Mesajı Okuyun
Old 27-04-2016, 14:38   #11
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Gemici, öncelikle gündemde ve ilgi çekici bir hukuki ihtilafı THS ortamına taşıdığınız için teşekkür ederim.

Yerel mahkemenin gerekçesini ilk okuduğumda, "evlenme vaadiyle bir araya gelen çiftin bu vaatleri, üstelik yüzük de takmışlarsa nişanlanmadır ve nişanlanmanın biri tarafından sonlandırılmasında diğeri açısından tazminat talep etme hakkı doğmalıdır" diye düşünmüştüm.

Ancak, nişanlanmanın sona ermesi durumunda yasanın tanıdığı hakların alt okumasını yaptığımda gördüm ki, toplum (yakın aile ve akraba çevresi) önünde evlenmesi beklenen bir kadın bu evlilik gerçekleşmediği için olası dışlanma/yargılanma gibi olumsuzluklara maruz kalmayacaksa, başka deyişle nişanlılığın bitmesinin olumsuz sonucundan faydalanmayacaksa, tazminat talep edememelidir diye düşünmekteyim.

Mahkemenin izlemesi gereken öncelikli yolun, tazminat talebinde bulunan kadının toplumsal beklentilerin baskısından ne kadar uzakta olup olmadığı ve nişanın bozulmasının kendisini ne derece kötü etkileyeceği ya da etkileyip etkilemeyeceğini araştırmak olmalıdır.

"Tarafların birbirlerini evlilik beklentisi içine sokmaları yetmez mi? Mutlaka toplumsal baskı mı olmak zorunda? Kişisel olarak içine girilecek yıkımın hiç mi önemi yok?" gibi yapılabilecek itirazlarda aklıma gelense; bu durumda ileriye dönük verilen ve gerçekleştirilmeyen her sözlü vaatte insanların tazminat talep edebilmelerini savunmak gerekir ki bunun da klasik tabirle hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..