Mesajı Okuyun
Old 06-03-2007, 14:06   #4
mitrha

 
Varsayılan

eğer failin kastını hiçbir şüpheye yer vermeyecek derecede belirleyemiyorsak şüpheden sanık yararlanır kuraını uygulamak gerekir.daha teorik bir bilgi vermek gerekirse şunları söyleyebiliriz:

her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi bulunan şüpheden sanık yararlanır ilkesine göre yapılan ceza muhakemesinin sonunda fiilin sanık tarafından işlendiği %100 belirliğe ulaşmadığı takdirde BERAAT kararı verilecektir(anayasa madde-38/4,insan hakları evrensel beyannamesi madde 11,insan hakları avrupa sözleşmesi madde 14/2)böyle bir ilkenin kabul edilmesinin sebebi bir suçlunun cezasız kalmasının bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesidir,başka bir ifade ile masumluk karinesidir.(cmk adalet komisyonu raporu)

bir kimseyi o suçtan mahkum edebilmemiz için,o kimsenin suçu işlediğinin %100 kesin olması gerekir,burada %1lik bir şüphe bile sanığın beraat etmesi gerektirir.şüpheden sanık yararlanır kuralının anlamı budur.yani masum bir kimsenin cezalandırılmaması suçlu kimsenin cezalandırılmasına üstün tutulmaktadır..

örneklere geri dönecek olursam,birinci örnekte zaten aralarında iştirak iradesi olduğundan sorun yok,hepsi tamamlanmış kasten öldürmeden ceza alır.sorun aralarında iştirak iradesi bulunmayan kişilerin nasıl ceza alacağıdır.burada bu kişiler arasında iştirak iradesi yok,en önemli nokta bu..hepsi ateş etmiş ama sadece bir kurşun isabet etmiş,yani masum kişiye ceza vermek hukuk kuralllarına ve tabiki şüpheden sanık yararlanır kuralına aykırı bir durum olur.ceza muhakemesi alanında devletin belirleyemediği bir durumu,masum birine yüklemek bence daha adaletsiz bir durum olacaktır...dolayısıyla eğer aralarinda iştirak iradesi yoksa bu 5 kişiyi beraat ettirmek gerekir..sanki adaletsiz bir durummuş gibi algılanıyor ama aslında masum birine ceza vermek daha adaletsiz bir durum oluşturur.
son örnek hakkında yorum yapmıyorum,onu tartışalım biraz bence...