Mesajı Okuyun
Old 04-06-2012, 15:40   #4
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Tevrat DURAN
Murisin açtığı dava meslek hastalığından kaynaklanan işgüç kaybı maddi-manevi tazminat davası iken mirasçıların isteği Destekten yoksun kalma maddi manevi tazminatı olacağına göre davaya kaldığı yerden devam etmek tek başına yeterli bir cevap olabilir mi?


Bence davanızı mirasçılık belgesi koyarak mevcut durum itibarı ile yeniden rapor talep ederek neticelendirin; sonrasında mirasçılar adına destekten yoksun kalma ve tazminatı ayrı bir dava olarak talep edin.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/1050

K. 2000/1381

T. 22.2.2000

DAVA : Davacı, murisininin meslek hastalığı sonucu ölümlünden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin ğereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : Dava nitelikçe destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir. Davacı, miras bırakanının meslek hastalığı sonucu öldüğü, davacının, ölen işçinin eşi olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; işçinin meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik nedeniyle uğramış olduğu zararın giderimi için dava açtıktan ve lehine hüküm aldıktan sonra, ölümü üzerine haksahiplerinin destekten yoksun kalma tazminat davası açıp açmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Gerçekten, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen işçinin sağlığında haksız fiil sonucu işgöremezliğe maruz kalması nedeniyle uğramış olduğu zararın giderimi için Borçlar Kanununun 41. maddesine dayanarak dava açtığı ve lehine tazminata hükmedildiği ve kararın kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Başka bir anlatımla, kesinleşen dava, Borçlar Kanununun 41. maddesine dayanan haksız fiil sonucu uğranılan zararın giderimine yönelik olup, Borçlar Kanununun 45. maddesine dayanılarak açılan destekten yoksun kalma tazminat davasını olumsuz yönde etkilemeyeceği giderek, bu tür tazminat davasının açılmasına engel olmayacağı açıktır. Yargıtayın oturmuş ve yerleşmiş görüşleride bu doğrultudadır.

Öte yandan, destekten yoksun kalma tazminatı; yoksun kalanla ölenin yaşayabilecekleri muhtemel süre içinde, ölenin çalışıp kazanabileceği süredeki kazancı tutarından davacıya ayırıp ileride yapabileceği yardımın tutarının peşin ve toptan ödenmesinden ibaret olduğu tartışmasızdır. Bundan başka, destekten yoksun kalma tazminatı kural olarak miras hukuku çevresinde doğan haklar karşısında da bağımsız bir hüviyet taşıdığıda sözgötürmez..

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle hükme esas alınan hesap raporunu düzenleyen bilirkişinin, kişisel görüşünü yantısan yetersiz raporun, hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.2.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.