Mesajı Okuyun
Old 15-11-2007, 19:26   #8
halit pamuk

 
Varsayılan

Çok ilginç bir soru

Aslında soru başlığını doğru koymuşunuz. Yani buradaki mesele yargı kararının yerine getirilmesiyle alakalı olarak çözüm getirilmelidir.

Kanaatimce, yargı yeri idari yargı yeridir. Aşağıda sunulan içtihatta adli yargı görevlidir diyen yerel mahkemenin kararını Danıştay, aşağıdaki gerekçelerle,kararı bozmuştur.

ONUNCU DAİRE 2006 7426 2003 3495 26/12/2006

KARAR METNİ
İDARİ İŞLEMİN İPTALİNE İLİŞKİN YARGI KARARININ, DOĞURDUĞU HUKUKİ SONUÇLARIN BÜTÜNÜYLE ORTADAN KALDIRILMASI SURETİYLE UYGULANMASI ZORUNLU OLDUĞUNA GÖRE; İDARİ MERCİİN İSTEMİNİ YERİNE GETİRECEK HACİZ ŞERHİ KOYAN DAVALI İDARENİN, ŞERHİN DAYANAĞI İDARİ İŞLEMİ İPTAL EDEN MAHKEME KARARININ GEREĞİNİ DE AYNI ŞEKİLDE YERİNE GETİRMESİ GEREKTİĞİ HK.<
Temyiz Eden (Davacı) : Çankaya Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf (Davalı) : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı belediyenin taşınmaz kayıtları üzerine konulan haciz şerhinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 14.10.2002 tarih ve 1773 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; Ankara 10. İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen kararın, temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Aydın Akgül
Düşüncesi : İdari merciin istemini yerine getirerek haciz şerhi koyan davalı idarenin, şerhin dayanağı idari işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının gereğini de aynı şekilde yerine getirmesi gerekmektedir.
Olayda, davacı belediyenin taşınmazlarına haciz şerhi konulmasına dayanak alınan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 11.7.2002 tarih ve 1420 sayılı işleminin, Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 4.10.2002 tarih ve E:2002/644, K:2002/729 sayılı kararı ile iptal edilmesi, anılan kararın da Danıştay 9. Dairesince onanması karşısında, haciz şerhinin hukuki dayanağı kalmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta; davanın reddine karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Emin Celalettin Özkan
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, davacı belediyenin taşınmaz kayıtları üzerine konulan haciz şerhinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 14.10.2002 tarih ve 1773 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 10. İdare Mahkemesince, davacı belediyenin taşınmazlarına haciz şerhi konulmasına dayanak alınan işlemin iptali istemiyle açılan ve Ankara 3. Vergi Mahkemesince işlemin iptali yönünde verilen kararın, tapu sicilinde herhangi bir düzeltme yapılmasına yönelik olmadığı, yalnızca tapu siciline Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı istemiyle uygulanan haciz işleminin iptaline yönelik olduğu, davalı idare işleminin, mahkeme kararını uygulamamaya yönelik bir işlem de olmadığı, tapu siciline yönelik şerhlerin terkini için adli yargı mercilerinde dava açılması gerektiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesinde; "İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir. Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca resen düzeltir." hükmü yer almıştır.
Diğer taraftan, Tapu Sicili Tüzüğünün "Terkin İstemi" başlıklı 78. maddesinde; Tapu sicilinde terkinin, hak sahibinin veya yetkili makamın istemine ya da mahkeme kararına dayalı olarak yapılacağı; Kaydın Değiştirilmesi" başlıklı 81. maddesinde de, tapu sicilinde değişikliğin, hak sahibinin veya yetkili makamın istemi ya da mahkeme kararına dayalı olarak yapılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı belediyenin, 1994-2001 yıllarına ait çevre temizlik ve emlak vergisine ilişkin büyükşehir belediyesi paylarını ödemediğinden bahisle tüm taşınmazlarına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 11.7.2002 tarih ve 1420 sayılı yazısı üzerine davalı idarece haciz şerhi konulduğu, 11.7.2002 tarih ve 1420 sayılı işlemin iptali stemiyle açılan davada, Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 4.10.2002 tarih ve E:2002/644, K:2002/729 sayılı kararı ile davanın kabulüne, dava konusu haciz işleminin iptaline karar verildiği, bu karar sonrasında davacı tarafından anılan Mahkeme kararı nedeniyle tapu kayıtlarındaki haciz şerhlerinin kaldırılmasının istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi, davacı belediyenin taşınmazlarına haciz şerhi konulmasına dayanak alınan işlemin iptali istemiyle açılan ve Ankara 3. Vergi Mahkemesince işlemin iptali yönünde verilen kararın, tapu sicilinde herhangi bir düzeltme yapılmasına yönelik olmadığı, tapu siciline yönelik şerhlerin terkini için adli yargı mercilerinde dava açılması gerektiğinden hareketle davanın reddine karar vermiştir.
Yukarıda belirtilen Yasa ve Tüzük hükümlerinden anlaşılacağı üzere, ilgililerin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişiklikler, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olup; tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün adliye mahkemelerinin görevi içinde olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak, idari bir işlem üzerine ilgililere ait taşınmaz üzerinde şerh konulmuşsa, şerhin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi durumunda tapu kaydındaki değişiklik için adli yargı mercii kararının aranılması, idari işlemin iptali yolundaki yargı kararının uygulanmaması sonucunu doğuracaktır. Zira, idari işlemin iptaline ilişkin yargı kararının, doğurduğu hukuki sonuçların bütünüyle ortadan kaldırılması suretiyle uygulanması zorunlu olduğuna göre; idari merciin istemini yerine getirerek haciz şerhi koyan davalı idarenin, şerhin dayanağı idari işlemi iptal eden mahkeme kararının gereğini de aynı şekilde yerine getirmesi gerekmektedir.
Olayda, davacı belediyenin taşınmazlarına haciz şerhi konulmasına dayanak alınan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 11.7.2002 tarih ve 1420 sayılı işleminin, Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 4.10.2002 tarih ve E:2002/644, K:2002/729 sayılı kararı ile iptal edilmesi, anılan kararın da Danıştay 9. Dairesinin 7.4.2004 tarih ve E:2003/588, K:2004/2639 sayılı kararı ile onanması karşısında, haciz şerhinin hukuki dayanağı kalmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda, hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulü ile Ankara 10. İdare Mahkemesinin 8.4.2003 tarih ve E:2002/1571, K:2003/436 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın, yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 26.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:115)
BŞ/Aİ