Mesajı Okuyun
Old 07-11-2006, 14:00   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/10253
K. 2004/303
T. 22.1.2004
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( İş Kazası Sonucu Ölüm - Maddi ve Manevi Tazminat Davasında Verilen Hükmün Tarafları Bağlayacağı/Yeniden Kusur İncelemesi Yaptırılamayacağı )
• İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM ( Rücu Davasında Yeniden Kusur İncelemesi Yaptırılamayacağı - Maddi ve Manevi Tazminat Davasında Verilen Hükmün Tarafları Bağlayacağı )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Verilen Hükmün Tarafları Bağlayacağı/İş Kazası Sonucu Ölüm - Rücu Davasında Yeniden Kusur İncelemesi Yaptırılamayacağı )
• VEKALET ÜCRETİNİN NİTELİĞİ ( Davanın Konusunu Teşkil Eden Hak Ve Alacağa Sıkı Sıkıya Bağlı Olması Ve Müstakil Bir Varlığı Olmaması - Haksız Çıkan Tarafa Yükletilmesi Gereği )
506/m.26
1086/m.417,423
1136/m.169
ÖZET : Maddi ve manevi tazminat davası görülürken, davacı Kurum eldeki bu rücu davasını açmış ve Mahkemece kusur oranlarını saptayan önceki ceza davasındaki bilirkişi raporu ile yetinilmemiş ve yeniden rapor alınmıştır. İlk rapora göre davalı Haydar Koçak %50 ( =4/8 )oranında, ikinci rapora göre ise %10 oranında kusurludur. Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen maddi ve manevi tazminat davasında, verilen hüküm, halefiyet kuralı gereğince, sigortalının halefi olan Sosyal Sigortalar Kurumu ve önceki davada taraf olan bu davanın davalısı Haydar Koçak'ı kesin yargı çerçevesinde bağlayıcı olduğundan rücu davasında yeniden kusur incelemesi yaptırılamayacağının düşünülmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

DAVA : Davacı, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Tolga Özmen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Dava, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Yasasının 26/1. maddesine dayalı rücu davasıdır. 30.08.1996 tarihinde oluşan iş kazası sonucunda sigortalı Şaban Temel'in ölümü üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlık soruşturması başlatılmış, sanık Haydar Koçak hakkında Alaplı Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış, yargılama sırasında yapılan incelemeye ve sonrasında düzenlenen 07.05.1997 tarihli bilirkişi raporuna göre, sanığa 4/8 oranında kusur yüklenmiş, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucunda sigortalı işçinin ölümüne sebep olduğu gerekçesiyle sanık hakkında cezalandırma kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Daha sonra, ölenin hak sahipleri tarafından davalılar Alaplı Belediye Başkanlığı ile Haydar Koçak aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılmış, bu davanın yargılaması sırasında kusur yönünden yeniden inceleme yapılmayarak Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davadaki kusur raporuna dayanılmış, yargılama sonunda verilen karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. Maddi ve manevi tazminat davası görülürken, davacı Kurum eldeki bu rücu davasını açmış ve Mahkemece kusur oranlarını saptayan önceki bilirkişi raporu ile yetinilmemiş ve yeniden rapor alınmıştır. İlk rapora göre davalı Haydar Koçak %50 ( =4/8 )oranında, ikinci rapora göre ise %10 oranında kusurludur. Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen maddi ve manevi tazminat davasında, verilen hüküm, halefiyet kuralı gereğince, sigortalının halefi olan Sosyal Sigortalar Kurumu ve önceki davada taraf olan bu davanın davalısı Haydar Koçak'ı kesin yargı çerçevesinde bağlayıcı olduğundan rücu davasında yeniden kusur incelemesi yaptırılamayacağının düşünülmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2- Kabule göre de Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423, Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı müstakil bir varlığı olmayan ve ait bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekirken, Avukatlık Kanununun; avukatla iş sahibi arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen 164/son maddesine yanlış anlam verilerek, taraflar lehine hükmolunması gereken avukatlık ücretinin; yazılı şekilde davacı vekiline verilmesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.01.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.