Mesajı Okuyun
Old 16-01-2011, 22:42   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi

Esas No: 2005/11849 Karar No: 2005/10733 Karar Tarihi: 25.10.2005

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili ile davalının anlaşmalı olarak boşandıklarını boşanma protokolü ile 2 çocuktan her birine 2.000.000.000 TL nafaka ödenmesinin ve bu nafakanın her yıl Ağustos ve Şubat aylarında %15 olarak artırılacağının kararlaştırıldığını, ancak bu nafakayı ödemekte güçlük çektiğini ifade ederek aylık nafakanın 1.000.000.000 TL'ye indirilmesine ve nafaka artışına ilişkin protokol hükmünün iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece her bir çocuk için aylık nafakanın 1.300.000.000 TL'ye indirilmesine ve bu nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, boşanma protokolü ile kararlaştırılan nafakanın indirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki boşanma davası 4.7.2003 tarihinde açılmış ve 11.7.2003 tarihinde sonuçlanmıştır. Bu dava sırasında da davacı kendi özgür iradesi ile imzaladığı boşanma protokolü sonucu davaya konu edilen nafaka yükümü altına girmiştir. Nafakanın indirilmesi talebine ilişkin bu davayı da boşanma davasından 1 sene geçtikten sonra 24.12.2004 tarihinde açmıştır.

Boşanma protokolünün imzalanmasının üzerinden çok uzun bir zamanın geçmediği, davacının ekonomik ve mali durumunda, protokolün imzalandığı döneme göre çok önemli değişikliklerin bulunmadığı ve en önemlisi de davacının kendi serbest ve özgür iradesi ile bu anlaşma protokolünü imzaladığı düşünüldüğünde davacının kararlaştırılan nafakanın indirilmesi talebinde bulunması hakkaniyete uygun düşmemektedir.

O halde mahkemece, yukarıdaki bu ilkeler dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

**Kendi görüşüm de, davacının mali koşullarında karar tarihi ile dava tarihi arasında önemli/esaslı/öngörülemeyen bir değişikliğin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında mahkemenin araştırma yapması gerektiği yönündedir.

Saygılarımla,