Mesajı Okuyun
Old 25-03-2010, 01:25   #3
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avfatih
Tüm meslektaşlarıma iyi akşamlar.
Müvekkilin sattığı bir traktörün bedelinin alıcı tarafından ödenmemesi sebebiyle traktör haczettirilerek geri alınmıştır. Alıcı taraf müvekkile borçlarını ödediklerini fakat traktörün ellerinden alındığı iddiasıyla sebepsiz zenginleşme davası açtı. Cevap dilekçemizde davanın reddini taleple birlikte davacının yaklaşık 6 yıldır traktörü kullandığınıda ifade ettik. Mevcut durum itibariyle müvekkilin traktörün bedelinin ancak 1/4 kadar kısmını alıcıdan tahsil ettiği ortaya çıktı.
........................

Sayın meslektaşım, anlaşılan traktör satışı, noter ya da trafik tescil şube müdürlüğnde değil, haricen yapılmış mülkiyeti geçirmeyen bir akte dayanmaktadır. Buna göre değerlendirme yapmak üzere kanaatlerimi paylaşayım sizinle:

Öncelikle tarafların mülkiyeti nakletmeyen akitten caymaları ve edimlerin iadesinin niza konusu yapılması gerekirdi. Akit feshedilmeden edimler geri alınamamalıdır. Zira Borçlar Kanunu, ahde vefa prensibini önemser. Mülkiyet geçmese dahi alıcı, geçersiz satış aktine dayanarak da olsa haklı zilyet olarak malı elinde tutmaktadır. Tarafların akitte şekil kurallarına uymamaktan ileri gelen durumlarını karşı tarafa zarar verecek mahiyette eli güçlendirecek bir araç olarak kullanmak yasanın amacına uygun düşmez. Daha açık ifadeyle, akit hayatta olduğu sürece vefa göstermek gerekir. Müvekkilinizin akti öncelikle feshedip traktörü teslim etmesi konusunda ihtar etmesi gerekir idi. Belki de yapıldı bilemiyorum ancak bu husus bence dava açısından da önemlidir.
Somut olayımızda akit bir ihbarla feshedilmiş midir belli değil.
Araç hangi takip yolu ile çekilmiştir bunu da net olarak anlayamıyoruz.
Ancak anlatımlara göre aktin feshedildiğini, aracın da mülkiyet hakkına dayanılarak eşya teslimine ilişkin hükümler uyarınca icra dairesince alındığını düşünürsek, aktin feshinin ileri ve geriye nasıl etkili olması gerektiği, tarafların ifa ettikleri edimlerinin nasıl iade edileceği tartışılmalıdır. Ancak sizin sorunuz daha çok alıcının aracı kullanımına karşılık ödemesi gereken kira bedelinin def'i olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve mukabil dava açılması gerekip gerekmediği temelinde görünmektedir.
Olayınızda, takas ve mahsup içeren beyanınızı cevap layihanızda, HMUK'nun 195. maddesine uygun surette vermiş iseniz, hülasa,
Borşlar kanunun 122. maddesine göre takas mahsup talebini de cevabınızda iletmiş iseniz artık karşı dava açmanız gerekmeyecektir. Zira HMUK nun 204. maddesinin 1. fıkrasında bildirildiği gibi ;

Madde 204 - Aşağıda gösterilen iddialar davayı mütekabile addolunur:
1 - Takas ve mahsup talebi,
2 - Müddeiye karşı müddeaaleyhin ikame eylediği bilumum davalar.

Takas - mahsup içeren def'iler, yasa gereği karşı dava kabul edilerek çözülmesi gerekmektedir. Malumunuz üzere, def'i, var olan hakkın inkar edilmeyip ifa edilmemesini gerektiren haklı nedenlerin mahkemeye sunulmasıdır. Siz de olayınızda, traktör satış bedeline mahsuben ancak 1/4 oranında ödeme yapıldığını, satış bedelini karşılamayan ödemenin aktşn feshi nedeniyle iade edilmesi gerektiğini kabul etseniz dahi, traktörün 6 sene kullanılmış olması nedeniyle doğan kira alacağınızın olduğunu, karşı taraf alacağı ile sizin alacağınızın tespitini, bu miktardan indirilmesi talep edebilirsiniz.
Yalnız burada takas mı mahsup mu talep edilmesi gerektiğine de bu aşamada karar vermiş olamlı idiniz. Bildiğiniz gibi takas, birbirinden bağımszı iki alacağın karşılaştırılması ve yek diğerinden indirilmesi işlemi iken, mahsup, ayrı iki borçtan değil bir borçtan ileri gelen ve karşı tarafa hak doğuran bir nedenle yapılmasını talep edebileceği bir indirim olarak ifade edebiliriz. Örneğin, sbepsiz zenginleşme davalarında, davalı zenginleşmeye neden olan masrafların iade edilmesi gereken miktardan ayrıştırılmasını, yani mahsubunu talep edebilir. Bu masrafları ben yaptım. Davacıya sebepsiz iktisabım kadar bedeli ödemek zorunda kalsam da bu iktisap sırasında ettiğim masrafların indirimini şu haklı nedenler ile talep etmekteyim diyebilir. Bu mahsuptur. Bir başka örkekle takası da açacak olur isek, akitten doğan alacağa dair açılmış davada, davalı haksız fill nedeniyle doğmuş ya da doğacak alacağı takasa konu edebilir. Ancak haksız fiil nedeniyle talep edilecek alacağın belirlenmesinde hakim kararına ihtiyaç duyulacağı da dikkate alınmalıdır. Sizin olayınızda, traktörün satış bedeline karşılık kullanım bedelinin indirilmesini talep ettiğinize göre, aynı akitten doğan ancak hukuki sebepleri bakımından farklı değerlendirilebilecek bir karşı talebiniz bulunmaktadır. Alacağın birisi aktin feshi ve satış bedelinden yapılan ödenen nakit semenin iadesine, diğeri ise kullanım karşılığı kira bedeline dayanan sebepsiz iktisap ileri sürmektedir. Burada iki taraf da feshedilen akit nedeniyle sebepsiz yaralanan durumundadır.
Belirttiğim nedenle ve tamamen kendi kanaatime göre cevap layihasında takas ileri sürülmeli idi diye düşünmekteyim. Burada mahsubun olmaması gerektiği kanaatini taşıyorum.
Ayrıca, buna dair belgelerinizi ve tüm delillerinizi cevap layihanızla ya da verilecek kesin mühlet içerisinde mahkemeye bildirmeniz gerekmektedir.. Burada bence bir başka mesele, traktörün kullanım bedeli olan miktarın dilekçenizde bildirilip bildirilmediğidir. Zira siz bir bedel bildireceksiniz ki mahkeme sizin takas defi olarak iarede ve taleplerinizin yerindeliğini araştırabilsin ve yasa gereği karşı dava kabul edilen davanızın değerini aldıracağı bilirkişi raporu ile tespit edebilsin. Ez cümle, takas ve mahsup def'ileri, miktarı(farazi de olabilir), sebepleri ile açıkça cevap layihasında sürülmüş olmakla mukabil dava açılmaya hacet olmaksızın mahkemece dikkate alınacaktır.
Soru kısa cevap azıcık uzun oldu ama, mümkün mertebe kısa tutmaya çalıştımsa da olmadı. Konu ayrıntılı bir konu. Azıcık da olsa fikir vermesi dileklerimle selamlar...