler özellikle gayrimenkulun bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğundan ve bu hüküm kamu düzenini ilgilendirdiğinden yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.







T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/10189
Karar No:2017/2637
K. Tarihi:


MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 06/09/2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi ve terekenin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/07/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, ortaklığın giderilmesi ve terekenin tespiti talebine ilişkindir.
Davacı vekili, miras bırakan ...'ın 04.03.2011 tarihinde öldüğünü, terekenin tespiti ile terekeye dahil tüm malvarlığının taksimini, mümkün olmaması halinde ortaklığın satış sureti ile giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, terekenin tespitine, Rize'deki taşınmazlarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına ve diğer taşınmazların ortaklığının satış sureti ile giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Terekede bulunan menkul malların tespiti davasında ise, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulanan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK m. 589/1-2). Türk Medeni Kanununun 590. maddesinde belirtilen sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde, sulh hakimi tereke mal ve haklarının yazımı için terekenin defterinin tutulmasına karar verir (TMK m. 590, Velayet, Vesayet ve miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin 2003/5960 sayılı Tüzük m. 33/1).

Ortaklığın giderilmesi davası, çekişmeli olarak görülürken terekenin tespiti talebi, çekişmesiz yargı işidir. Ortaklığın giderilmesi davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili iken, terekenin tespiti davasında miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilen hüküm, nihai hüküm niteliğinde olmasına karşın terekenin tespiti davası sonucunda verilen hüküm, tedbir niteliğinde olup nihai hüküm teşkil etmez.

Somut olayda, ortaklığın giderilmesi ve terekenin tespiti talebi aynı davada ileri sürülmüş ve hükme bağlanmış ise de her iki davanın dava nedenleri ve delilleri farklı olup iki davanın tefrik edilerek görülmesi gerekmektedir. Anılan ilke, gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.