Mesajı Okuyun
Old 04-04-2012, 13:34   #17
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
İlk içtihatta vekil edenin sorumlu olduğuna dair cevapları destekler nitelikte idi, bu da müvekkil ile karşı yanın sorumluluğuna dair idi... her ikisi de sorulan soruya cevap veriyor fazlasıyla üzgünüm RTÜK ten betersiniz valla (CAÜKSaygılar,Herkese iyi çalışmalar!

Hala ısrar ettiğinize göre içtihatları okumadınız.

Bakalım bu içtihatlar ne ile ilgili:


Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Y9HD
Esas : 2007/40845
Karar : 2009/7570
Tarih : 23.03.2009
YARGILAMA GİDERLERİ (Vekalet Ücreti - Davadan Feragat)
VEKALET ÜCRETİ (Yargılama Gideri Olarak Tesbiti - Avukatlık Ücret Tarifesi - Davadan Feragat)
AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ (Yargılama Gideri Olarak Vekalet Ücreti - Davadan Feragat)
KARŞI TARAFA YÜKLETİLECEK VEKALET ÜCRETİ (Hükmün Taraflara Yönelik Kurulması)
HÜKMÜN TARAFLARA YÖNELİK OLARAK KURULMASI (Vekalet Ücretinin Vekile Ait Olması)
DAVADAN FERAGAT (Vekalet Ücreti - Ara Kararı Yerine Getirildikten Sonra)
HUMK.388, 389, 416, 417, 423, 438
BK.43, 44, 161
4667 Sa.Ka.3, 6, 77
1136 Sa.Ka.164, 169
1. Hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir.

Avukatlık Yasası’ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.

2. Yasal, hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır.

Kısmen reddedilen miktar Borçlar Kanunu’nun 43, 44 ve 161/son maddesinden kaynaklanan bir indirim ise, indirim miktarı yasadan kaynaklandığından bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyecektir.

Kısmen reddedilen miktar asıl alacaktan hakkaniyet ve takdiri indirimden kaynaklanmakta ise, bu durumda davalı yararına vekalet ücretine karar verilmelidir.

3. Somut olayda davacının vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesine rağmen, davalı vekili için vekalet ücretine karar verilmediği görülmüştür.

Vazgeçme ara kararı gereği yerine getirildikten sonra olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerektiğinden bu konuda karar verilmemesi nedeniyle kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
mfk
DAVA VE KARAR:
Davacı, fazla mesai alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, feragat nedeni ile davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Y. Tekbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423, Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki tarafta vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.(HUMK.m.416,m.417).

Vekalet ücretinin, her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanan Avukatlık Ücret Tarifesindeki hükümlere ve oranlara göre belirlenmesi gerekir.

4667 Sayılı Yasa`nın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti ..." biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası`nın davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir.

Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası’ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır.

Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.

Avukatlık (vekalet) ücreti Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423/6. maddesinde açıkça belirtildiği yargılama giderlerindendir. Vekalet ücreti de, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.

Yasal, hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeni ile davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır.

Kısmen reddedilen miktar Borçlar Kanunu’nun 43, 44 ve 161/son maddesinden kaynaklanan bir indirim ise, indirim miktarı yasadan kaynaklandığından bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyecektir. Kısmen reddedilen miktar asıl alacaktan hakkaniyet ve takdiri indirimden kaynaklanmakta ise, bu durumda davalı yararına vekalet ücretine karar verilmelidir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (22.7.2008 gün ve 2007/10517 Esas – 2008/21746 Karar sayılı ilamımız).

Somut olayda davacının vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı vekili için vekalet ücretine karar verilmediği görülmüştür. Vazgeçme ara kararı gereği yerine getirildikten sonra olmakla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerektiğinden bu konuda karar verilmemesi nedeniyle kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden H.U.M.K.`nun 438/7. maddesi gereğince hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1. bendine, davanın reddinden sonra gelmek üzere "red nedeniyle davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte olan ücret tarifesine göre ölçümlenen 450.00.- TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), oybirliği ile karar verildi.
Y9HD 23.03.2009 - K.2009/7570

Görüldüğü gibi bu içtihada konu yerel mahkeme kararında, dava reddedildiği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve Yargıtay da hükmü düzelterek onamıştır.
İçtihat, avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ücreti sorununa ilişkin olmadığından soru ile ilgisizdir.

Diğer içtihada bakalım:

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Y13HD
Esas : 2006/16493
Karar : 2007/5076
Tarih : 09.04.2007
VEKALET ALACAĞI ( Teslim ve Tesellüm Belgesinde Tüm İcra Dosyaları İle Çek Senet Asıllarının Teslim Edilmesi - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri )
VEKALET İLİŞKİSİNİ SONA ERDİREN PROTOKOL ( Vekalet Ücreti Konusunda Tarafların Bilahare Anlaşma Yapacakları - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri )
VEKALETTEN AZİL - İSTİFA ( Vekalet Ücreti Konusunda Tarafların Bilahare Anlaşma Yapacakları - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri )
AVUKATLIK ÜCRETİ ( Teslim ve Tesellüm Belgesinde Tüm İcra Dosyaları İle Çek Senet Asıllarının Teslim Edilmesi - Avukatın Ücretinin Hak ve Nasafet Kurallarına Göre Takdiri )
1136 Sa.Ka.164, 174
Dava, vekalet alacağının tahsili istemine ilişkindir. Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi hükmüne göre dava için %15, icra takipleri için %20 oranında ücrete hükmedilmiştir. Taraflar arasındaki 29.03.2005 günlü "Teslim ve Tesellüm Belgesidir" başlıklı belgede: Tüm icra dosyaları ile bu dosyalara konu çek ve senet asıllarının şirket yetkilisine teslim edildiği açıklandıktan sora "anılan tüm icra ve ceza dosyalarının ve Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının alınan masrafları ile ilgili hesap ve mahsup işlemleri yapılacak, bakiye masraf ve vekalet ücreti konusunda taraflar bilahare karşılıklı olarak anlaşacaklar ve alacaklı asıl bu anlaşma ile ödemesini yapacaktır. Tarafların birbirlerinden ve yapılan işlerden memnun olmamaları sebebiyle bu teslim ve tesellüm olayı gerçekleştirilmektedir" denilmektedir. Bu düzenlemenin ( istifa ) ya da ( azil ) olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davacı avukata Avukatlık Kanunu`nun 174. maddesi hükmüne dayanarak ücret takdiri de hukuka aykırıdır. Davacı avukatın hukuki yardımları karşılığı ücretin sarf ettiği emek ve mesaisi nazara alınarak hak ve nasafet kurallarına göre takdiri gerekir.
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki vekalet alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukatı ile davacı vekili avukat Haşim`in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin suresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı, davalı P. şirketinin 17.6.2003, diğer davalı Lale`nin 23.8.2004 tarihli vekaletleri ile davalarını ve icra dosyalarını takip ettiğini, ancak ücretinin ödenmemesi üzerine davalıların isteği ile 29.3.2005 tarihinde vekalet ilişkisinin sonlandırıldığını, ihtara rağmen vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, 4.442,00 YTL`nin davalı Lale`den olmak üzere toplam 20.000 TIL vekalet ücretinin 17.8.2005 tarihinden itibaren faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Davalılar, 29.3.2005 tarihli belgenin istifa niteliğinde olduğunu, icra dosyalarının tahsilatının sağlanmadığını, diğer dosyalar için vekalet ücreti ile masrafların ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının hak ettiği 17.235,00 YTL. vekalet ücretinin dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Davacı avukatın davalı P. Ltd. Şti`nin vekaletini 17.6.2003 tarihinde aldığı ve şirket adına Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 1998/297 esas sayılı dosyasında temyiz ve karar düzeltme dilekçeleri verdiği ve 1. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2004/285 esas sayılı dosyası ile muhtelif icra dosyalarını takip ettiği, davalı Lale adına da 23.8.2004 tarihinde vekalet alarak İstanbul 7. İcra Müdürlüğü`nün 2004/15558 sayılı dosyası ile icra ceza mahkemesinde görülen dosyayı takip ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, davalılardan ayrı ayrı aldığı vekaletlerle takip ettiği dosyalardan dolayı davalı Lale`den 4.442,00 TIL. olmak üzere 20.000 TIL ödetilmesini talep etmiş, mahkemece Avukatlık Kanunu`nun 164/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası için %15, İcra dosyalan için %20 oran üzerinden hesaplama yapılarak ödenen vekalet ücreti tutan ile masraflar mahsup edilerek bakiye bedel toplamı 17.235 YTL`nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Davacı ve davalı şirket yetkilisi Nejat`ın imzasını taşıyan 29.3.2005 tarihli "Teslim ve Tesellüm Belgesidir" başlıklı belgede tüm icra dosyalan ile bu dosyalara konu çek ve senet asıllarının şirket yetkilisine teslim edildiği açıklandıktan sonra "anılan tüm icra ve ceza dosyalarının ve Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının alınan masrafları ile ilgili hesap ve mahsup işlemleri yapılacak, bakiye masraf ve vekalet ücretleri konusunda taraflar bilahare karşılıklı olarak anlaşacaklar ve alacaklı asıl bu anlaşma ile ödemesini yapacaktır. Tarafların birbirlerinden ve yapılan işlerden memnun olmamaları sebebiyle bu teslim ve tesellüm olayı gerçekleştirilmektedir" düzenlemesi getirilmiştir. Düzenlenen bu belgenin içeriğinden tarafların karşılıklı olarak yapılan anlaşma ile vekalet ilişkisine son verildiği, bu durumun istifa ya da azil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Yine, davacı avukat ayrı ayrı aldığı vekalet ile davalıların ayrı ayrı dosyalarını takip ettiğine göre ve davalılar da mecburi dava arkadaşı olmadıklarına göre, hiçbir ayrım yapılmadan tüm dosyalar için hesaplanan vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kaldı ki, tarafların karşılıklı mutabakatı ile vekalet ilişkisine son verildiği ve ortada bir istifa ve azil bulunmadığına göre, sanki haksız azil ya da istifa varmış gibi, Avukatlık Kanunu`nun 174. maddesine göre vekalet ücretine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, davalı Lale açısından imzası bulunmadığından teslim ve tesellüm belgesinin geçerliğinin bulunup bulunmadığı tartışılmalı, 28.9.2004 tarihli anlaşma tutanağı gözetilmeli ve davacı avukatın sözleşmenin sona erdirildiği tarih itibariyle davalı şirket ile davalı Lale adına takip ettiği dosyalarda ayrı ayrı olmak üzere, tüm dosyaların aşamalarına göre, davacı avukatın sarfettiği emek ve mesaisi nazara alınarak, hak ve nesafet kurallarına göre, uygun bir miktarı ücret olarak isteyebileceği gözetilerek bir karar verilmelidir. Aksi düşüncelerle, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
Y13HD 09.04.2007 - K.2007/5076
SAYIN CENGİZ ALADAĞ BEĞENİR İNŞALLAH

Görüldüğü gibi bu içtihada konu davadaki davalıların her ikisi de davacı avukatın müvekkilidir. Dolayısıyla Sayın Başar'ın iddia ettiği gibi "müvekkil ile karşı yanın sorumluluğuna dair" değildir.