Mesajı Okuyun
Old 25-11-2008, 16:45   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/9017
K. 1999/2308
T. 18.3.1999
• TESELSÜLLÜ ORTAK HESAP ( Hesap Sahiplerinden Her Birinin Tek Başına Dilediği Miktarda Para Çekme Yetkisi )
• BÖLÜNEBİLİR HESAP ( Hesap Sahiplerinin Eşit Oranda Pay Sahibi Olmaları )
• TEVDİ MAHALLİ TAYİNİ ( Taraflar Arasındaki Uyuşmazlık Sebebiyle Müşterek Hesaptaki Para )
• BANKA KAYITLARINDA TESELSÜL KAYDI BULUNMAMASI ( Müşterek Hesapta Hesap Sahiplerinin Tasarruf Şekli )
• MÜŞTEREK MEVDUAT HESABI ÜZERİNDE TASARRUF ŞEKLİ ( Banka Kayıtlarında Teselsül Kaydı Bulunmaması )
• TESELSÜL KAYDI BULUNMAYAN MÜŞTEREK MEVDUAT HESABI ( Hesap Sahiplerinin Müşterek Hesap Üzerinde Tasarruf Hakkı )
• MEVDUAT HESABININ TESPİTİ ( Birden Çok Kişinin Birlikte Açtırdığı Müşterek Hesap )
• BİRDEN ÇOK KİŞİNİN BİRLİKTE AÇTIRDIĞI MÜŞTEREK HESAP ( Hesap Sahiplerinden Her Birinin Tek Başına Para Çekme Yetkisinin Olmaması )
• MÜŞTEREK HESAP ( Birden Çok Kişinin Birlikte Açtırdığı ve Anlaşmaya Göre Her Birinin Veya Birlikte Para Çekme Yetkisinin Olduğu Hesaplar )
• TESELSÜL HESAP ( Müşterek Açılan Hesaptan Hesap Sahiplerinin Her Birinin Tek Başına Dilediği Miktarda Para Çekme Yetkisinin Olması )
• BÖLÜNEBİLİR HESAP ( Müşterek Hesap Bir Tasarruf Kaydını İçermiyorsa ve Hesap Açtıranlar Hesaptaki Parayı Tek Başlarına Kullanamamaları Durumu )
818/m.148
ÖZET : 1 ) Banka hesabı, teselsüllü ortak hesap değilse her iki hesap sahibi de bankadaki para üzerinde eşit hakka sahiptir.

2 ) Bankanın, hesap sahipleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle paranın en az yarısını hesap sahiplerine ödememesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 8.7.1998 tarih ve 751-669 sayılı kararın Yargıtay`ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili müvekkilinin, davalı bankanın Farabi Şubesindeki 2000357/4 nolu mevduat hesabına eşi davalının da dahil edilmesini istemiş, ise de, daha sonra boşanma davası açıldığını ve bu hesaba davalının hiçbir katkısının bulunmadığını, bankaya yapılan başvuruda iki tarafın muvafakatı olmadan hesaptan ödeme yapılamayacağının bildirildiğini ileri sürerek, mevduat hesabının müvekkiline ait olduğunun tesbiti ile hesap bakiyesinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili, mevduat hesabının müşterek hesap olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının talimatı ile bankada açılan mevduat hesabının teselsüllü müşterek hesap haline gelmediği, zira her iki hesap sahibinin imzalarının alınmadığı, davalı bankanın da müteselsil hesap olmadığını bildirerek ödeme yapması gerekirken, yapmamakla muaraza yarattığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalılar temyiz etmişlerdir.

1- Davacı 24.10.1988 tarihinde davalı bankaya verdiği talimatta mevcut hesabından para aktarılarak kendisi ve o zaman ki eşi davalı F.S. adına yeni bir hesap açılmasını istemiş ve böylece dava konusu müşterek hesap ikisi adına açılmıştır. Davacı, davalı F.S. lehine böyle bir hukuki tasarrufta bulunduktan sonra, davalının hesaba hiçbir katkısının olmadığını iddia ederek bu tasarrufundan geri dönemez.

Müşterek hesaptaki dava konusu para üzerinde her iki hesap sahibinin de hakkı olmakla birlikte, hangi oranda pay sahibi oldukları üzerinde durmak gerekir.

Bankacılıkta birden çok kişinin birlikte açtırdığı ve anlaşmaya göre her birinin veya birlikte para çekme yetkisinin bulunduğu hesaplar müşterek hesaplardır. Hesap sahiplerinden her birinin tek başına dilediği miktarda para çekme yetkisi tanınmış ve bankanın bu yüzden sorumluluğunun doğmayacağı kabul edilmiş ise, ortada teselsüllü müşterek hesap var demektir. Uygulamada hesap cüzdanına ve hesap kartonuna hesabın teselsüllü olduğu yolunda kayıt yazılması yeterli görülmektedir. BK. md. 148 gereğince hesap sahipleri bankaya karşı müteselsil alacaklı durumundadır. Müşterek hesapların diğer bir türü de, hesap sahiplerinin müşterek imza ile para çekmeye yetkili oldukları hesaplardır. Böyle bir hesap tarzında alacaklılar tasarruf yetkilerini sınırlamış olurlar. Müşterek hesap bir tasarruf kaydını içermiyorsa ve hasap açtıranlar, hesaptaki parada tasarruf yetkisini birlikte veya münferiden kullanacaklarını belirtmeden hesap açtırmışlar ise, bu durumda bölünebilir hesaptan söz edilir ve somut olayın özelliklerine göre hesap sahiplerinin eşit oranda pay sahibi olduklarının kabulü gerekir ( Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Müşterek Hesaplar- Ankara 1959, sh 6-7 ve Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Banka Hukukunun Esasları, İstanbul 1988 Sh. 330-331 ).

Dava konusu somut olayda, davacının ortak hesap açılmasına ilişkin talimatında ve banka hesap kartonunda hesabın teselsüllü müşterek hesap olduğu yolunda bir kayıt bulunmadığından davalı F.S. ve davacının paranın tamamında tek başına tasarruf yetkilerinin bulunmadığı ve her iki hesap sahibinin hesaptaki parada eşit oranda ( yarı yarıya ) pay sahibi olduklarının kabulü ile mahkemece bu yönde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

2- Davalı banka vekilinin temyizine gelince, bankadaki hesabın müşterek ( bölünebilir ) hesap olduğu gözetilerek hesaptaki paranın en azından yarısının hesap sahiplerine ödenmesi gerekirdi. Ancak, hesap sahipleri arasında uyuşmazlık çıkması üzerine bankanın, paranın tümü için mahkemeden tevdi mahalli tayini istemiş olması da nazara alındığında davalı bankaya husumet yöneltilmesi doğru olmadığından hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı F.S. lehine, 2. bentte yazılı nedenlerle davalı banka lehine BOZULMASINA, 18.3.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu karara göre teselsüllü (veya) hesap olsa bile yarısının ödenmesi gerekeceği beliritlmiş. Bu anlamda veya hesap söz konusu olsa bile hesabın yarısı için tenkis mümkün görünmektedir.