Mesajı Okuyun
Old 24-04-2008, 16:07   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas: 1965/14
Karar: 1965/78
Karar Tarihi: 17.02.1965

Mahkeme, davalının sulh hukuk mahkemesince kesinleşen karariyle taşınmaz maldan çıkarıldığına karar verildiği, bu bakımdan davacının zararıyla sorumlu tutulamıyacağı gerekçesiyle 600 liraya ilişkin isteği reddetmiş, hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine, özel dairece, taraflar arasında evvelce görülmüş olan kiracı çıkartma davasında, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesinin bozmasına uyularak verilmiş bulunan hükmü bozma sebebinin açık ve kesin olmasına rağmen, davalının temyiz etmiş olması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğundan, davacının, bu sebeple istediği tazminatın incelenerek hüküm altına alınması gerektiğinden ötürü bozulmuştur. Mahkemece direnme kararında, bozmaya uyularak yeniden verilen kararın temyiz edilmesi hakkın kötüye kullanılması olamayacağı gerekçesine dayanmıştır.

Sulh Hukuk Mahkemesinin 19554/201 sayılı dosyasında, davacı 18.9.1953 günlü dilekçe ile kira parasının ödenmemesi sebebiyle aktin feshini ve davalının taşınmaz maldan çıkarılmasını, toplanan kiraların davalıdan alınmasını istemiş, mahkeme 28.12.1953 tarihinde davanın reddine karar vermiş, davacının temyizi üzerine, hüküm, Altınca Hukuk Dairesinin bir parçası olan mobilye kirasını ödemediğinden dolayı davalının bu yoldaki temerrüdünden ötürü aktin feshine karar verilmek gerekirken davalının reddine karar verilmesinin yolsuz bulunması sebebiyle bozulmuş, mahkeme bu dosyayı 1953/567 sayılı dosya ile birleştirmiştir.

Davalının yukarıda açıklanan safhalarından davalının sulh hukuk mahkemesince, bozmaya uyularak verilen hükmü kötü niyetle temyiz ettiği anlaşılmakta ve bozma ilamında bu yöne işaret edilmekte ise de, davacı, 1954/723 sayılı ihtarnamenin 4. maddesiyle taşınmaz mal ( kira aktinin son bulduğu ) 1.5.1954 tarihinde boşaltılmadığı takdirde yoksun kalacağı kar, zarar ve ziyandan dolayı sorumlu tutulacağını davalıya ihtar etmiştir. İhtara uymayan ve kendisine karşı dava açılan davalı, taşınmaz maldan icra eliyle 27.7.1954 de çıkarılmıştır. Davacı bu gecikmeden dolayı ve mevsimin de geçmesi yüzünden taşınmaz malın boş kalması sebebiyle uğradığı zararın karşılığı olan üç aylık kirayı Borçlar Yasasının “mütemerrit olan borçlu borcun teahhurlu ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da sorumludur” hükmünü kapsayan 102 ve sonraki maddeleri uyarınca davalıdan istemekte haklıdır. Gerçekten, kiracının kira parasını, ihtara rağmen, eksik ödemesi sebebiyle temerrüde düşmüş bulunduğu, bundan önce taraflar arasında görülen davaya ait kesinleşmiş karardan anlaşılmaktadır. Davalı zamanında kiralananı boşaltmış olmamakla, malın kiralayana geri verilmesi borcunun yerine getirilmesinde dahi temerrüde düşmüştür ve bu temerrüdün sonuçlarından sözü edilen yasa maddesi uyarınca sorumludur. Bir kimsenin borcunu yerine getirmemesi sonunda alacaklıyı dava açmaya zorlayarak ve dava sırasında temyiz karar düzeltme gibi yollara başvurarak, ekte aykırı davranışının sonuçlarından kendisini sıyırması, kabul edilemez. Bu bakımdan yerinde olan özel daire bozma ilamına uyulmayarak eski hükümde direnilmesi yasaya aykırıdır.