Mesajı Okuyun
Old 06-05-2010, 22:04   #18
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

DİL DERNEĞİ 23 YAŞINDA

Özge Yücel

Ankara’ya geldiğim ve Ankara Hukuk Fakültesi’ne girdiğim yıl olan 2003’te, Başkent İletişim’de doğru konuşma derslerine katılmak için bu kurumun bulunduğu Mithatpaşa Caddesi’ne gittiğimde gördüğüm Arkadaş Kitabevi’nde elime Çağdaş Türk Dili dergisini aldığım zaman yaşamıma girdi Dil Derneği. Ömer Asım Aksoy Ödülü'nün duyurusunu okudum o gün ve usumun bir yanında kaldı ortaokuldan bu yana tanıdığım ve önemsediğim adı gördüğüm dergi.
Daha sonra fakültenin ikinci sınıf öğrencisi iken fakültemizin bulunduğu Cebeci Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen “Türkçem, Dilim Dilim…” başlıklı kurultaya katıldım. Bu kurultayın altında Dil Derneği’nin imzası vardı. Kurultayda sorduğum soru, bir konuşmacı tarafından yanlış anlaşıldıysa da derneğin çok değerli yöneticileri Afet Kutlu ve daha sonra yanında staj yaptığım ustam Avukat Salih Taştan, beni doğru anlamış ve oturumun ardından beni sevgiyle karşılayarak derneğe beklediklerini söylemişti. O yıl Gençliğin Türkçe Kurultayı ile kutlanan 73. Dil Bayramı'na izleyici olarak katıldım.
O zamanlar Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yazarlık yaptığım için bu kurultayla ilgili haber yapmak isteği ile ve belki de derneğe gitmek için kendime bir bahane aradığımdan kendimi dernekte bulmuştum. Dernekte o gün gördüğüm ve ondan sonra her gittiğimde göreceğim çalışkan, özverili başkanımız Sevgi Özel ile bu konuyu konuştuğumda bana kurultayı önce derneğin haber yapacağını, daha sonra bizim de bunu yayımlayabileceğimizi söyledi. Bu sözlerinin ardından ben de kendisine Türkçeyi sevdiğimi, Türkçe için gönüllü olduğumu söyleyerek dernek için ne yapabileceğimi sordum. Sevgi Özel, daha sonra bunu andığında şaşkınlığa düştüğünü belirtse de o anda bunu belli etmeyerek üye olabileceğimi söyledi. Ben de hemen o gün bu sözlerin ardından üyelik başvurusunda bulundum. Aynı zamanda Çağdaş Türk Dili’ne sürdürümcü oldum. O günden bu güne neredeyse beş yıl geçti. Ben bugün daha yeni üye olmuş gibi heyecanımı koruyorum. Evet, heyecan… Ben, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun ardılı olan Dil Derneği’ne üye olmaktan dolayı hem heyecanlı, hem mutlu, hem de gururluydum ve bugün de öyleyim.
Dil Derneği üyesi olmak, hem cesaret isteyen hem de özveri isteyen bir iştir bana göre. Ama öyle başvurup bir daha derneğe uğramamak, ödentisini istemeyerek ödemek ya da ödememek, Türkçenin ve Dil Devriminin sonuna dek ardında duramamak değildir. Dil Derneği, yerleşik yapısı içinde her üyenin sorumluluğunu o üyeye duyumsatır, arı gibi çalışır, ilkelerinden ödün vermez.
Dil Derneği, herhangi bir Atatürkçü dernek değildir, bana göre en verimlisi, en çalışkanı, en genci, en sağlamı ve en dik duruşlu olanıdır. Dil Derneği’nin ayrı bir anlamı daha vardır benim için; Dil Derneği, yılmaz bir hukuk savaşımcısıdır. Atatürk’ün vasiyetinin çiğnenmesi yoluyla kapatılan Türk Dil Kurumu’nun eskisi gibi tüzelkişiliğine kavuşması, bağımsız bir demokratik örgüt olması için politikacılardan ve kimi hukukçulardan çok daha fazla emek vermiştir, vermektedir. Böylelikle Dil Derneği, bir hukuk dersi de verir duymak isteyen ya da istemeyen herkese, der ki dernek ile devlet kurumu aynı şey değildir, dernekler bağımsız tüzelkişilerdir, özerktir ve böyle olduğu için bilimsel çalışmalar, Atatürk’ün öngördüğü gibi derneklerde ve özerk üniversitelerde yapılabilir.
Dedim ya Dil Derneği, arı gibi çalışır. Derneğin emekçilerinden söz etmeden olmaz. Öncelikle derneğimizin kurucu yönetim kurulu başkan ve üyelerine çok teşekkürler! Türkçe tutkunlarına önderlik eden, Türk Dil Kurumu’nun son başkanı, derneğimizin onursal başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan’a ne kadar teşekkür etsek azdır. Yapıtlarıyla, eylemleriyle yolumuza ışık tutmaya devam ediyor. Sevgisini bizden esirgemeyen Şerafettin Turan öğretmenimiz, inceliği, alçakgönüllülüğü ile de her zaman bize örnek oluyor. Dernek başkanımız Sevgi Özel, ilkeli ve mesafeli duruşunun ardında sevgisini yansıtan bir yazar, eylemci... Sevgi Özel’i anlatmak için savaşımcı, yazar, dilci, dernekçi demek yetmez. Onu tanıdıkça ne kadar yürekli olduğunu anlarsınız. Yazılarını okudukça tertemiz, duru ve engin bir okyanusta yüzer gibi Türkçenin denizinde nefes alırsınız. Derneğimizin iki kahraman ustası daha var: Hülya Küçükaras ve İbrahim Dizman. Hülya Küçükaras, bir yandan Türkiye’nin ilk bilgisayar mühendislerinden biri ve dahası en yetkinlerinden biri olma niteliğini taşırken diğer yandan dil, felsefe, tarih, mitoloji gibi insan bilimlerinde de yetkinliğini emeğiyle, eylemleriyle kanıtlayan, yeri geldiğinde sesi en çok çıkan yürekli bir kadın savaşımcı, yeri geldiğinde sessiz bir kahraman… İbrahim Dizman ise büyük bir sakinlikle ve ustalıkla yayın işlerini çekip çeviren kahramanımız… Pek çok yazarın yazısını yayımlatmayı istediği Çağdaş Türk Dili dergisinin yayın yönetmeni olduğu gibi çoğu etkinliğimizin ardındaki mimardır aynı zamanda. Her zaman dernek için var olacağından emin olabileceğimiz ustalarımızla kendimize güveniyoruz, güvenmekte haklıyız. Derneğimizin bir kahramanı daha var, derneğimizin yönetmeni Arzu Asil… O olmadan derneğimizin işleri böylesine titizlikle yapılamaz. Arzu Asil, yaptığı işi sadece bir iş olarak görmeyip derneğe gönül veren bir yurtsever, Türkçe tutkunu olduğu için gözümüz arkada kalmıyor diye düşünüyorum.
Dil Derneği, 23. yaşında kendi yaşında ve daha genç üyeleriyle yoluna devam ediyor. Bu yol, Türk Devrimini ve bunun içinde Dil Devrimini sürdürme yolu, bağımsızlık yoludur. İyi ki doğdun Dil Derneği, ne mutlu bir aradayız, ne mutlu yolumuzu biliyoruz!

http://www.dildernegi.org.tr/TR/dosy...OzgeYucel.html