Mesajı Okuyun
Old 09-03-2007, 16:54   #3
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.ege,

Cezalandırabilmek için tanımlarının yapılması gerekiyor. O sözünü ettiğiniz örneklerin binbir türlüsü var ve hepsi de mantıklı görünen birşeyin uzmanı. Böyle saçmalık olmaz ki. Neyin uzmanı? Birşeyin uzmanı olmak için ortada bir bilim olur, siz okursunuz, mesleki ehliyetiniz, sizi denetleyen bir meslek örgütünüz ve yasalarınız olur. O zaman ben de çıkıp avukatlık yapayım. Olacak iş mi canım?

Bilimin tanımı açıktır. Bilgi olacak, ölçülebilir, biçilebilir olacak, dolayısıyla uygulaması (tıpta olduğu gibi) denetlenebilir, düzenlenebilir olacak.

Sağlığı koruma ve hastalıkları tedavi yöntemleri vardır; alternatifleri kendi içlerindedir zaten. Ve bunları tıp mensupları uygular. Örneğin, akupunktur bir yöntemdir, her doktor bilmez, ama öğrenip uygulayabilir. Aynı şey hipnoz için de geçerlidir. Öncelikle bir tanı, sonra da kısmen bir tedavi yöntemidir. Ama bunu da hekim uygulamak zorundadır. Çin' den gelmiş çıplak ayaklı doktorlar değil. Bunun gibi, daha birçok koruma ve sağıltma yöntemi var; hastalar belli yöntemleri reddettiklerinde öneriyoruz; daha önce değil. Çoğu zaman da alternatif filan gibi isimler kullanmıyoruz. Gerek yok, çünkü onlar zaten üçüncü, beşinci alternatif olduklarının bilincindeyiz. Bizim hedefimiz üfürükçülük değil ki. Ama üfürükçülerin hedefi hekimlik süsü altında inanç sömürücülüğü.

Özetle şunu söylemek istiyorum: ya tıptır, ya da değil. Alternatif tıp diye bir şey ancak üfürükçülük olur, veya reklam. Yoga veya türevi diğer şakralı şukralı şeyler bir ara pek moda olmuştu; gene şimdilerde o kadar yaygın değil. Kanada' dan Tayland' daki Budist' lerin uyguladıklarını anlatmak üzere İstanbul' a gelip kurs düzenlemişti. Birşey yapamadık tabii, çünkü adam kendisi birşey yapmaya kalkışmadı. Ne yaptı? Kurs düzenledi. Gelin buradan yakın bakalım. İnsan buna inanamıyor. Katılanlara soruyorum 'Yahu, madem Tayland bu işin merkezi, adam niye Kanada' dan geliyor?' El cevap hazır: 'O en iyisiymiş çünkü önce Kanada' da biyoloji okumuş, sonra Tayland' da yıllar boyu öğretmenlik yaparken bunu öğrenmiş. Batı bilimiyle sentezlediği için, en iyi o anlatıp öğretirmiş.' Cehalet olur da, eğitilmişlerin cehaleti kadar ölçüsüzce değil. Koşa koşa gittiler adamın kursuna! Sonunda öğrendikleri fasa fiso.

İnsanın inançları olabilir; ona göre kendini tedavi etmeye kalkışabilir; veya bir inancı öğrenmek de isteyebilir. Buna hiçbir şey denemez. Ama elinde bilimsel ölçütler olmadan, bir meslek etiğini edinmeden, ve en önemlisi MEVCUT TÜM SEÇENEKLERİ BİLMEDEN VE DEĞERLENDİRMEKTEN YOKSUNKEN başkası üzerinde tıp uygulaması yapılamaz. Ona tıp denmez.

Beş yıl eğitim gören hemşirelere, fizyoterapistlere, psikologlara kendi başına hasta tedavi etme yetkisi vermezken böyle şeylere olanak tanımak mümkün değil. Kendimiz bile herşeyi yapamıyoruz. Sadece hekimlere değil, bütün sağlık sektörü eğitilmişlerine hakaret bu.

Öfkem var, haklısınız. En çok meydanı boş bırakan meslek örgütlerine, sonra yasamaya, ondan sonra da eğitilmiş olup da bu insanların peşine düşenlere; onlara değil.

Saygılarımla,