Mesajı Okuyun
Old 26-08-2020, 09:53   #2
Av. Kuddusi Mutu

 
Varsayılan

Merhaba,

Tecrübeye dayalı değil ve fakat yoruma dayalı görüşüm şu şekildedir:


1- Açılacak dava tam yargı davası olacaktır. En nihayetinde bir işçilik alacağı ve maddi manevi zarar var ortada.

Tam yargı davasında İdari Yargılama Usulü Kanunu uygulanacak, bu çok açık. Yani usul olarak idari yargı alanındayız. Bu cepte.

Esasa ilişkin hukuk ise örneğin 657 S. Kanun değil İş Kanunu olarak belirlenmiş.

Arabuluculuk faaliyetine başvuru şartı nedir? Dava şartı. Nereden biliyoruz? İş Mahkemeleri Kanunu m.3 gereği arabuluculuk bir dava şartı. Dava şartı neye ilişkindir? Usule ilişkindir.

Peki biz usule ilişkin olarak tam yargı davasında neyi uyguluyorduk? İYUK.

Buradan arabuluculuğun tam yargı davasında bir dava şartı olamayacağını düşünüyorum. Eğer 4857 S. Kanun'da bu bir şart olsaydı belki düşünülebilirdi. (İş K. Madde 20'yi inceleyin, talebiniz varsa bence başvurun yoksa açıkça kanuna aykırı olur diye düşünüyorum.)

Şimdi gelelim bunların özetine: İdari yargıda her ne kadar "dava şartı" olarak görülemeyecek, yokluğunda usulden ret kararı verilemeyecek olsa da arabuluculuk aşamasının tamamlanmış olması şartını, yine de yerine getirmenizde ben bir engel göremiyorum.

Sizin endişeniz ret kararı ise "önce arabulucuya başvurun, son tutanak aslını da idare dosyasına koyun" derim. Böylelikle ne ret kararı çıkabilir ne de arabuluculuk tutanağına gerek yoksa "sen neden bunu buraya koydun?" denilebilir.

2- İdari yargılama usulünde tanık delili olmamasına, yazılılık esasına dayalı yargılama yapılmasına karşın, birkaç yerde tanıkların sulh mahkemesinde delil tespiti, noter onaylı ifade vermeleri gibi usullerle ifadelerinin yazılı hale getirilip idari dava dosyasında "dinletilmiş" olduklarını, okumuştum.

Böyle bir yöntem izlenebilir.

3- İYUK Madde 13 – 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

Düzenleme açık, başvurmamak riskli, siz dava dilekçenizi birazcık değiştirip önce idareye gönderin, cevaba göre hareket edin derim.

Saygılarımla.