Mesajı Okuyun
Old 09-01-2007, 22:55   #12
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.calikusu_kamuran,

Yazınız bir hayli uzundu ve okumam epey zamanımı aldı doğrusu. Size yapısalcılıkla ilgili soruyu sormamın nedeni dil üzerinden gitmeniz ve sistem-model gibi sözcükleri sıkça kullanmış olmanızdı. Ve tabii bundan daha da önemlisi isabetle belirttiğiniz
Alıntı:

sizden gelen duyumun beynimde hangi kavrama tahvil olması gerektiğini bilmek istiyorum
durumu içinde olmamdır. Zira, söyledikleriniz benim için yeni bir şey mi yoksa aşina olduğum bir zeminde mi yürüyeceğim anlamak istedim.

Yapısalcı derken bir "kavram"dan değil bir kuramdan bahsediyorum ve bu kuramsal tartışmaların bütününden. Felsefeden ziyade sosyoloji temelli bir yaklaşımdan. Bu "kavramların" yapısalcılık ve yapının tanımını istemişsiniz. Bu o kadar zor ki. Zira yapı'nın içinde yer aldığı yapısalcılık bir kavram değil kuram olduğundan tanımı verilemez de ancak Durkheim'dan başlamak üzere anlatılabilir. Ben bu işin öğreticisi değil de öğrenicisi olduğumdan her anlatma girişimim de boyumu aşacaktır. Bu nedenle ben size uyacağım. Sizin tartışmanıza katılmaya çalışacağım. Ancak, düşüncelerinizi yer yer takip etmekte zorlandığım için size bol bol soru soracağım, sanırım.

Şimdi, sözcüklerin ( hakkı, yetkiyi yani seçilen sözcüğün kendisini geçiyorum ve soyutlama yapmaya yöneliyorum) temel/en küçük birime/köke doğru tasvir edilmesini ( betimlenmesini) önerdiğinizi anladım. Bunu yaparken de "dış alemdeki gerçekliğe en yakın" şeklini bulmak gerektiğini söylüyorsunuz. Dolayısıyla tanımdan vazgeçip betimlemeye gidiyorsunuz. O zaman " dış alemdeki gerçek" in ne olduğu gündemime geliyor. Peki "dış alemde gerçekliği olmayan" şeyler var mıdır? Varsa bunlar ne olacak? Hepsi de Saussure'ün işaret ettiği "toplumsal uzlaşı" yoluyla mı sağlanacak?

Bu açıklamaları/soruları bırakıp hak tasvirinizle ilgili yorumlarımı yapayım. Hak, birşeyi yapmak için elimizdeki imkandır, diyorsunuz ki buna katılmadığımı daha evvel ifade etmiştim. Katılmamamın sebebi, tasvirinizdeki "imkan" sözcüğüne yapılan vurgudur. Zira bu vurgu bana sezgisel olarak hakla ilgili görünmüyor. Elimde birini öldürme imkanı var. Bu durumda, bir işi yapmak ( öldürme) için bana tanınmış bir haktan ( tabirinizle imkan) söz edilebilme ihtimali dahi hukukun ihlalidir veya sezgisel olarak bu işte bir yanlışlık var, dedirtmektedir. Dolayısıyla imkan sözcüğü kullanılarak hak tasvirinin temel bir modelinin ortaya çıkamayacağını düşünüyorum. İmkan her zaman iki kişiyi gerektirmez. Oysa haktan söz edebilmek için en az iki kişi gerekli ( Robinson'un belli bazı işleri yapmak için imkanları vardı ama Cuma gelene kadar hukuka ihtiyacı yoktu.)

Dolayısıyla hak tasviri yapacaksak felsefi anlamda "değer"e ilişkin birşeyler içermesi gerekli bu tasvirin.

Ancaaak, imkan yerine ne koymalı ya da senin tasvirin ne derseniz, bunun üzerinde biraz düşünmem gerekir. İnsan her oyuna hazırlıklı giremiyor ne de olsa.

Saygılar.