Mesajı Okuyun
Old 25-04-2007, 12:47   #9
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Hak düşürücü süreye ilişkin bir karar... İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/10673
Karar: 2002/13269
Karar Tarihi: 10.12.2002

ÖZET: Davacının dava konusu ve 31.1.2000 tarihinde teslim aldığı araçta mevcut basit bir muayene ve gözlem ile anlaşılamayacak derecede bagaj ve kaporta değişim ve boyanmasının gizli ayıp olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda, <ayıp ortaya çıktığına göre, ayıbın hile ile gözlenmesi söz konusu değildir.> Şeklindeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir.

(4077 S. K. m. 4) (4721 S. K. m. 2) (818 S. K. m. 125, 127, 198)

Dava: Taraflar arasındaki tüketici davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, davalılardan 31.1.2000 tarihinde satın aldığı Mercedes marka aracın arka bagaj kapağı ile çamurluklarının değiştirilmiş ve boyanmış olduğunu 8.10.2001 tarihinde tespit edildiğini, sorunun giderileceğine ilişkin söz verilmesine rağmen daha sonra başka araç satmaya kalkıştıklarını, aracın gizli ayıplı olarak satıldığını ileri sürerek, aracın değiştirilmesini veya, ödenen 127.500 DEM. in tahsilini istemiştir.

Davalılar, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, araçtaki gizli ayıbın 2 yıllık zamanaşımı dolmadan ortaya çıktığı, hile ile gizlenmesinin söz konusu olmadığı, davanın 4077 sayılı yasanın 4. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı taraf, davalılardan satın aldığı binek tipi Mercedes marka aracın gizli ayıplı olarak satıldığını iddia ederek, aracın değiştirilmesini veya ödenen bedelin iadesini istemiş olup, uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde çözümleneceği açıktır. Anılan yasanın 4/IV maddesi hükmü gereğince, satıcı daha uzun bir süre için garanti vermemiş ise, ayıplı maldan ve ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı açılacak davalar, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarifinden 2 yıllık zaman aşımına tabidir. Ancak satıcı satılan malın ayıbını tüketiciden hile ile gizlemiş ise, 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamaz. BK.nun 207/1 maddesi ile uyumlu olan Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun bu hükmü ile, zamanaşımının sözleşme ile uzatılabileceği kabul edilerek BK.nun 127. maddesinde kabul edilen ana kurala ayrık getirilmiştir. Bununla birlikte uzatılan sürenin dahi genel zamanaşımı süresi olan (BK. m. 125) 10 yıllık süreyi aşamayacağını hemen belirtmek gerekir.

Satıcı bozuklukları bildiği halde gizlemeye çalışırsa veya pasif davranarak suskun kalırsa dahi, tüketicinin korunması hakkında kanunun 4/IV maddesi anlamında hilenin varlığının kabulü zorunlu olup, 2 yıl yerine 10 yıllık zamanaşımı uygulanmalıdır. Ne var ki 2 yıldan sonraki sürede öğrenilen bozukluk ile ilgili ihbarın belli bir sürede yapılıp yapılmayacağı ile ilgili yasada açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Şayet satıcı davranışları ile tüketiciyi oyalayarak ve kötü niyet ile 2 yılık zamanaşımı süresini geçirilmiş ise MK. 2. maddesi gereğince, zamanaşımı definden yararlandırılmaması gerektiği hususu Dairemizce de duraksamaya yer vermeden kabul edilmektedir. Ancak, yukarıda değinildiği gibi, 2 yıllık süreden sonra hile ile gizlenen bozukluk öğrenilmiş ise, durum hemen satıcıya ihbar etmeyen tüketicinin 10 yıllık süre içinde her zaman dava açabileceğini kabul etmek hukuk güvenliği ve ticari hayatın güvenliği bakımından mümkün değildir. Kaldı ki, tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 30. maddesinde, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiş olup, bu durumda BK.nun 198. maddesi gereğince, ayıp sonradan çıkarsa, derhal satıcıya ihbar edilmelidir. Aksi takdirde satılan bu ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılır. Anılan yasa maddesindeki bildirme (ihbar) süreleri bir hak düşürücü süre olup, bu nedenle hakim tarafından resen göz önünde tutulur.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, davacının dava konusu ve 31.1.2000 tarihinde teslim aldığı araçta mevcut basit bir muayene ve gözlem ile anlaşılamayacak derecede bagaj ve kaporta değişim ve boyanmasının gizli ayıp olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda, <ayıp ortaya çıktığına göre, ayıbın hile ile gözlenmesi söz konusu değildir.> Şeklindeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki davacının aracı 31.1.2000 tarihinde teslim aldığı, 8.10.2001 tarihinde gizil ayıbı öğrendiği ihtilafsız olup, her ne kadar, davacı taraf süresinde ihbar yapıldığını ve yazılı olarak davalının ayıbı kabul ettiğini bildirmiş ise de, bu hususta yasal hiçbir delil ve belge sunamamıştır. O halde mahkemece davacının satın aldığı aracı ayıbı ile birlikte kabul ettiğinin kabulü ile 18.4.2002 tarihinde açılan iş bu davanın BK.nun 198/2 maddesi gereğince reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın yukarıdaki gerekçeye nazaran onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan kararın BOZULMASINA, 10.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************