Mesajı Okuyun
Old 13-08-2012, 11:42   #19
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Borçlu vekilinin davayı takip etme ödevi var değil mi? Bu ödevinin içerisinde müvekkili lehine ve aleyhine oluşan durumları da bildirme yükümlülüğü var.

Bir davada borçlu aleyhine verilen kararda belirtilen bedeli vekilin zaman kaybetmeden borçluya bildirme yükümlülüğü de var. Bu durumda, bizlerin görevi mahkemenin kararı sonrasında durumu müvekkile bildirmek.

Bu dakikadan sonra müvekkilin takınacağı tavır önemli.

Karar verilmiş, kararda açıkça müvekkiliniz aleyhine bir borç belirtilmiş. Bu durumda alacaklı ve vekilini suçlamak niye? Sizce bu suçlama etik mi?

Alacaklı yıllarca bir alacağını almak için beklemiş, alacak sürüncemede bırakılmış bir bakıma. Karar verilmiş, karara rağmen bir ödeme yok. Alacaklı vekili bir de borçlu ve vekilini arayıp, "rica etsem öder misiniz?" mi diyecek?

Bence burada vekilin gözden kaçırdığı bir nokta var, kararı müvekkile en kısa sürede açıklayıp, borcun ödenmesini sağlamak. Bunların yapılmaması veya geç yapılmasından sonra ortaya çıkan icra takibini eleştirmek bana akılcı gelmemekte.

Alacaklı vekili gereken neyse onu yapmış. Borçlu zamanında ödemesini yapsa idi ya da alacaklı vekilini arayıp bir kaç gün içinde ödeneceğini belirtse idi ve buna rağmen takip yapılsaydı, evet o zaman etik konusunu tartışmak mantıklı olurdu.

Hareketsiz kalarak bu durumun oluşmasına sebebiyet verdikten sonra alacaklı vekilinin karakterini sorgulamanın çokta yerinde olmadığını düşünüyorum.

Diğer yandan olayı derinleştirerek farklı bir örnek üzerinden gidelim. Dava sonuçlanıyor ve borçlu tefhimle öğrendiği karar yerine getirilemesin diye aynı gün içerisinde sahibi olduğu araçları başkası adına tescil ediyor. Üzerine kayıtlı herşeyden kurtulan borçlu rahat. Alacaklı ise erken davranmadığı için halen tahsille cebelleşiyor. (Yaşanmış bir olay) Peki ya siz veya ben o alacaklı vekilinin yerinde olsa idik? Bekler miydiniz 15-20 gün borçlarınızın ödenmesi için? Yoksa direkt olarak takibe geçip, mal kaçırmanın önüne mi geçerdiniz?