Mesajı Okuyun
Old 16-11-2011, 17:09   #280
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Teşekkür ederim. Uzun bir mesaj yazmaya hazırlanıyordum. Ama önce hazırlık yapmam gerekiyordu. O yüzden şimdi özet yazayım. Kimse alınganlık göstermesin ama sadece "hukuk davası" alan meslektaşlarımızın çoğu, "savunma hakkı" konusunda "ceza davası da alan" meslektaşlar kadar hassas değiller. Bunun nedenlerinden birisi, ceza mahkemelerindeki yargılama esnasında savunmanlar karşısındaki yargıyı/iktidarı çok sert bulmaları ve çok haksızlığa uğradıklarını düşünmeleri olabilir. Ceza hakimi adeta devleti temsil ettiğini sanmaktadır. Daha asık suratlı ve daha sert olur. Statükocudur. Yasada yer almamasına rağmen her "gereği düşünüldü" denildiğinde avukatın ayağa kalkmasını ister. Çünkü aksi durumda devlet/iktidar aciz duruma(!) düşürülecektir. Aynı başlıklı foruma göz atın, yine "Bunu büyütecek ne var canım. Kalkmak ayıp mı" mealinde mesaj yazanların çoğu da "hukuk davaları" takip eden avukatlardır. Çünkü Devlet/İktidar/Erk ile sorunları yoktur.

İşkence gören müvekkili ile emniyette görüşen ceza avukatı, işkence ve insan hakları konusunda daha hassastır. Gözaltında müvekkilini göstermiyorlarsa görmek için, sınırları zorlar. Sistemi sorgular, iktidarla karşı karşıya gelir. Yeri geldiğinde iktidarla hasım yapılır. Telefonları dinlenir.

Yıllar önce DGM'de ilk siyasi davamı almıştım. Bu konuyu başka bir forumda da aktarmıştım. Müvekkilem aynı zamanda sekreterimdi. Ağabeyi geldi. Ben de ona sanki içime doğmuş gibi "emniyete görüşmeye gittiğinde yüksek bir avukatlık ücreti ödediğini" söylemesini öğütledim. Emniyete gittiğinde " Suat Bey çok iyi avukattır, kaç para verdiniz" diye sormuşlar. Daha 2 yıllık avukattım beni tanımaları mümkün değil. Araştırdıkları şey, örgüt avukatı olup olmadığım idi.

Başka bir olay...DGM'de selam alıp vermeyen başkan, ağır ceza mahkemesi başkanı olduğunda; kalemde dosya incelerken bana "nasılsınız Suat Bey "demişti.

Konuya sizin hatırınız için girdim. Dediğim gibi hazırlıklı değildim. Daha sonra devam ederim belki. Ama konunun özünü iktidar(Hükümet değil) ile savunma hakkının mücadelesi oluşturmaktadır.

Teşekkürler Üstad, devamını dilerim yazınızın.
Ceza hukukçuluğu ve savunmanlık refleksleri anlamında ceza davalarında zihnimizde kopan fırtınaları, savunma kaygılarını, empatiyi ve ayrıca işin fiili çatışmalarını, (emniyet, savcılık, zorluklar ve önyargılar.) kovuşturma süreci başladığında yargılama makamının (yargıcın) formasyondan kaynaklanan öncül refleksleri ile mücadele... Her bir dilekçenin adeta dokuz doğurarak yazılması sancıları... Ahh, ahh...
Bir ben bir Allah bilir...
Saygılarımla.