Mesajı Okuyun
Old 09-06-2011, 10:55   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Size daha yakın bir karar da aşağıdadır.


T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/13859 K. 2010/2527 T. 9.3.2010

HARİCEN DÜZENLENMİŞ TAŞINMAZ SATIŞ SÖZLEŞMESİ (Muvazaa İddiasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil - Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

MUVAZAA İDDİASI (Tapu İptali ve Tescil - Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

ISLAH (Son Dilekçe Davanın İkinci Kez Islahı Değil Islah Talebinin Açıklaması İçin Verildiğinden İkinci Islahtan Sözedilemeyeceği)

FAYDALI GİDERLER (Davacı Islah Suretiyle Davasını Harici Satışa Dayalı Tapu İptali ve Tescil İkinci Kademede İse Harici Satış Bedelinin Faizi Cezai Şartı ve Taşınmazla İlgili Yapılan Faydalı Giderleri İstediğinden Islah Yoluyla Öne Sürülen Bu İstek Mahkemece Değerlendirilip İncelenmesi Gerektiği)

1086/m.83

ÖZET : Dava, haricen düzenlenmiş taşınmaz satış sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır. Davacı vekili dilekçesinde başlangıçta talep konusu yaptığı tescil istemine ek olarak "bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla evin satış bedeli olarak ödenenin faizi ve cezai şartla birlikte tahsilini" istemiştir. Davacının bu talebi ıslah yoluyla terditli istemde bulunmaktan ibarettir. Dosyaya sonradan sunulan dilekçede ise ... tarihli dilekçedeki talebin mahkemece istenmesi üzerine açıklaması yapılmıştır. Bu son dilekçe davanın ikinci kez ıslahı değil, ıslah talebinin açıklaması için verildiğinden ikinci ıslahtan sözedilemez. Kısaca davacı ıslah suretiyle davasını harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise harici satış bedelinin faizi, cezai şartı ve taşınmazla ilgili yapılan faydalı giderleri istediğinden ıslah yoluyla öne sürülen bu istek mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde değerlendirilip incelenmeli, çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.01.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, ıslah dilekçesi ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın ve usulüne uygun olmayan ıslah isteminin reddine dair verilen 09.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.03.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili ile karşı taraftan davalılar vekili geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabul üne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, haricen düzenlenmiş taşınmaz satış sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır.
Davalılar, dayanak sözleşmenin geçersiz olduğunu, senetteki imzanın davalı M. D.'e ait olmadığını, iyiniyetli tapu maliki olduklarını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın ve usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle ıslah isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Düzenlemesi HUMK'nun 83. ve sonraki maddelerinde yapılan ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul muamelesinin tamamen veya kısmen düzeltmesi demektir. Islah, yargılama tamamlanıncaya kadar yapılabilir. Kural olarak da hükmün Yargıtay'ca bozulmasından sonra ıslah caiz değildir. Yukarıda sözü edilen yasa hükümlerine göre iki çeşit ıslah olanaklıdır. Davanın tamamının ıslahı demek davacının dava dilekçesinden itibaren ileri sürdüğü hususları bir yana bırakarak davasını yeni bir nedene dayandırması demektir. Davanın kısmen ıslahı ise; o ana kadar yapılmış bir usul muamelesinin ıslah edilerek düzeltme yapılması demektir. Islahın konusunu tarafların yaptıkları usul işlemleri teşkil eder. Örneğin, davacı ıslah yoluyla davanın sebebini (davasının dayandığı vakıaları) değiştirebilir.
Burada üzerinde durulması gereken diğer bir husus da hukukumuzda davanın terditli olarak ileri sürülen taleplerle açılıp açılamayacağıdır. Yargıtay'ın aksine bazı kararları bulunsa da çoğunlukla talep neticesinin terditli (kademeli) olarak belirtilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Bu görüş doktrinde de kabul görmektedir. Aslında terditli olarak ileri sürülen taleplerin dayandığı maddi vakıalar aynıdır. Fakat, bu vakıalardan çıkarılan terditli taleplerin hukuki sebepleri değişiklik gösterebilir. Terditli taleplerin bulunması halinde mahkemenin yapacağı iş önce ilk talebi incelemek olacaktır. Bunun kabulü halinde ise diğer talebin incelenmesi gerekmeyecektir. Fakat ilk talep, yerinde bulunmazsa aynı hadiseden doğan ikinci talebin incelenmesi gerekecektir.
Islah ve terditli dava hakkındaki bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı vekili 22.07.2008 tarihli dilekçesinde başlangıçta talep konusu yaptığı tescil istemine ek olarak "bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla evin satış bedeli olarak ödenenin faizi ve cezai şartla birlikte tahsilini" istemiştir. Davacının bu talebi ıslah yoluyla terditli istemde bulunmaktan ibarettir. Dosyaya sonradan sunulan 23.03.2009 tarihli dilekçede ise 22.07.2008 tarihli dilekçedeki talebin mahkemece istenmesi üzerine açıklaması yapılmıştır. Bu son dilekçe davanın ikinci kez ıslahı değil, ıslah talebinin açıklaması için verildiğinden ikinci ıslahtan sözedilemez. Kısaca davacı ıslah suretiyle davasını harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise harici satış bedelinin faizi, cezai şartı ve taşınmazla ilgili yapılan faydalı giderleri istediğinden ıslah yoluyla öne sürülen bu istek mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde değerlendirilip incelenmeli, çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulmalıdır.
Değinilen bu yönler bir yana bırakılarak davanın ve usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle ıslah isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 750.00 TL. Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 09.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: Kazancı İçtihat Bankası