Mesajı Okuyun
Old 12-03-2007, 11:28   #1
Korayc

 
Varsayılan Davanın konusuz kalmasında avukatlık ücreti

Özellikle İmar Bankası ile ilgili davalarda karşımıza çıkmış ve çıkmaya devam edecek bir sorun. Ancak sanırım bütün meslektaşlarımızı yakından ilgilendiriyor çünkü idari yargıdaki her davada gündeme gelebilecektir.

Konuyla ilgili örnek bir Danıştay kararı aşağıdadır. Bu örnek imar bankası ile ilgili bir davaya ilişkin olmamakla beraber bu davalarda da aynı şekilde hüküm kurulmaktadır.

"Mahkemece, uyuşmazlık konusu miktarın faizi ile birlikte çek düzenlenmek suretiyle ödenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına; yargılama giderleri ile nisbi avukatlık ücretinin tamamı olan 519.392.000.-liranın davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun, 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı Kanunun 77. maddesi ile değişik "Avukatlık Ücreti" başlıklı 164. maddesinde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde, nisbi avukatlık ücretinin, hükmedilecek değer üzerinden hesap edilmesi esası benimsenmiş, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinde de, davanın konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretinin nisbi olarak belirlenmesi öngörülmüştür.

Oysa Mahkemece, yapılan ödeme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Başka bir ifadeyle, nisbi avukatlık ücretini gerektirecek şekilde miktar ile belirli kabul veya red hükmü kurulmamıştır.

Dolayısıyla sadece maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, belirtilen şekilde nisbi avukatlık ücretinin tamamına hükmedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

AZLIK OYU ( X ) : 28.11.2002 gün ve 24950 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve hükme esas alınan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinde, anlaşmazlığın, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce gidilmesi durumunda, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına hükmolunacağı düzenlenmesine yer verilmiştir.

Davalı idarenin ilk savunmasında ödemenin yapıldığı belirtildiğine göre, anılan tarife maddesi uyarınca, nisbi avukatlık ücretinin yarısının ödenmesine karar verilmesi gerekirken Mahkemece tamamına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Öte yandan, konusu para olan ve tam yargı davası olarak açılmış bir davada, maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi de, davanın niteliğinin değiştirilmesi, başka bir anlatımla, iptal davasına dönüştürülmesi sonucunu doğurur ki, bu durumun usul hukukuna aykırı düşeceği ortadadır.

Belirtilen gerekçe ile kararın bozulması gerektiğinden, gerekçe yönünden karara katılmıyorum. "

Söz konusu kararda belirtildiği gibi davanın konusuz kalması halinde nasıl maktu ücrete hükmedileceğini ben anlamadım, anlayan varsa ve bana da açıklarsa çok sevinirim.

Avukatlık ücreti avukata mı tarafa mı aittir konusuyla yakından alakalı bir durum aslında. Sonuçta bir çok yargıtay kararında ifade edildiği üzere karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti aslında tarafa ait. Dolayısıyla aslında işin mantığı bir kimse bir işi avukata verdiğinde tarifeye göre ona avukatlık ücreti ödeyecek, yapmış olduğu bu masrafı ise yine tarifeye göre davanın sonunda ve tabi davayı kazanması halinde karşı taraftan geri alabilecektir.

Tarifenin 5. maddesine göre bir avukat hangi aşamada olursa olsun işi kabul edince ücretin tamamına hak kazanıyor. Tarifenin 6. maddesine göre, anlaşmazlık davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh nedenleriyle sona ererse ücretin tamamına hükmolunur.

Dolayısıyla 5. madde kapsamında Mahkemelerin dava sonunda karşı taraf lehine hükmetmiş olduğu avukatlık ücretine aslında avukat (aslında müvekkili) davanın başında zaten hak kazanmış durumda, davayı kazanması durumunda kurulan hüküm sadece bunun tespit edilmesi gibi bir anlam kazanıyor.

6. madde kapsamında ise davanın konusuz kalması durumunda avukatlık ücretine tarife gereğince hükmedileceği zaten açık bir şekilde söylenmiş.

5. madde kapsamında avukatın ücrete davanın başında hak kazanacağı düşünüldüğünde, sonradan davanın konusuz kalması halinde ücretin değişmesi aynı zamanda kazanılmış hakkın değişmesi sonucunu da doğurmuyor mu? Davayı açarken dava değeri üzerinden nispi, dava konusuz kalınca da maktu avukatlık ücreti benim hukuk mantığımla örtüşmemektedir.

Uygulamada yaşanan sorun ise ne yazık ki şöyle; imar bankası davalarında vatandaş tam yargı davası açılmak üzere avukata vekalet veriyor ve dava için belki maktu bir ücret veriyor avukata, esas vekalet ücretini ise dava sonunda avukatın karşı taraftan alması konusunda anlaşılıyor, daha sonra hükümet paraları ödemeye karar veriyor (off-shore ilgili olarak yaşandı, hazine bonoları ile ilgili olaraksa yaşanacak) ve paralar ödeniyor. Bunun üzerine mahkemeler para ödendiği için davaların konusuz kalmasına karar veriyor ve avukatlık ücretini maktuya çeviriyor. Bunun üzerine avukat müvekkiline karşı icra takibi yaparak tarife üzerinden nispi ücretini talep ediyor. Müvekkil ödemek zorunda kalıyor. Ancak ödediği ücreti karşı taraftan ancak maktu olarak alabilecek.

Bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum. Yukarıdaki danıştay kararı ne yazık ki temyiz sonucu verilen bir karar ve ne yazık ki onama. Muhtemelen diğerleri de bu şekilde gelişecektir.