Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 12:29   #6
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Atahun
Sayın İbrahim YİĞİT' e kısmen katılıyorum.

Şahsi düşümcem; Bir yöneticiyi "İşveren vekili" olarak değerlendirebilmemiz için; o kişinin işletmenin bütününü sevk ve idare etmesi, işçiyi işe alıp - işten çıkarma yetkisinin olması ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarıyla olan münasebetlerde işveren adına hareket etmeye haiz olması gerektiğini düşünüyorum. Diğer bir ifadeyle; adı geçen kişiye "işveren vekili" diyebilmemiz için, işveren adına yetkili olarak hareket ettiğinin birtakım eylemlerle ve belgelerle delillendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde, bendeki ağırlıklı düşünce de, en sağlıklı yolun durumu yasal süresi içinde işverene yazılı olarak bildirilmesinin daha sağlıklı olacağı yönünde.

İşyeri personel yönetmeliği ve Disiplin yönetmeliğinde "İşverenin/İşveren vekilinin, "işveren vekili" sıfatı ile görevlendirdiği kişiler de personele karşı kanuni işveren vekili sıfatına haizdir." şeklinde benzer ifadeleri içeren bir düzenleme varsa ve bu durum adı geçen için sözkonusuysa, ancak o zaman adı geçeni "işveren vekili" olarak değerlendirebileceğimizi düşünüyorum.

Sayın Atahun;

Temsil yetkisini siz çok geniş düşünüyorsunuz. Temsil yetkisinden kasıt, işyeri içinde işçilere karşı işvereni temsildir. Bu nedenle kamu kurum ve kuruluşları ile münasebet veya farklı konularda işvereni temsil değildir. Temsil yetkisi, sadece kendisine verilen yetki alanı ile sınırlıdır. Yetki aşımı sebebiyle yapılan işlemlerden dolayı işverenin icazetine bağlıdır. Somut olayda işveren vekili olduğunu düşündüğüm muhasebe müdürü işçiyi işten çıkararak temsil yetkisini aşmıyor, küfür ederek haklı feshe neden olabilir.

Diğer taraftan temsil yetkisinin verilmesi her hangi bir şekle bağlı değildir. O halde kendisinin işveren vekili olduğunu düşündüğüm muhasebe müdürünün bir vekalet veya yazılı sözleşmeye de ihtiyacı yoktur. İşveren bu kişiyi, muhasebe işlemlerinde kendisinin temsilcisi yapmış ve kendini temsil etmesini istemiştir. Artık bu muhasebe müdürü işveren vekilidir.

Kaldı ki, tüm işveren vekillerinin işçi alma ve işçi çıkarma gibi yetkilerinin olması beklenemez. Zira 18. maddede " ... işyerinin bütünün sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan ..." demekle, işyerinin bütününü sevk ve idare ettiği halde işçi alma ve işçi çıkarma hakkı bulunmayan işveren vekillerinden bahsedilmektedir. O halde, bir işyerinde birden fazla işveren vekili bulunabilir ve her işveren vekilinin her işlem için temsile yetkili olduğunu söylenemez. Ancak yine de bu onun, işveren vekili sıfatı olduğu sonucunu değiştirmez.