Mesajı Okuyun
Old 07-02-2013, 18:53   #1
Ü. Yasin

 
Varsayılan Tüzel kişilere adli yardım

Adli yardımdan HMK’nda geçtiği üzere kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler(…)haklı oldukları yolunda kanaat uyandıran kişiler faydalanabilirler. (HMK334/1) Bunun yanında ayrıca kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı görüldükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler.

Hukuk Muhakemeleri Kanununda bu açıklamalar dikkate alındığında adli yardımdan faydalanabilmek için; 1) Gerçek kişi olmak 2) Veya kamuya yararlı dernek ve vakıf olmak 3) İddia ve savunmalarında haklı olduğuna kanaat uyandırmak şartları mevcut olduğu gözükmektedir.

Benim “X Ltd” şirketim bir bankanın haksız işlemine maruz kalıyor icra takipleri sonucunda gayri faal duruma düşüyor. Haklı olduğum hususunda o kadar eminim ki iddia ve savunmalarımda ilk etapta haklı olduğum kanaati çok net bir şekilde görülebiliyor( Bu konu için farazidir ). xxx binlik/milyonluk bir tazminat davası açmaya yöneliyorum ancak mahkemece adli yardımdan gerçek veya kamuya yararlı dernek ve vakıflar yararlanabilir gerekçesiyle faydalandırılmıyorum. Değerlendirme 1: Mahkeme böyle bir karar verse doğru mudur?

AİHM’ne göre ise bir tarafın sermaye şirketi olmasından bahisle adli yardım talebinin reddedilmesi evrensel ilkelere aykırı görülüyor. Ayrıca Türkiye, 5242 sayılı kanunla 20.10.2004 tarihinden itibaren Avrupa Sözleşmesinin tarafı olmuştur ve bu sözleşme hükümlerinde adli yardım talebi yönünden ise gerçek ya da tüzel kişi ayrımı mevcut değil. Anayasa'nın 90. Maddesinde Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır denmektedir. Bu durumda yerel kanunlarla çeliştiği ölçüde uluslararası andlaşma hükümlerine uymamız gerekmektedir. Öyleyse HMK 334. Maddesinin Avrupa Sözleşmesiyle çelişen tüzel kişinin adli yardımdan yararlandırılması hususunda uluslararası andlaşma uygulanmalıdır denebilir.

Bunun yanında Adalete Uluslararası Erişim Hakkında Lahey Sözleşmesi onaylanmıştır. Buna göre Akit Devletlerden birinde görülen bir davada yabancı gerçek ve tüzel kişiler adli yardımdan yararlanabilir. Yani Türkiye’de bir yabancı tüzel kişi adli yardımdan yararlanabilirken HMK gereği Türkiye tabiyetindeki tüzel kişi adli yardımdan yararlanamamakta.

Uluslararası andlaşmalar ve evrensel hukuk göz önünde bulundurulduğunda haksız işlemler sonucu gayri faal duruma düşmüş bir sermaye şirketinin adli yardımdan faydalanabilmesi gerektiği kanısı hasıl olmaktaysa da, mahkemelerimizin bu konuda ürkek davrandığı ve cesur adımlar atmaktan çekindiğini gözlemlemekteyim.

Değerlendirme 2: Siz değerli hukukçularn bu konu hakkındaki görüşleri nelerdir?