Mesajı Okuyun
Old 30-09-2007, 00:24   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İcra ve İflas Kanunu
Zarar verme kastından dolayı iptal:
Madde 280 - (DEĞİŞİK MADDE:18/02/1965 - 538/115 md.)
(Değişik başlık Kanun NO: 4949/66 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184)
(DEĞİŞİK FIKRA:Kanun NO: 4949/66 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184)
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.
(YÜRÜRL.KALD FIKRA Kanun NO: 4949/103 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184)
(DEĞİŞİK FIKRA 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.
Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/1517
Karar: 2006/3956
Karar Tarihi: 27.06.2006
ÖZET: Mahkemece yapılması gereken iş İİK'nın 280/1. maddesi 2. cümlesine göre takip ve haciz 5 yıllık süre içinde yapıldığından işin esasına girerek borcun doğum tarihi konusunda alacaklı ve borçlu isticvap edilip bu konuda tüm delilleri toplandıktan sonra, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğunun kanıtlanması halinde İİK'nın 280/1. maddesindeki iptal koşulları gerçekleşeceğinden tasarrufların iptaline, aksi halde şimdiki gibi davanın reddine karar vermek olmalıdır.
(2004 S. K. m. 277, 278, 280)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğu ve tasarruftan iki yıl geçtikten sonra haciz yapıldığından tasarrufun iptali istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
30.07.2003 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı Yasa ile değişik İİK'nın 280. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde <malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir.> hükmü yer almaktadır. Aynı fıkranın ikinci cümlesinde iptale ilişkin süre 2 yıldan 5 yıla çıkartılmıştır. Dosya kapsamından davalı Fatma'nın borçlu Övün'ün teyzesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu yakın akrabalık nedeniyle aynı maddenin ikinci fıkrasındaki aksi kanıtlanamayan alacaklı lehine karineye göre, davalı Fatma'nın yeğeni olan borçlu Övün'ün mali durumunu ve mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini bildiği kabul edilmelidir. Borçlu hakkındaki haciz yoluyla takip 12.09.2003 tarihinde ve 11.08.1999 takip tarihinden itibaren İİK'nın 280. maddesi 1. fıkra ikinci cümlesindeki 5 yıllık süre içinde yapıldığından işin esasının incelenmesi gerekirken mahkemenin İİK'nın 278/2. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden tasarrufun iptalinin istenemeyeceğine dair kabulü doğru olmamıştır.
Tasarrufun iptali davasının ön koşullarından birisi de borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olmasıdır. Eldeki davada takip dayanağı çekin keşide tarihi 22.08.2003, bankaya ibraz tarihi 15.08.2003 olup, iptali istenen tasarruflar 11.08.1999 tarihinde yapıldığından, borç tasarruftan sonra doğmuş görünmektedir. Kural olarak çeklerde vade bulunmaz. Ancak ticari hayatta ileri tarih atılarak çek düzenlendiği ve yaygın şekilde kullanıldığı bilinen bir vakıadır. Keşide tarihi 22.08.2003 olmakla birlikte 15.08.2003 günü bankaya ibraz edildiğinden takip konusu çekin ileri tarih atılarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Somut olayda alacağın 1995 yılından beri devam eden ticari ilişki ve cari hesap bakiyesinden kaynaklandığı ve çekin yenileme suretiyle verildiği iddia edilmiştir. Çekin keşidesine neden olan temel ilişkinin tasarruf tarihinden önce gerçekleştiği iddiası yeterince araştırılmamış ve irdelenmemiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş İİK'nın 280/1. maddesi 2. cümlesine göre takip ve haciz 5 yıllık süre içinde yapıldığından işin esasına girerek borcun doğum tarihi konusunda alacaklı ve borçlu isticvap edilip bu konuda tüm delilleri toplandıktan sonra, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğunun kanıtlanması halinde İİK'nın 280/1. maddesindeki iptal koşulları gerçekleşeceğinden tasarrufların iptaline, aksi halde şimdiki gibi davanın reddine karar vermek olmalıdır.
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 27.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************