Mesajı Okuyun
Old 12-12-2006, 04:07   #1
ibreti

 
Varsayılan Tapu Sicli Tashihi(Mülkiyet Değişikliğinde Sorumluluk)

M, 1970 senesinde vefat etmiş ve geride mirasçıları M1, M2, M3 kalmıştır.
M'den mirasçılarına kalan Antalya'da tapulu bir taşınmaz bulunmaktadır. Lakin bu taşınmazın kadastro tutanaklarında M'in tam kimliği "H oğlu M A" olarak yazılı olmasına rağmen, taşınmaz tescil edilir iken "H oğlu M" olarak tescil edilmiştir. Özetle, kadastro tutanaklarından taşınmazın M'ye ait olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır.

Bu sırada İzmir'de bulunan D, Antalya'daki M'den mirasçılarına intikal eden taşınmazın kendi babası "H oğlu M T'ye ait olduğunu, halbuki taşınmazın tapu kaydında "H oğlu M" olarak tescil olması nedeni ile taşınmazda tasarruf edemediklerini iddia ederek Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine İzmir'de avukatı Mehmet aracılığı ile dava açar.

Avukat Mehmet bu dava dosyasına sunduğu vekaletname suretinde kendisine Noterlikçe çıkartılan vekaletnameye aykırı olarak D'nin kimlik bilgilerini ve adresini yazmaz, sadece isim, soyisim, noter numarası ve yetkileri yazar...

İzmir mahkemesi "taşınmazın Antalya'da bulunduğundan.." bahisle yetkisizlik kararı verilir ve süresi içerisinde yetkili mahkemeye gönderilmesi ile dava Antalya'daki mahkemeye gelir.

Antalya'da görülen davaya Tapu Sicil Müdürlüğü adına müşavir avukat S, davacı D adına avukat M katılır ve davanın kabulüne karar verilir. Müşvir avukat S kadastro tutanaklarının incelenmesini istese dava reddedilecektir.

Tapu Sicil Müdürlüğü adına davaya katılan müşavir avukat S, kararın temyiz edilmemesine ilişkin görüş ve talebini bir üst idari birime iletir. Fakat bir üst idari birim kararın mutlak surrette temyiz edilmesi gerektiğini belirtir ve bunun üzerine müşavir avukat S kararı harcıalem gerekçelerle temyiz eder.

Temyiz üzerine karar Yargıtay'ca;
1) Tapu Sicilinin Tashihi Davalarının mahkemece yeterince inceleme yapılmadan karar verilmesi halinde mülkiyet değişikliklerine neden olabileceği,..
2) Davaya konu taşınmazın tapu kaydına müstenidat kadastro tutanakları, akit tabloları.. hülasa tüm müstenidatın getirtilerek incelenmesi gerektiği,..
3) 2.maddede yazılı şekilde inceleme yapıldıktan sonra davaya konu taşınmazın bulunduğu mahal ve şehirde tapudaki isimle aynı ismi taşıyan kişilerin bulunup bulunmadığı hususunun zabıtaca araştırılması gerektiği,..
4) 2.ve 3. maddedeki araştırmalarla sonuca varılamaması halinde zabıtaca mahalli bilen mahalli bilirkişiler hazır edilmek sureti ile taşınmazın başında keşif yapılması gerektiği,..vb. nedenlerle karar bozulur.
-
Yerel Mahkeme bozma ilamı doğrultusunda zabıta marifeti ile araştırmaya girişir ve zabıta araştırması esnasında taşınmazın asıl malikleri durumdan haberdar olur...
-
Taşınmazın asıl malikleri;
1) Avukatları T vasıtası ile D'nin avukatı M'yi defalarca ararlar, lakin hiç bir cevap alamazlar...
2) Taşınmazda mülkiyet iddiasında bulunan D ile Tapu Sicil Müdürlüğü'nü davalı göstererek "mülkiyetin aidiyetinin tespiti ile tapu sicilinin tashihi" talepli birdava açarlar ve bu davanın D tarafından açılan Tapu Sicilinin Tashihi davası ile birleştirilmesini isterler. Lakin davalı D'nin kimlik bilgileri ve adresi önceki davada gösterilmediği için tebligat yapılamaz.
-
Bu esnada önce açılan dava kapsamında taşınmaz başında keşif yapılacaktır ve avukat M, İzmir'den Antalya'ya gelir. Kendisine sonraki dava bildirilir ve müvekkilinin adresini vermesi söylenir. Avukat M, kendisini böyle bir yükümünün olmadığını, vekaletnamesinde de bir usulsüzlük olmadığını ifade edip müvekkilinin kimlik bilgisini ve adresini mahkemeye vermekten kaçınır.
-

Sizlere gerçek bir olayı sundum. Dava halen derdest ve anlattığım olaylar birebir kanıtlanabilir olaylar. Zabıta araştırması sayesinde mutlak bir zarardan dönülebildi. Lakin terzi kendi sökügünü dikemez hesabınca soğukkanlılığım biraz zarar gördü.
-
D'nin avukatı Mehmet ve Tapu Sicil Müdürlüğü müşavir avukatı S'nin sorumlulukları açısından olayı değerlendirebilir misiniz?