Mesajı Okuyun
Old 12-07-2011, 21:47   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kilit27
değerli meslektaşlarım hepinize iyi günler ve iyi çalışmalar.
Değerli meslektaşlarım, müvekkil aleyhine yapılan ilamsız icra takibine itiraz ettik. itiraz dilekçemizin de ekine posta pulunu ekledik. ancak buna rağmen dilekçemiz alacaklı tarafa tebliğ edilmemiştir.
Ancak yine de alacaklı taraf bir yıllık süre dolmadan asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davasını açmış, tarafımızdan bu davaya asliye ticaret mahkemesinin bakması gerektiği belirtilerek iş bölümü itirazında bulunulmuştur. itirazımız kabul görerek dosyanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Alacaklı taraf yasal süre içerisne dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderilmesi için dilekçe vermemiştir. bu kez de tarafımızdan yasal süre geçtikten sonra gönderilen dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi talep edilmiş ve mahkemece talebimiz kabul edilerek itarızın iptali davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Alacaklı taraf bu kez de ilk davanın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra yeni bir itirazın iptali davası açtı. ( diğer bir deyişle itirazımızı öğrendikleri tarihten bir yıl sonra) biz de 1 yıllık hak düşürücü süre itirazında bulunduk. alacaklı tarafa dilekçemizin tebliğ edilmesinden sonra mahkemeye verdikleri ıslah dilekçesi ile davaya alacak davası olarak devam etmek istediklerini bildirdiler.buna göre;
1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle böyle bir ıslah mümkün müdür?
sayın meslektaşlarım bu konudaki hukuki görüşlerinizi ve içtihatları paylaşırsanız sevinirim.
saygılar.

Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 04.10.2005 T., Esas: 2004/11768, Karar: 2005/9192: "Taraflar arasında görülen davada Gölmarmara Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 06.11.2003 tarih ve 2003/43-2003/74 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ramazan Özcan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalıların, aldıkları kredi borçlarını ödemediklerini ve tahsil için başlatılan takibe itiraz ettiklerini ileri sürerek, takibe yapılan itirazların iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra davayı alacak davası olarak ıslah etmiştir.

Davalılardan K____ D____, davanın süresinde açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalılardan İ____ K____, borcun ne kadar olduğunu bilmediğini savunmuştur.
Mahkemece; dosya kapsamına göre, davanın süresinde açılmadığı ve kanun hükmünün yok sayılamayacağı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, kooperatife olan kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, İİK.nun 67/1. maddesi hükmüne dayalı olarak, hak düşürücü sürenin dolmasından sonra davanın açıldığı, buna göre bu davanın hukuken hiç var olmadığı ve bu nedenle de ıslah ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği kabul edilerek dava reddedilmiştir.

Davanın ıslahı, HUMK'nun 83. vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, özellikle 83 ve 88. madde hükümlerine göre davanın tamamen ıslah edilebilmesi mümkündür. Ayrıca, HUMK'nun 84. maddesi hükmüne göre, mahkemece tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tabi olmayan davalarda muhakemenin sonuna kadar davanın ıslah edilebilmesi mümkün olacaktır. HUMK'nun 85. maddesi hükmüne göre de ıslah, tarafların hazır olduğu duruşmada sözlü olarak yapılabileceği gibi, dilekçe ile de yapılabilecektir. Öte yandan, davanın tamamen ıslah edilmesi durumunda, davacı taraf, HUMK'nun 88. maddesi hükmüne göre yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere üç günlük süre hakkına sahiptir. ( Bkz. Prof. Dr. B.Kuru,HK, III.c, İstanbul, 1991, s.2795. )

Bir dava açıldıktan sonra, nihai karar verilene kadar o dava ayaktadır. Dava şartlarının bulunmaması ya da hak düşürücü sürenin dolması gibi resen nazara alınacak usul eksiklikleri nedeniyle reddedilecek davalar dahi, nihai karar verilmedikçe derdest sayılacaktır. Buna göre davanın ıslahı da mümkün olacaktır.

Somut olayda, mahkemece tahkikatın bittiği tefhim edilmeden, davacı vekilince davanın tamamen ıslahı talebinde bulunulmuş, yeni bir dava dilekçesi sunmak üzere üç günlük süre istenmiştir. Davada, başlangıçta tensip aşamasından bu yana, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddi olanağı bulunduğu halde mahkemece bu yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, bu davanın ıslah ile alacak davasına dönüştürülemeyeceği gerekçesi ile davanın reddi doğru değildir. Nitekim, YHGK.nun 26.11.1997 gün ve 19-761/999 sayılı kararında da, 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının, ıslah ile alacak davasına dönüştürülebileceği kabul edilmiştir.
O halde mahkemece, davacı vekilinin talebi doğrultusunda, HUMK'nun 88. maddesi gereğince yeni bir dava dilekçesi sunulması için üç günlük süre beklenerek, sonucuna göre davanın sonuçlandırılması gerekirken, anılan kanun hükümlerine aykırı olarak, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

Saygılar...