Mesajı Okuyun
Old 07-11-2003, 10:45   #1
Av.Kadir

 
Rahatsiz Adaletin Hızı

Nerede bir hukuk sohbeti olsa, mutlaka hukukta reform yapmak gerekir sonucuna varılır. peki hukukta yapılacak reform sadece kanunların değişmesi mi,yoksa mahkemelerin sayısının artırılması mıdır?
İcra iflas kanununda son değişiklikle kötüniyetli borçlunun takibi uzatma çabalarına son verecek düzenlemeler yapıldı.134 madde;'İhalenin feshi talebi üzerine Tetkik Mercii talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmese bile icap eden kararı verir' demektedir.
İhalenin feshini isteyen 17.10.2003 havale tarihli dilekçe ile Merciye başvurursa bu madde karşısında Mercii hangi tarihi duruşma günü olarak vermek zorundadır? 06.11.2003 mü, yoksa 30.01.2004 mü?
Kanundaki emredici hükme rağmen 30.01.2004 tarihine yani yaklaşık 105 gün sonraya duruşma günü verilmesi karşısında alacaklı vekili olarak ne yapmalıyız? Yoksa hemen klasik çözüm olarak efendim mahkemelerde dosya sayısı çok fazla o yüzden kanundaki emredici hüküm ihlal edilebilir mi demeliyiz?
Elbette bizler avukat olarak mahkemelerin iş yükünü biliyoruz.Ama mahkemenin iş yükü kanunu ihlal etmesini gerektirir mi? Adalet dağıtan kurumun kanunu çiğnemesine evet demeye imkan yoktur diye düşünüyorum.
Bundan önce böyle gelmiş olabilir ama böyle gitmemeli. Çünkü bir kere kanun çiğnenmeye başladı mı bu bir müddet sonra doğal bir hal alıyor. Bizler de ne yazık ki bu durumu kanıksıyoruz. Böylece ne kadar iyi niyetle çıkarılırsa çıkarıılsın reform sayılabilecek kanunlar işe yaramaz hale geliyor. Adalet gecikiyor. Haklılar haklarını aramak için yasa dışı yollara başvuruyor. Adalet ise ona inananlara üzüntü inanmayanlara zevk veriyor. Haksızlar haklılara git beni mahkemeye ver diyerek adeta tehdit ediyor.
Bu durum böyle devam ederse mahkemelerimiz amacından tamamen uzaklaşacak ve en kötüsü halkımız adalete olan inancını yitirmeye başlayacaktır.
Uygulamada gördüğüm kadarıyla dosyalardan bunalan hakimlerimizin pek çoğu bu sıkıntıya bir çözüm aramaktan ya vazgeçmiş ya da vazgeçmek üzereler. Asliye ceza mahkemlerinde sanık tutuklu değilse yılda en fazla üç duruşma yapılıyor. Merciilerde 3 ay sonraya duruşma günü veriliyor. Diğer mahkemelerimiz de pek farklı değil. Bu sıkıntının bir çözümü olmalı.
Ancak nedense (klasik gerekçe ekonomi) hukukun bu ağır işleyişine devletimiz seyirci kalıyor. Ya da Ankara'dan manzara çok daha olumlu gözüküyor.
Peki ya biz avukatlar,barolarımız ve de Barolar Birliğimiz bizler de mi bu manzarayı görmüyoruz? Yoksa ben bir davam da kanuna rağmen 105 gün sonraya duruşma günü verilmesini 'olabilir, hata yapılmıştır,iş yükü çok yoğun demem gerekirken' çok kızdım da bu sinirle tıkır tıkır işleyen adalet mekanizmasına hak etmediği eleştiriler mi yönelttim?
Haklı mıyım haksız mıyım? Sizin çok değerli görüşlerinizle buna karar vermeye çalışacağım. 105 gün sonra duruşma mı? ona yapacak bir şey yok.Hakim Beyle de görüştüm o da öyle dedi
Biraz sonra müvekkil ararsa ona da uygun bir dille durumu izah ederiz olur biter. Az sonra Mercii de duruşmam var. Salonda ki Adalet devletin temelidir sözünü okuyup rahatlayacağım.

Yazıyı sıkılmadan okuyan ve görüş bildiren tüm dostlara şimdiden teşekkür ederim.

Av.Abdülkadir ÖZ