Mesajı Okuyun
Old 26-01-2009, 22:20   #13
duyurucu1

 
İnceleme 7-Ulan davası ve Karagözle Hacivat'ın "Derin Baro'ya katılmaları

7-ULAN!DAVASI ve KARAGÖZLE HACİVATIN DERİN BAROYA KATILMALARI

Telefon çaldı.Yardımcı açtı.

“Avukat İzzet bey sisi arıyor”dedi Yardımcı ve telefonu Duyurucu1’verdi .

Duyurucu1 ile Avukat İzzet Uludağ, telefonda çok samimi bir şekilde hal hatır sordular.

Sonra Avukat İzzet Uludağ “Gözün aydın Duyurucu1,senin beraat kararını aldım.Büroda mısın diye aradım.Oralara yakın yerdeyim.Hem bir çayını içeyim, hem de karar örneğini sana vereyim”dedi.

“Gel gel”dedi Duyurucu1.”Gel. Hem burada sana tanıştıracağım bazı şahsiyetler var.”dedi ,Karagözle Hacivata bakarak.

Hacivat;”Bu kim?” gibisinden, Duyurucu1’e soran gözlerle baktı.

Duyurucu1;”Bizim değerli ve sevdiğim avukat arkadaşlarımızdan biri.Kendisi koyu bir Kemalisttir.Hem de Derin Baro üyesi” “Derin Baro” derken birazda alay edercesine dudaklarında bir tebessüm belirdi..

Karagöz;”Hadi Kemalistliğini anladık.Bilgisayar kayıtlarından öğrendiğimiz kadarıyla bu ülkede Atatürk denen baş yöneticiyi bazıları çok sevmişler. Eee.Atatürk de az iş yapmamış hani..Ülkeniz küffar tarafından işgal edildiğinde öne çıkmış.İnsanları derlemiş toparlamış.Küffarı yurttan sürmüş.Yoktan var ederek Osmanlı rejiminin külleri içerisinden yeni bir toplum, yeni bir düzen, yeni bir ulus çıkarmış.Köklü değişiklikler yapmış.Ulusu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için hayatını koymuş ortaya.Sonra 1938 de öldüğü zaman üzerinde ancak bir kefeni varmış Zerre kadar dünya malı edinmemiş.Kendisini ulus ile özdeşleştirmiş.”

Hacivat;”Esasında biz bir zamanlar da ,onunla olmuştuk.O bizi çok severdi.”dedi.

Karagöz;”Haa..Evet..Şu Atatürk!Ooo.Bizim onunla çok günümüz geçti.Akşam rakı sofralarında az mı bulunduk.Eyi adamdı eyi..”

Tam bu sırada kapı çalındı.Yardımcı açtı.Avukat İzzet Uludağ her zamanki aceleciliği ile ve etrafına güven verici tavırlarıyla geldi.

Hoş beşten sonra.Duyurucu1,kendisine Karagözle Hacivat’ı tanıttı.

Avukat izzet Uludağ;”Ooo..Duyurucu bir Günaydın!.Karagözle Hacivatı kim Tanımaz.?Bizler onları ta çocukluğumuzdan beri tanırız.Bir kere tanıdık bir daha da dostluğumuz ve onlara karşı sevgimiz saygımız kalbimizden gitmedi”dedi.

Karagözle Hacivat;”Sağ ol İzzet.Sevgi karşılıklı”dediler.

Sonra Avukat İzzet Uludağ;”Çaylar hazır mı?Sen bana bir çay söylede içeyim.Ben Adliyeden geliyordum.Senin şu beraat kararını yazmışlar.Sana da bir örneğini getireyim dedim”diyerek çantasından iki sayfadan ibaret ..Ağır Ceza Mahkemesinin üzerinde –GEREKÇELİ KARAR-TÜRK MİLLETİ ADINA-başlıklı karar örneğini Duyurucu1’e verdi.

Hacivat:”Hayrola ne kararı bu?”dedi.

Duyuruc1”Önemli değil Hacivatım.Bir davadan dolayı beraat etmişim.Onun kararı.”

Sonra,Avukat İzzet Uludağ’a dönerek ;”Karşı taraf temyiz etmiş mi?

Avukat İzzet Uludağ;Etmiş.Ama etsin. Kararın bozulacağını sanmam.Neticede Yargıtaydaki hakimler konularında uzman. İftiraya azmettirme suçu mu olurmuş?Kaldı ki ortada iftira yok.Ha eğer ortada iftira olsaydı belki azmettirme de düşünülebilirdi ama ortada iftira yok ki azmettirme olsun”

Hacivat;”Yahu siz şu işin esasını baştan, bir de bize anlatsanıza.

Karagöz;”Hıı.Anlatsanıza”dedi.

Avukat İzzet Uludağ;”Duyurucu1 anlatsın.Dava onun.”dedi.

Duyurucu1”En başı şu,beni, müvekkillerimden biri dolandırdı Taa Erzincana onu kurtarmaya gittim.Davalara girdim..Masraflar yaptım.Otellerde kaldım.Neticede müvekkili kurtardım.Ancak vekalet ücretimi ve masraflarımı vermedi.Ve ben dolandırılan biri olarak müvekkili icraya verdim.Takip kesinleşti.Ardından mal beyanı vermedi diye İcra cezaya verdim İcra ceza uzun yargılanma sonunda kendisine 10’ar günden iki dava dosyası için 20 gün hapis cezası verdi.”

Hacivat;”Eee.Bunun senin beraat davasıyla ne ilişkisi var?”

Duyuruc1;”Anlatacağım hele bir dur.Ben kararları alır almaz hemen infaza verdim.Elden de takip ediyorum.Yani sizin anlayacağınız dolandırılmam bu kadar yıl bu mesleğe emek vermiş bir avukat olarak çok zoruma gitti.İlla bu müvekkili hapse sokacağım diye inat ediyorum..”

Karagöz;”Ceza almış müvekkilin bu arada nerede?”

Duyurucu1;”Nerede olacak.Çarşıda pazarda karşıma çıkıyor.Karşıdan karşıya bana bakıp bakıp pis pis gülüyor.Yanındakilere de parmağıyla beni göstererek bir şeyler konuşuyor.Ve arada bir de bana haber gönderiyor.-Ben o avukat gibi çoğunu cebimden çıkarırım.Boşuna uğraşmasın beni hapse attıramaz.”

Karagöz.Eee.Anlat anlat gittikçe heyacanlı oluyor.”

Duyurucu1;”Sonunda infaz evrağını,müvekkilin çalıştığı üniversitenin bulunduğu yer karakoluna kadar ulaştırabildim.Gittim karakol amiri ile de görüştüm.Kendimi tanıttım.”Aman bu adamı yakalayın.Bu adam beni dolandırdı” dedim”

Hacivat,”Sen işi buraya kadar getirdinse hemen adamı yakalamışlardır.”

Duyurucu1”Ne gezer?Önce Karakol amiri de bana öyle dedi.”Sen hiç meraklanma avukat Duyurucu1,hemen elamanlarımı gönderirim.En geç Çarşambaya adamını cezaevinde bil”dedi.”

Hacivat;”Tabi.En geç çarşambaya alırlar.Gidecekler.Adamı çalıştığı yerden yada evinden alacaklar.Bu kadar basit”

Duyurucu1;”Bu kadar basit de ama iş avukatın işi olunca bu kadar basit değil.”

Hacivat;”Nasıl yani?”

Duyurucu1”Eee Hacivatcavcav,sen avukatsın arada bir yok CMK idi yok müdafi idi deyip adamların işine burnunu sokuyor musun?Sokuyorsun.Hele son zamanlarda bir de CMK çıkardılar.Yok insan hakları yok sanık hakları deyip insanları karakolda ifade verirken yönlendiriyor musun?Evet Hele bir de arada bir kalkıp “Efendim müvekkilim susma hakkını kullanıyor”demez misiniz.?O zaman adamlar delleniyor.”

Hacivat;”Canım bunlarla senin adamın yakalanmayışı arasında ne alaka var?

Karagöz;”Yoksa adamı ellerinden mi kaçırdılar?Yakalamadılar mı?”

Duyurucu1,”Aynen öyle.Adamı ellerinden kaçırdılar.Çarşamba günü bana bir telefon geldi.”Avukat Duyurucu1,kusura bakma adam elimizden kaçtı.”Ben bir kızdım bir kızdım ki sormayın.

Hacivat;”Sakın karakol amirine telefon edip ileri geri konuşmayasın?Valla sesini kaydeder bu Duyurucu1 bana hakaret etti filan der.”

Avukat İzzet Uludağ,”Hacivatcavcav,keşke öyle yapsaymış.Bu daha kötüsünü yapmış”

Hacivat;”Daha kötüsü ne ola ki?”

Avukat İzzet Uludağ;”Bak ne yapmış ?Anlatsana Duyurucu1”

Duyurucu1;”Ben kızdım ya,ateş soluyorum.Oturdum o kızgınlıkla İçişleri Bakalığına bir dilekçe yazdım.Olayı anlattım.Ardındanda yorumlarımı yazdım.Ve talebimin beni dolandıran ve ceza alan adamın yakalanması olduğunu bir an önce yakalamalarını istedim.”

Hacivat;”Ne var bunda gayet iyi.Adamı yakalamışlardır.”

Avukat İzzet Uludağ;”Ne yakalaması?Adamı yakalamadıkları gibi….Siz siz olun hakkınızı aramayın.Hadi arayacaksınız sakın ola ki “ben avukatım” filan diye afra tafra atmayın.Başınıza çok işler açılır.Hele şu dilekçeyi bir okuyuver Duyurucu1.Oku da Hacivatla Karagöz işin özünü anlasınlar.”

Duyuruc1”Olay aynen anlattığım gibi.Ben size YORUM KISMINI okuyayım.
**

OLAYIN YORUMU:İnsanlar hakkında yasaları ihlal etmeleri nedeniyle karar verme yetkisi münhasıran mahkemelere aittir.Emniyet teşkilatı mahkemelerin verdikleri kararı uygulamakla mükelleftirler.Mahkemece verilmiş bir kararı yavaşlatmak yada etkisizleştirmek görevi ihmal anlamına gelir.Emniyet mensupları mahkeme kararlarını yorumlayamazlar bile.Bu konuda yetkileri yoktur.Görevleri Mahkemenin vermiş olduğu kararı sadece uygulamaktır.Bu nedenle hükümlü (x)’in yakalanmayışında emniyet mensuplarının en azından ihmali söz konusudur.Çünkü Hükümlü emniyet tarafından güya aranırken ortada serbest bir şekilde dolaşmıştır.Memuriyet görevini ifa etmiştir.

..(X) KARAKOL AMİRİ ve telefon edip hükümlüyü yakalayamadıklarını ifade eden polis memuru “Hükümlünün evini bulamadıklarını,..(x) Üniversitesinde görevli bir memuru alabilmeleri için rektörün izninin gerektiğin vs “diyerek kendi görevi yapmayışlarına kılıf hazırlamışlardır.Oysa bir hükümlünün yakalanması için hiçbir kurum amirinden izin almaya gerek yoktur.Hiç bir kurum amirinin iradesi Mahkemenin iradesinden üstün ve onu etkisizleştirici değildir.(dokunulmazlık hariç)

Olayda görevli emniyet mensupları işlerini yavaş yapmışlar ve bana göre Mahkeme kararını yorumlayarak önemli önemsiz ayırımında bulunmuşlardır.

Devlete karşı işlenen suçlar nedeniyle Mahkemeler karar verdiğinde hükümlü yada sanıkların yakalanmasını emniyet mensupları yapmaktadırlar.Hem de en kısa zamanda ve çağımızın hızıyla.Sanık yada hükümlü daha ne olduğunu anlamadan kendini cezaevinde bulmaktadır.Ama olayımızda görüldüğü gibi olayın mağduru ve şikayetçisi benim gibi sade vatandaş olduğunda emniyet mensuplarını ite kaka hükümlüyü yakalatmaya uğraşıyoruz.Bu olgu objektiflik esasına aykırıdır.

Emniyet mensupları ve bu arada infaz mensupları suç nedeniyle Mahkeme kararlarını irdeleme yargılama,onları önemli-önemsiz sıralamasına sokma hak ve yetkisine sahip değillerdir.Biz bu gün eğer rahat bir uyku uyuyabiliyorsak emniyet mensupları görevlerini yansızlık ve tarafsızlık içerisinde yapıyor diyedir.Eğer emniyet mensupları kişi aleyhine yan tutarak hükümlüyü yakalamıyorsa yada hükümlü lehine yan tutarak hükümlüyü yakalamıyorsa ortada bir boşluk ve zafiyet oluşur.Bu boşluk özel ceza infaz ediciler tarafından doldurulur.İtalyada oluşan bu boşluk MAFİA tipi örgütlenmelerle uzunca süre doldurulmuştur.Ama ben ülkemde bir emniyet boşluğu yada zafiyeti oluştuğuna yada oluşabileceğine inanmak istemiyorum.
**

Hacivat;”Eee .çok güzel yazmışsın.Kimseye sataştığın yok.Ne var bunda?Yakaladılar mı bari”

Duyurucu1”Ne gezer.Adam tası tarağı toplamış.Erzincana kaçmış.Zaten ben de yoruldum.Bıktım.Lanet olsun ,ne hali varsa görsün,diyerek üzerine bir bardak soğuk su içtim”

Hacivat;”Allah Allah,şimdi bu olayla senin beraat kararı arasında ne ilişki var hala onu anlayamadım?”

Duyurucu1 ve Avukat İzzet Uludağ kahkaha ile güldüler.

Her ikisi birden “Olmazmıı.?Bu ülkede neler oluyor?Kimler nelerden ne gibi isnatlarla yargılanıyor?Günlerce aylarca özgürlüklerinden mahrum kalıyor?Olmaz mıı?”

O sırada çaylar gelmişti.Karagözle Hacivat yine çay içmediler.

“Biz çay içeni severiz”dediler nazikçe ve sevecen.

Avukat İzzet Uludağ çayından bir yudum alırken;”Anlat hele Duyurucu1. Anlat da Karagözle Hacivat da bilgilensin”

Duyurucu1;”Bu olaydan bayağı sonraki bir zamanda bir yaz günü, Temmuzdu galiba, böyle oturuyoruz.Kapı çalındı ve içeri müvekkilim(M)girdi.(M)kendisi sitenin birinde kapıcılık yapıyor.Yoksulun biri.Çoluk çocuk yarı aç yarı tok yaşıyorlar.Arada bir ben dahi kendisine yardım ederim.Zaten (M)yi bana adli yardımdan gönderdiler.İş Mahkemesinin verdiği karara istinaden ,kapıcı alacağı nedeniyle site yönetimi aleyhine icra takibi yaptım Takip üzerine Site Yöneticisi sinirlenmiş bunun eşyalarını,yatağını yorganını ne varsa kapı önüne koymuş.Kapıcı(M)hemen hani benim adamı yakalamayan karakol var ya oraya gitmiş.Tesadüf bu ya kapıcı(M)nin davalı olduğu site de bu karakolun yetki sınırları içerisindeymiş.Gitmiş derdini anlatmış.”Kapı dışarı edildiğini,eşyalarının yönetici tarafından zorla dışarı atıldığını bir bir anlatmış”.Karakol amiri siteye ekip göndermiş.Polis nezaretinde eşyaları içeri almışlar.Polis gidince yönetici yanında birkaç kişi yine fakir ve mağdur (M)nin eşyalarını kapı önüne koymuşlar.(M)tekrar Karakol amirine gitmiş.Karakol Amiri tekrar ekip göndermiş.Polis gidince eşyalar tekrar dışarı..Bu olay ve eşyaların dışarı atılması birkaç kez yinelenmiş. Sonunda Karakol amiri usanmış ve bizim gariban kapıcıya”Git ulan!seninle mi uğraşacağız.!Git Savcılığa başvur.!Savcılığa dilekçe yazdır!Eşyalarını kapı önüne atanlardan şikayetçi ol”demiş.

Karagöz;”E.. tabi canım karakolun, Polisin işi gücü yokta bununla mı uğraşacak?

Avukat İzzet Uludağ;”Ama kapıcı (M)nin eşyaları dışarıda.Site yönetimi kendisini siteden kaçırmak istiyor.Hem de yönetimi icraya verdiler diye tepkisini bu şekilde gösteriyor.”

Duyurucu1;”Neyse kapıcı(M),işte böyle bir şikayet dilekçesi yazdırmak için yanıma geldi.Ben de bir dilekçe yazdım Olayı anlattım.Eşyaların kapı önüne konduğunu ve Site yönetiminden kapıcı(M)nin şikayetçi olduğunu belirttim.Bu arada olayı anlatırken Kapıcı(M)nin karakola gittiğini ve karakol amirinin de kendisine “Ulan seninle mi uğraşacağız.Git site yönetimi aleyhine şikayet dilekçesi yazdır”şeklinde konuştuğunu da dilekçeye yazdım.Sonra belki anlamamıştır diye dilekçeyi okudum.Tamam mı?Anladın mı?diye de sorduktan sonra,”evet!” cevabı alınca ,kendisine verdim.Altını Kapıcı(M)imzaladı.Götürmüş savcılığa vermiş”

Avukat İzzet Uludağ;”Evet burası önemli dilekçenin altını Duyurucu1 değil,kapıcı (M)imzalıyor.Ve şikayet edilen Karakol amiri değil Site yönetimi.”

Hacivat;”Siz bizlere bir şeyler ima etmek istiyorsunuz ama neyse hayırlısı.Anlat hele Duyurucu1 anlat.”

Duyurucu1”Sonrasını dosya münderacaatından öğreniyoruz.Kapıcı(M)dilekçeyi savcıya vermiş.Savcı “gereği yapılsın!”notunu düşerek Kararkol amirine havale etmiş.Dilekçe Karakol amirine gelince ve içeriğinde karakol amirinin “ulan !”sözünü görünce,karakol amiri kapıcı(m)ye sormuş Bu dilekçeyi sana kim yazdı?O da avukat Duyurucu1 yazdı deyince,hemen daha önce bizim garip kapıcımız(M)yi kapıdan kovan amir birden yumuşamış.”Hele otur otur “dedikten sonra ,gelsin çaylar kahveler, derken.Kapıcı(M)nin dilekçe içeriğini değiştirmesini istemiş.O da garibim ,biraz korkudan biraz baskıyla “Ulan!”kelimesini ben söylemedim”demiş. Koca karakol amiri,Duyuruc1’den İçişlerine Duyurucu1’in verdiği dilekçenin rövanşını alacak ya, hemen işini gücünü bırakmış,yanına da kapıcı(M)yi alarak doğru savcılığa.Savcılıkta savcının huzurunda “Ulan!”kelimesini kapıcı(M)nin söylemediğini,avukat Duyurucu1’in işkembesinden yazdığı hakkında yeni bir ifade alınmış.Evrak o şekliyle karakol amirine havele edilmiş.”

Hacivat;”Eee.Gittikçe macera gizem kazanıyor.Tam Türk Filmlerine benzemeye başladı”

Duyurucu1,”Sonra Kapıcı(M)nin verdiği dilekçe üzerine Yönetici yargılanmış ve beraat etmiş.Yani kapıcı(M)nin şikayetinin muhatabı Yönetici hakkında işlem yapılmış.Bak burası önemli.”

Avukat İzzet Uludağ,”Evet.Burası çok önemli”dedi.Bir taraftan da keyifle gülüyor ve çayını yudumluyordu.

Duyrucucu1;”Efendim.Bizim kahraman karakol amiri hemen bunu fırsat bilerek.savcılığa bir dilekçe yazmış.Demiş ki,”Ben ki kahraman polisim.Vatan millet uğruna kelle koltukta görev yapıyorum.Aha şu gördüğünüz Duyurucu1 benim için ,kapıcı(M)ye bedava yazdığı bir dilekçede benim için “Ulan!”dedi”demiş.Oysa ben kimseye “Ulan!”demedim.Bunu Duyurucu1 uyduruyor.Aramızda husumet vardır.Bu husumet nedeniyle bana hakaret ediyor.Hemen cezalandırılsın!Hatta mümkünse etleri kemiklerinden soyulsun,parça parça edilsin.Her parçası bir dağın üzerine konsun.Kurda kuşa yem edilsin!”

Hacivat”Savcılık ne yapmış?Herhalde kapıdan kovmuştur?”

Duyurucu1”Olur mu?Hemen soruşturma başlatmış.Dosyalar gelmiş,dosyalar gitmiş,yazılar yazılmış,ifadeler alınmış.Bir gün bana barodan bir yazı geldi.”Şu kadar gün içinde yazılı savunma yap!diye Aaa.Baktım !”Ulan!Davası”.Hemen baroya savunma yaptım.Ardından Savcılık çağırdı.İtham aynı” sen bu !Ulan1kelimesini kasten ve aranızdaki husumete binaen mi yazdın?Yine savunma ,Sonuç ;”Takipsizlik”

.Bu karara karşı Adalet Bakanlığı müdahil olarak devreye girdi.”hayır olmaz!Duyurucu1 yargılanmalı.Bak ortada husumet varmış.yargılansın!” Haydi en yakın ağır ceza mahkemesine Ben işler uzamasın ve birde dosta düşmana rezil olmayalım ve Kahraman Karakol amirine sevinç vermeyelm diye en yakın ağır ceza mahkemesine gittim. “Efendim vaziyet böyleyken böyle..Kamu görevi yapanlar arasında husumet olmaz.Hem benim yazdığım dilekçenin altında imzam yok.Ben söyleneni yazdım.Üstelik içeriğini okudum da.”

Komşu ağır ceza mahkemesinin kararı”Yargılansın!”

Hacivat;”Vay be ciddi misiniz siz?Yoksa kurmaca yapıp bizimle eğleniyor musunuz?”

Duyurucu1”İki gözüm önüme aksın ki aynen böyle”

Avukat İzzet Uludağ;”Aynen böyle ben savunma avukatı olarak şahidim”

Karagöz Avukat İzzet Uludağ’a dönerek;”Savunmasını sen mi yaptın”

Duyurucu1;”Evet Avukat İzzet Uludağ yaptı.Ben duruşma günü doğru kafesin içine girdim.İnanın kafeste ne avukatlığınız kalıyor ne profesörlüğünüz ne de general oluşunuz.Bu konudaki duygularımı daha önce Türk Hukuk Sitesinde –Bu Gün Ağır Ceza Mahkemesinde Kafesteydim (http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29148 )başlığı altında yazmıştım.Zaten “Derin Baro” kurma fikri o zaman bana ilham olarak geldi.”Ve “Derin Baro’yu kurdum ve Türk Hukuk Sitesinde yayımladım.( http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29572 )

Hacivat;”Ne? Birde “Derin Baro “mu kurdun?”

Duyurucu1;”Öğle senin anladığın gibi değil Hacivatcavcav. Şimdi kafesteyken etrafıma baktım.Karşımda üç hakim.Sanık Kalk!Sanık otur!Solumda müşteki karakol amiri.Elinden gelse beni lime lime edip doğrayacak.Etleri pirzola yapılsın!diyorda başka bir şey demiyor.Savcı da ona uyuyor ve “Bence de pirzola yapılsın!”diyor.Sağ tarafımda ise beni savunacak kimse yok.Oysa ben koskoca bir baronun saygıdeğer üyesiyim.Ben kişisel bir suç işlemedim.Başıma ne geldiyse avukat oluşum nedeniyle geldi.Avukatlık görevimi yaparken meslek riski hastalığına kapıldım yada meslek riski hastalığı bana bulaştı.Ve ben kendimi kafeste buldum.Ama bana baro, savunma hizmeti vermiyor.Vermediği gibi icabında kendisi de beni yargılıyor ve disiplin cezası verebiliyor.Beni kim savunacak?”

Karagöz;”Sen de git kendine bir avukat tut.Bu kadar insanı tanıyorsun.Niçin kendine bir avukat tutmadın?”

Duyurucu1,”Karagözüm.Mesele avukat tutma tutmama değil.Mademki ben avukatım ve avukat oluşum nedeniyle ve görevimi ifa ederken bir suç isnadı altına sokuldum ,benim hakkım ihlal edilmedi mi?”

Karagöz;”Ne demek hak ihlali?”

Duyurucu1;”Yani ben müşteki,sanık,davacı,yada davalı sıfatlarını aldığım anda ortada ihlal edilen ne?Hak Bu hak kimin ?Benim ?”

Karagöz;”Ama hakkının ihlal edildiği mahkeme kararı ile belli olur.”

Duyurucu1”;”Doğrusun kesin olarak hak ihlalinin olup olmadığı mahkeme kararı ile belli olur.Zaten son sözü söyleyecek hakimdir.Ben onu demiyorum.Ortada bana göre bir hak ihlali var ki kişi(yada avukat) davacıdır,müştekidir yada davalıdır yada sanıktır.Yoksa bir hak ihlali olmasa insanların mahkemede ne işleri var.Hakimin kararı bu ihlalin tespiti (evet evet hak ihlal edilmiştir yada hayır zinhar edilmemiştir) demek ve buna bağlanacak müeyyidenin ne olacağıdır.”

Hacivat;”Hadi diyelim ki “hak ihlali” oldu.Buradan nereye varacaksın?”

Duyurucu1;”Bakın avukatlık Kanunu ne diyor”dedi ve uzanarak kitap dolabının sol üst rafından bir kanun kitabı aldı,açtı.Sayfaları çevirdi çevirdi.Sonra “Hah!Buldum”dedi.Okumaya başladı.”Avukatlık Kanunu;madde.95/4 Yönetim kurulunun görevleri…..ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerine karşı …meslektaşlarını savunmak,bu konularda her türlü yasal ve idari girişimlerde bulunmak.”

Avukat İzzet Uludağ;”Söyleyin bakalım karagöz ile Hacivat Duyurucu1’in okuduğu bu maddeden ne anlıyorsunuz?

Hacivat;”Vay be!Madde gayet açık.Yönetim Kuruluna savunma hizmeti vermek görevini yüklüyor.”

Karagöz;”Doğru…Doğru …yüklüyor”dedi

Duyurucu1”İşte ben kafesteyken beklerdim ki baro bana sahip çıksın ve bana savunma hizmeti versin.Sağ tarafımda sanık müdafisi olarak bir yada birkaç meslektaşımı göreyim.”

Karagöz;”Ama sonunda bak avukat İzzet Uludağ’ı bulmuşsun?”

Duyurucu1;”Buldum da bu tür savunma hizmetinin verilmesi bireysel ilişkilere dayanıyor.ben de bunu kurumsal hale getirmek için baktım ki barolar ,avukatın hak ihlallerinde kendilerini görevli sayıp avukata savunma hizmeti vermiyor,ben de “Derin Baro’yu kurmaya karar verdim ve kurdum”

Hacivat;”Yapma yahu!Böyle derin ney deyip ağza alınması dişlere zarar kelimeleri telaffuz ederek bizim tüylerimizi diken diken etme!Bak dinleyen ney olur.?”

Duyurucu1;”Yok Yok Korkma Hacivatım.Bu “Derin Baro”benim gibi damdan düşenlerden kuruluyor.Yanı ,hak ihlaline uğramış olan avukatlardan kuruluyor.Öğle gizli falan değil.”Derin ve Şeffaf Baro” Hatta Derin-Şeffaf ve de Gönüllü”diye düzeltebilir ve adını değiştirebiliriz.”

Karagöz;”Peki neden derin?”

Duyurucu1;”Barolara sitem olsun diye derin.Onlar görevlerini yapmıyorlar diye derin.Ancak şeffaf.Kurulduğunu bile cümle aleme ilan ediyor.Üstelik gönüllü.Zora yada dayatmacaya dayanmıyor”

Kacivat;”Ee,Sonunda ne oldu?

Duyurucu1;”Ne olacak sonunda .Belgeler incelendi.Evraklar geldi.Tanıklar geldi gitti.Kapıcı(M)dinlendi.Başka tanıklar dinlendi.Sonunda savcı mütalaada bulundu:”Duyurucu1 dilekçeyi yazmıştır.Ancak altını kendisi imzalamamıştır.Üstelik kapıcı(M)ye okumuştur.Dilekçe altında kimin imzası varsa o sorumludur.Üstelik şikayetçi karakol amirine karşı iftira suçu işlenmemiştir.Karakol amiri Kapıcı(M)nin dilekçesi nedeniyle soruşturmaya uğramamıştır.Hakkında idari yada adli bir isnat olmamıştır.Bu nedenle iftira suçu oluşmamıştır.İftira suçu olmazsa azmettirme olmaz.Bu nedenle Duyurucu1 beraatini talep ediyorum-dedi”Tabi Avukat İzzet Uludağ hiç üstelemedi ve iddia makamının mütalaasına katıldı.Ben ise katıldım ve beraatımı istedim.Müşteki karakol amiri ise hala,Duyurucu1 pirzola yapılsın, diye kararı temyiz etmiş.Bakalım Yargıtay ne karar verecek.İşte Avukat İzzet Uludağın getirdiği beraat kararı böyle bir karar.”

Hacivat;”Vay be..Demek avukatlar bu kadar ince bir ip üzerinde görev yapıyorlar.”

Karagöz;”Hem ince bir ip üzerinde ve en ufak bir şikayet dilekçesiyle kendilerini ağır cezada yargılanıyor olarak buluyorlar, hem de savunmasız.Yok..Yok.Bu böyle olmaz Avukatlara savunma hizmeti vermek gerek.Hem Baroları zorlamak.Onlar hak ihlalinde savunma hizmeti verecek görevliler olduklarını anlayıncaya kadar acil olarak “Derin Baroyu” hayata geçirmek gerek.Yaz beni de “Derin vede şeffaf vede gönüllü Baro’ya” duyurucu1.Bende “Derin Baro’ya “kaydoluyorum.

Hacivat;”He valla.Bende “Derin Baro’ya” yazılıyorum.Bundan böyle ben de “Derin Baro” üyesiyim..”

Konuşma bu minval üzerine giderken Avukat İzzet Uludağ izin istedi ve kalktı.

Gülerek Hacivatla Karagöze hitaben;”Bak siz ikinizde “Derin Baro’ya” kaydoldunuz.yarın başınıza bu derinlikten dolayı bir iş gelirse beni arayın Gelip sizi de savunayım.Baroların bu gidişle savunma hizmeti yapacakları yok,en iyisi savunma hizmetini “Derin Baro” versin,”Derin Baro’yuda ben savunayım”dedi.Gülerek vedalaştı.