Mesajı Okuyun
Old 20-02-2008, 15:06   #7
AV.ERKUT

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/13142
Karar: 2004/1187
Karar Tarihi: 22.01.2004

ÖZET: Kadastro Mahkemelerince hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin esaslar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, avukat veya dava vekili ile takip olunan davalarda vekalet ücreti davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket edip etmediği, hak ve eşitlik kuralları göz önünde tutularak maktuen tayin ve takdir olunur. Ancak, takdir edilecek vekalet ücretinin miktarı, keşif yapılmışsa keşifte belirlenen değere göre avukatlık ücreti tarifesini tayin ettiği nispi ücret sınırları üstünde olamaz, keşif yapılmayan durumlarda davanın önemi ile aynı Kanun’un 36/2. maddesi uyarınca ilgili parsele ait son beyan dönemi emlak vergisi değeri göz önünde bulundurulmalıdır.


(3402 S. K. m. 14, 18, 20, 31, 36)

Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 221 ada 7 parsel sayılı 7526.78 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı kapsamında kaldığı, ancak mera komisyon kararına göre bu adada mera olmadığından davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı K. Erdem, yasal süresi içinde irsen intikal, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli parselin davacı K. Erdem adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle ilgisinin olmadığı, kamu orta malı mera niteliği taşımadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz davacı taraf adına tespit edilip kesinleşen parsele uygulanan vergi kaydının bu yönü mera okuması sebebiyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı taraf, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Uyuşmazlığın temeli taşınmazın kamu orta malı mera niteliği taşıyıp taşımadığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen şartların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği konusundadır. Meraya ilişkin uyuşmazlıklarda yerel bilirkişilerin komşu köyden ve davada yararı bulunmayan kişiler arasından seçilmesi, taraf tanıklarının da aynı yönteme uygun olarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece taşınmazın tespit edildiği köyden yerel bilirkişi ve tanık dinlenmek suretiyle hüküm kurulması doğru değildir. Ayrıca, tarafların dayandığı kayıtların düzenli bir şekilde uygulanıp kapsamının belirlenebilmesi için kaydın revizyon gördüğü parsellerle bu parselleri kenardan çevreleyen tüm taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan tüm belgelerin getirtilip uygulamada yararlanılması gerekirken bunun yapılmamış olması da doğru değildir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle dayanılan kaydın revizyon gördüğü parsel ve parseller tutanakları ile bu parselleri kenardan çevreleyen komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ve dayanağı olan belgeler getirtilip dosyaya konulmalı varsa bölge ile ilgili mera tahsis kaydı ve haritası celp edilip dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler huzuru ile keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında tarafların dayandığı kayıtlar hudutları tek tek gösterilmek suretiyle uygulanıp kapsamı belirlenmeli, dinlenecek yansız bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişteki durumu, niteliği, intikali, ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, kayıt uygulanması ve bilirkişi sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, özellikle arazinin kamu orta malı mera niteliği taşıyıp taşımadığı araştırılmalı, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanağın edinme sebebi sütunundaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip ayrılığın giderilmesine çalışılmalı, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tüm kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Ayrıca, Kadastro Mahkemelerince hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin esaslar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, avukat veya dava vekili ile takip olunan davalarda vekalet ücreti davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket edip etmediği, hak ve eşitlik kuralları göz önünde tutularak maktuen tayin ve takdir olunur. Ancak, takdir edilecek vekalet ücretinin miktarı, keşif yapılmışsa keşifte belirlenen değere göre avukatlık ücreti tarifesini tayin ettiği nispi ücret sınırları üstünde olamaz, keşif yapılmayan durumlarda davanın önemi ile aynı Kanun’un 36/2. maddesi uyarınca ilgili parsele ait son beyan dönemi emlak vergisi değeri göz önünde bulundurulmalıdır.

Hal böyle olunca; davada haklı çıkan yararına Kadastro Kanunu’nun 31 ve 36/2. maddelerinde belirtilen hükümler göz önünde bulundurularak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, anılan hükümlerdeki ilkeleri göz ardı edilerek fazla ücret takdir edilmesi de yasaya aykırıdır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22.01.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************