Mesajı Okuyun
Old 18-11-2019, 23:27   #2
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan Teori ve uygulama farkı-İnfazda tereddüt

Öncelikle;

2004 s. İİK
(...)
V. TAKİP TALEBİ
Takip talebi ve muhtevası:
Madde 58 – (Değişik: 18/2/1965-538/30 md.)
(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/9 md.) Takip talebi icra dairesine yazılı veya sözlü olarak ya da elektronik ortamda yapılır.
Talepte şunlar gösterilir:




VI. ÖDEME EMRİ VE İTİRAZ
1 – Ödeme emri ve muhtevası:
Madde 60 – (Değişik: 18/2/1965-538/31 md.)
(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/10 md.) İcra müdürü takip talebinin bu Kanunda öngörülen şartları içerdiğine karar verirse ödeme emri düzenler. Talebin kabul edilmemesi
halinde verilen karar tutanağa yazılır.

Malumunuz ödeme emrini alacaklı değil icra müdürü hazırlar. Ama uygulamada ise alacaklı hazırlar müdür imzalar.

İcra takibinin değil ama ödeme emrinin iptal edilmesi ile sonuçlanabilir.

Tereddüt bakımından emsal karar;


T.C YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 15673 Karar: 2017 / 7515 Karar Tarihi: 09.05.2017

________________________________________
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçluların icra mahkemesine başvurularında; takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı nedeniyle ödeme emrinin iptalini talep ettikleri, mahkemece; takip dayanağı belgede idari birim olarak tanzim yerinin olmaması nedeniyle buna dayanan itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

Hüküm, HMK’nun 294. maddesinin 1. fıkrasında da tanımlandığı gibi yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karardır. Diğer bir deyişle davayı esastan çözen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren bir karardır. Hükmün anlamı, verilmesi ve tefhimi, kapsamı, yazılması, imza edilmesi, korunması ve ilamın alınması 6100 sayılı HMK’nun 294 – 302. maddelerinde düzenlenmiştir.

Yargılamaya son veren ve hakimin davadan elini çekmesi sonucunu doğuran kararları nihai karar olup, hakim nihai karar ile davadan elini çeker ve verdiği karardan dönemez, onu değiştiremez. Nihai kararlar kanun yoluna götürülebilir. Nihai kararlar kanun yoluna götürülüp üst mahkemece bozulmadıkça hakimin, nihai kararla sonuçlandırmış olduğu davaya tekrar bakması mümkün değildir.

Ayrıca HMK’nun 298/2. maddesinde, hükmün gerekçesinin, hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. “Bu aşamadan sonra yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme (rücu) olanaklı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde yer alması gerekir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 E. - 1992/4 K. sayılı ve 10.4.1992 günlü kararı).

Hukuk Muhakemeleri Yönetmeliğinin “UYAP’ın kullanılması” başlıklı 5/1 maddesi; “Mahkemeler ve hukuk dairelerinin iş süreçlerindeki her türlü veri, bilgi ve belge akışı ile dokümantasyon işlemleri, bu işlemlere ilişkin her türlü kayıt, dosyalama, saklama ve arşivleme işlemleri ile uyum ve işbirliği sağlanmış dış birimlerle yapılacak her türlü işlemler UYAP ortamında gerçekleştirilir.” Aynı Yönetmeliğin 5/5 maddesi; “Tutanak, belge ve kararlar elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanır. Elektronik ortamda düzenlenen ve güvenli elektronik imza ile imzalanan evrak UYAP kapsamındaki birimlere elektronik ortamda gönderilir. Ayrıca fizikî olarak gönderilmez” şeklinde düzenlenmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Yönetmeliğinin “Hükmün Korunması” başlıklı 56/1. maddesi uyarınca; elektronik ortamda hazırlanan hüküm, hükme katılan hâkimler ve zabıt kâtibi tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP veri tabanında saklanır. Ayrıca hükmün çıktısı hükme katılan hâkimler ve zabıt kâtibi tarafından imzalanıp mahkeme mührüyle mühürlenerek karar kartonunda muhafaza edilir.

Somut olayda; 31.03.2011 keşide tarihli çeke dayalı olarak borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, takibin kesinleşmesinden sonra işlemsiz bırakılan dosyanın işlemden kaldırıldığı 20.11.2014 tarihinden, takibin yenilendiği 03/12/2015 tarihe kadar altı aylık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçesiyle, ... İcra Müdürlüğü'nün 2015/592 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin iptaline karar verildiği, Uyap üzerinde düzenlenen ve elektronik imza ile imzalanan gerekçeli kararın (1) numaralı hüküm fıkrasının “ ...Takip dayanağı belgede idari birim olarak tanzim yeri olmaması nedeniyle buna dayanan itirazın kabulü ile ... İcra Müdürlüğü’nün 2015/592 Esas sayılı takibinin iptaline...” şeklinde sehven yazıldığı, gerekçeli kararın bu haliyle mahkeme hakimi tarafından elektronik imza ile imzalandığından yapılan yanlışlığın düzeltilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle mahkemenin 10/03/2016 tarih, 2015/26 E. - 2016/6 K. sayılı gerekçeli kararının (1) numaralı hüküm fıkrasının “...Davanın kabulü ile ... İcra Müdürlüğü’nün 2015/592 takip sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptaline...” şeklinde düzeltilerek, yeni bir gerekçeli karar yazılarak ıslak imza ile imzalandığı ve Uyap sistemine tarandığı, bu durumun Mahkemece tutulan 04/04/2016 tarihli tutanakla tespit edildiği görülmektedir.

Bu durumda; uyap üzerinden yazılıp elektronik imza ile imzalanan nihai karar ile hakim davadan el çektiği halde, kararın yeniden yazılarak ıslak imza ile imzalanması sonucunda aynı tarihli, aynı esas ve karar numaralı iki ayrı kararın verilmesinin, kararın infazında tereddüt yaratacağı gibi, yargıya olan güvenin de sarsılmasına neden olacağı açıktır.

O halde; mahkemece; dosya kapsamı dikkate alınarak, birbiriyle farklı kararlarla bağlı olmaksızın taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usul ve yasaya uygun gerekçeli karar oluşturulması için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.


SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.