Mesajı Okuyun
Old 09-09-2004, 19:23   #8
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

A.-Müvekkilden Sözlü Bilgi Alma :

.Avukat olgular müvekkilden öğrenirken nasıl bir yöntem izlemelidir ? Amerikalı Avukat Roy Cohn , bu konuda uyguladığı yöntemi şöyle anlatmaktadır (6) ; " Belli davalarda izlediğim paket stratejim vardır. Bunlar, çok basit temel stratejilerdir. Ben boşa zaman harcayamamam. Örneğin.. Bir boşanma davasında kadın gelir ve hikayesini 1935 ten başlayıp anlatmak isterse, ben, i bütün bunları bırakın, sadece dinleyin, soruları ben soracağım. Bana hayatınızı anlatmayın, ben soracaklarımı bitirdikten sonra, bilmemi istediğiniz bir şey varsa onları anlatırsınız ' derim. Beş veya on dakika süre ile tekrar birleşmeniz mümkün olmaz mı? Ne diişünüyorsunuz boşanmak mı yoksa bir süre ayrı kalmak mı ? Çocuklarınız var mı ? , Geliriniz ne kadar ?, Onun ki ne kadar ? gibi sorularla hayatları hakkında birtakım şeyler öğrenebilir ve genellikle de meselenin temeline ulaşarak nereye gidebileceğini görebilirim. "

Olguların öğrenme huşusunda , Roy Cohn'un metodundan yararlanabiliriz. Avukatın mümkün mertebe müvekkilinin dürüst davranışını temin etmesi; bu konuda müvekkiline telkinde bulunması gerekir. Müvekkilden sözlü bilgi alır iken, bilgi ve tecrübesi ne olursa olsun, onun olguyu anlatış tarzına, nitelendirme ve değerlendirilmesine güvenilmemeli; olguları tespit işlemine, her defasında yeniden başlanarak; çeşitli sorularla tatmin oluncaya kadar, bilgi toplama aşaması sürdürülmelidir.

Olguların öğrenilmesinde avukat konuşan değil; sorucu ve dinleyici konumundadır. Bu nedenle avukatın soru sorma tekniğini özümsemiş olması gerekir.

B.-Soru Sorma Tekniği

:Yaşamımızın büyük bir bölümü soru sormakla geçer. Ancak, pratik hukukta soru sormanın özel ve önemli bir yeri. vardır. Bu nedenle, profesyonel bir hukukçunun , farklı soru tiplerini, bu soruların ne tür yanıtlar getireceğini bilmesi ve sorulan etkin kullanma becerisini kazanması gerekir. . .

a.-Açık Uçlu Sorular:

Müvekkilin düşüncelerini öğrenmek, gönüllü olarak daha çok bilgi vermesini temin etmek veya olayı anlatmasını istemek için, açık uçlu sorulardan yararlanılır. Açık uçlu sorular ,
yanıtı tek heceden ibaret olmayan sorulardır. Daha fazla bilgi toplamak için kullanılan bu tür sorularda, etkiyi arttırmak için vücut dilinden de yararlanılmalı, iş sahibinin düşüncesi ile ilgjlendiğimiz anlaşılmalıdır. Neden, niçin, nasıl gibi soru sözcükleri ile başlayan bu soruların cevabı açıktır. Müvekkilin, bu sorulan nasıl yanıtlayacağı önceden belli değildir. Avukatın, açık uçlu soruyu sorduktan sonra susması ve müvekkilin cevap vermesine fırsat tanıması gerekir. Açık uçlu sorular, iş sahibini konuşmaya zorlar, hukuksal sorun hakkında geniş bilgi sağlar, karşınızdaki kişinin düşünceleriyle ilgilendiğinizi gösterir. Müvekkil , kendisinin önemsendiğini hisseder, tartışmanın gelişmesi üzerinde avukata insiyatif sağlar ve anIayışlı bir kişi olduğunuz intibaını verir.

Açık uçlu sorular sormanın en büyük sakıncası, yanıtlayanı özgürce konuşmaya yüreklendirmek isterken gerektiğinden fazla ve konu dışı konuşmasına yol açmasıdır. Bu durumda, avukatın konuşmayı ustaca yönlendirerek , asıl mecrasına sokması gerekir.

b.-Kapalı Uçlu Sorular

Müvekkili, cevap verir iken kısıtlayan, genellikle bir kelimeden veya bir cümleden ibaret cevap vermesini sağlayan sorulardır. Bu tür soruların sorulmasında amaç. görüş:mey: esas amacına yönlendirmek, önemli bir noktanın açığa çıkmasını sağlamak, özel olgu ve bilgileri sağlamak olabilir.

c.- Yönlendirici Sorular

Karşımızdakinden belli bir cevap vermesini istediğimiz zaman veya böyle bir cevap beklediğimizde, yönlendirme sorularından yararlanılır. Bu sorular, daha çok müvekkilin bizimle aynı düşüncede olmasını sağlayacak nitelikteki sorulardır. Yönlendirme soruları, kapalı uçlu soruların değişik bir uygulamasından ibarettir.

C-Belgelerin Sağlanması

:Müvekkilden alınan sözlü bilgiler doğrultusunda, hukuksal sorunla ilgili tüm resmi ve özel belgelerin sağlanması ve incelenmesi gerekir. Belgelerin tümünü sağlamadan, hukuksal değerlendirmeye girmek, yanlış mütalaaIara yol açabilir. Eğer müvekkil, danışma toplantısına, ilgili belgelerin tamamını getirmemiş ise toplantı ertelenmeli ve müvekkilden belgeleri (asılları) gelecek toplantıya hazır etmesi istenmelidir.

3.-Hukuksal Değerlendirme :

Avukat , hukuksal sorunun dayandığı olguları iyice kavradıktan sonra, çözümü gereken hukuksal soruları saptayacak , kalıcı ve doğru çözümleri bulmaya uğraşacaktır. Bazı hukuksal sorunların teşhisi ve çözümü hemen yapılabilir. Ancak, olayların çoğunda, ciddi ve uzun çalışmalar yapılması gerekir. Hukuksal değerlendirme, günler, hata haftaIar alabilir. Bu durumda, büro çalışması için, toplantıya' ara verilmesi gerekir. Avukat olarak hukuksal problemi n çözümü, özel bir yöntem gerektirir. Bu husus, başka bir yazının konusu olabilecek kadar geniş olduğundan , bu kadar değinmekle yetiniyoruz (7).

4.-Yol Gösterme ve Tavsiyede Bulunma

Hukuksal sorunun çözüm yolları saptandıktan sonra, müvekkile yazılı ve sözlü olarak hukuki çözüm yollarının gösterilmesi ve tavsiyelerde bulunulması gerekmektedir. Avukat bu aşamada müvekkiline, isabetli karar verebilmesi için hukuki sorunun muhtelif çözüm yollarını, alternatif çözümleri, bunların yarar ve sakıncalarını anlatmak zorundadır. Avukatın, zorunluluk olmadıkça, hukuki sorunun dava haline dönüşmesini engellemesi gerekir. Dava açmadan, iş sahibinin hakkını korumak olanaksız gözüküyorsa , avukat, davayı üstlenebileceğini söylemelidir.

Avukat, tavsiyede bulunur iken, kısa , öz ve yeterince açık konuşmalıdır. Avukat, davanın teknik ayrıntılarına kesinlikle girmemelidir. Ne yapılması gerektiği anlatılmalı, fakat nasıl yapılacağı anlatılmamalıdır. Yol göstermede ve tavsiyede bulunma aşamasında yapılacak hatalar , davadan önce müvekkil kaybetmenize yol açabilir. Değerli Meslek Ustası Av.Ali Haydar Özkent , "Avukatı Kitabı" adlı çok değerli eserinde, "son fasıl' adı altında kaleme aldığı; "Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar' bölümünde, bu hususta çok değerli öğütler vermektedir :
.

ii 902-Çabuk Açılıp Dökülmeyiniz. Bu meslekte saçlarını ağartmış , her kıssadan bir hisse çıkarmış, her telden bir ses işitmiş olan eskilerin bu alanda söyledikleri ikinci bir söz de , size bir dava vermek isteyenlere çabuk açılıp dökülmemenizdir. Yazıhanenizin kapısı açıldı. Tanıdığınız veya tanımadığınız bir iş sahibi içeriye girdi. Yer verdiniz, oturarak işini anlatmaya başladı. Ara sıra sizden fikir soruyor. Haklı değil miyim? Şu delile ne dersiniz?Elimde bu ibra varken davayı kazanamaz mıyım ? İşin ruhu buradadır. Bülbül gibi ağzını açar ve ona yerden göğe kadar haklı olduğunu, bu davasını şu kadar zamanda kazanmanın işten bile olmadığını söylerseniz her şeyi kaybettiniz. Bir kere bütün vesikaları, ilgili kanun maddelerini tetkik etmeden, adamcağıza büyük ümitler vermekle, bir meslek hatasına, en yumuşak tabir ile .. yemek yemeden yemiş yiyen çocuğun hareketlerine benzer bir hafıflikte bulundunuz.

İş sahibi zeki bir adam ise, sizin bu hafifliğinizi görerek itimadı sarsılmıştır. Mühim
bir işi mümkün değil size tevdi etmez. Sonra, iş sahiplerinin çoğu zannettiğinizden kurnazdırlar. Sizden alacağını aldıktan sonra, çok defa gider ve bir daha semtinize uğramazlar. Yahutta o işin hakkı olan ücretten pek azını teklif ederler. Çünkü ellerine silahı siz verdiniz. Bu davayı kazanmanın pek kolay olduğunu uzun sürmeyeceğini , paraları çatır çatır tahsil edeceğinizi daha beş dakika evvel siz söylediniz. Kanunun filan maddesinin kendisine hak verdiğini, mahkeme veya icra huzurunda şöyle derse, işinin lehine gideceğini, öğrenmiştir. Zaten avukat hakkında 'yel alıp rüzgar satan adam' diye bulanık bir fikir taşıyor. İki satır yazı yazacak , iki de laf söyleyeceksiniz. O laf/arı da ona öğretmiş bulunuyorsunuz. Artık size ne diye itimad edecek ve istediğiniz parayı verecektir?

Onun için boş boğazlılıktan sakınınız. Kim olursa olsun, iş sahibine çabuk açılıp saçılmayınız. Layihada yazacağınız ve mahkemede söyleyeceğiniz sözleri daha davasını almadan ve kitap karıştırmadan o adama söylemeyiniz... İşi dinledikten sonra mümkünse delillerini isteyiniz, hadiseyi biraz derinleştiriniz. Davasını kazanacağınıza dair sizde bir kanaat oluşmuşsa, işi üzerinize alabileceğinizi söyleyiniz. Pek sıkıştırırsa, yahut aranızda şöyle böyle bir dostluk varsa, bazı prensiplerden müphem ve umumi suretle bahsediniz. Fakat, zinhar açılıp dökülmeyiniz. Bu suretle kendisine daha ziyade itimad vermiş, fakat her şeyi öğretmemiş olursunuz. İşi aldıktan ve Ücret sözleşmesini yaptıktan sonra, fırsat düştükçe, daha fazla konuşabilirsiniz “. (8)

Hemen belirtelim ki Avukat, iş sahibine, muvazaa ve kanuna karşı hile niteliğinde tavsiyelerde bulunamaz. Avukat, ancak temiz ve dürüst hukuksal çözümler önerebilir (9) . Aksine bir davranış, avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvenin ihlali niteliğindedir. (Av. Y.md.34)

A.-En güvenilir Çözümün Önerilmesi:

Avukat, iş sahibine; problemin çözümü ile ilgili tavsiyelerde bulunurken en güvenli ve amaca en uygun yolu önermekle yükümlüdür (10). Örneğin, danışma konusu yapılacak bir sözleşmenin geçerliliği için, yazılı şeklin yeterli olup olmadığı konusunda uygulamada tereddüt varsa, avukat en güvenli yol olarak resmi şekli önermelidir.

B-Dava Riskine Dikkat Çekme

:Avukat, danışma sonucunda, çözümün dava yolu ile sağlanacağı kanısına varabilir. Bu durumda iş müvekkile, davadaki başarı şansı konusunda tahminde bulunması gerekecektir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, avukat, üstleneceği davada, sonucu garanti edemez. Ancak, davada baştan olasılığını tahmin etmek ve bu konuda müvekkili bilgilendim1ek zorundadır. Avukat, davada başarı şansını düşük görmekte ise, bunu iş müvekkile muhakkak açıklamalıdır.

Avukatlık Yasasının 38. maddesine göre; avukatın , haksız ve yolsuz bulduğu işleri reddetmesi gerekir. İş haksız ve yolsuz olmamakla beraber, avukatın , yaptığı hukuksal irdeleme sonucunda, dava da hiç başarı şansının olmadığını saptaması halinde, müvekkilin muvafakatı ile dahi, o davayı üstlenmemesi gerekir (11).

C-Masraf Riskine Dikkat Çekme :

.Avukatın, açılacak davanın yürütülmesi sırasında yapılacak masraflar konusunda, bilhassa müvekkil; yapılacak masrafa göre dava açıp açmamaya karar verecek ise, müvekkili aydınlatması gerekir. Ayrıca davanın kaybedilmesi halinde, dava masraflarım ve karşı taraf avukatlık ücretini ödemek zorunda kalacağı konusunda müvekkil uyarılmalıdır.

Açılan dava kazanılsa bile davadan elde edilmesi umulan menfaati fiilen sağlamak mümkün değilse (örneğin, alacak davasında, davalıdan tahsile karar verilen meblağı davalının karşılamaya yetecek mal varlığının olmaması) , ya da bu konuda bir riziko varsa, bu durumunda iş müvekkile bildirilmesi gerekir.

S.-Danışma Tutanağının Düzenlenmesi ve Kapanış:

Yazılı danışmalarda hazırlanan mütalaanın müvekkile tevdii ile danışma sona erer. Sözlü danışmada "ise, son aşama, danışma tutanağının düzenlemesidir. Daha öncede belirttiğimiz gibi avukatın, yaptığı danışmalardan gerekli gördüklerini tutanakla saptaması, Kanunla ön görülmüş bir meslek kuralıdır. Avukatın sır saklama" ve" menfaati zıt tarafa hukuki yardımda bulunmama yükümlülükleri ancak yapılan danışmalarda tutanak ve dosya tutulması ve bunların muhafazası ile mümkündür.

Avukata müvekkil arasında, ileride çıkması muhtemel uyuşmazlıkları önlemek bakımdan tutanak tutulması zorunludur. Tutanak düzenleme aşamasında bittikten sonra, danışma toplantısı kapatılmalıdır. Bu aşamadan sonra, işle ilgili veya iş konusu dışında, sohbet , hem yersiz hem de awkat müvekkil ilişkileri bakımından tehlikedir. Danışma tamamlandıktan sonra avukat toplantıyı uygun bir biçimde bitirmelidir. .

Av.Fahrettin Kayhan
ANKARA BAROSU DERGİSi
1998/2 Syf.34-44

Dipnotlar

:l.-Yaşar Karayalçın, " Hukukta Öğretim-Kaynaklar-Metod Problem Cözme" Genişletilmiş 14. baskı, Ankara-1994, s.133-134

2.-Avukatlık Yasası'nın 35. maddesinin birinci fıkrasının lafzı yorumuyla, hukuksal konularda görüş bildirme yetkisinin avukatlık tekelinden sayı1ması , öğretide tartışılmıştır. Tartışmalar için bkz.Nejat Aday, "Avukatlık Hukukunun Genel Esasları Avukatlık kanunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri İstanbul- 1994, s 66 vd. ; Dr.Meral Sungurtekin, "Avukatlık Mesleği, Avukatın Hak ve Yükümlülükleri, İzmir-1995, s.28 vd.

3.-Fahrettin Kayhan, "Hukuk Davalarında Avukatlık sanatı, Karşı Yayınlar, Ankara-1994, s.8 vd.

4.-Sungurtekin, age,s.290 vd.

5.-Kayhan, age, s. 9vd.
6.-Edvard De Bono (Çev. Nesrin Yalçın)" Başarı Taktikleri, ilgi Yayıncılık, İstanbul-1989, s.58-59."

7.-Somut hukuksal sorunun çözüm yöntemleri için, bkz. Emest Hirş (genişletip değiştirerek, işleyen, .Av.Volf Çernis), "Pratik Hukukta Metod ", 3.Baskı,Ankara 1978 ;Karayalçın; Kayhan.

8.-Ali Haydar Özkent, " Avukatın Kitabı", Arkadaş Basımevi, İstanbul-1940, s. 796-797

9.-Sungur1ekin, age, s. 264

I0.-Aday, age, s.76 ; Sungurtekin, age, s.264
11.-Sungurtekin. age.s.271.