Mesajı Okuyun
Old 31-05-2007, 15:24   #3
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/3677
Karar : 2003/3463
Tarih : 16.04.2003
ÖZET : Borçlar Kanunu´nun 47. maddesinde sigortalı öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar adı ile adalete uygun bir tazminat verilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede yazılı " aile" sözünün ölen ile arasında eylemli ve gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsadığı gerek uygulama da ve gerekse öğretide tartışmasız kabul edilmektedir. Ölen sigortalının annesi ile kardeşinin, aile kapsamına girdikleri, sigortalının ölümü ile acı ve ızdırap duyacakları doğaldır. Öte yandan, sözkonusu davacıların ölen işçi ile manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlıklarının bulunmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil de yoktur. Bu durumda, Borçlar Yasası 47.ve Medeni Kanun´un 4. maddeleri ile 26.6.1966 tarih ve 7/7 s. içtihadı birleştirme kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda davacı anne ve kardeş için de manevi tazminat tayin edilmek gerekir.
(818 sayılı BK. m. 47) (4721 sayılı MK. m. 4)
KARAR METNİ :
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, iş kazası sonucu ölüm sebebiyle hak sahiplerinin uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu´nun 47. maddesinde adam (sigortalı) öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar adı ile adalete uygun bir tazminat verilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddede yazılı " aile" sözünün ölen ile arasında eylemli ve gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsadığı gerek uygulama da ve gerekse öğretide tartışmasız kabul edilmektedir. Ölen sigortalının annesi olan davacı Fahriye ile kardeşi olan davacı Semra´nın Borçlar Kanunu´nun 47.maddesine göre, aile kapsamına girdikleri, sigortalının ölümü ile acı ve ızdırap duyacakları doğaldır. Öte yandan, sözkonusu davacıların ölen işçi ile manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlıklarının bulunmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil de yoktur. Bu durumda, Borçlar Yasası 47.ve Medeni Kanun´un 4. maddeleri ile 26.6.1966 tarih ve 7/7 s. içtihadı birleştirme kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda davacı anne ve kardeş için de manevi tazminat tayin edilmek gerekirken, yazılı düşüncelerle manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna 26.6.1966 tarih ve 1966/7-7 s. İçtihadi Birleştirme Kararı´nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine hak ve nesafet kurallarına göre davacı eş ve çocuk için istenilen manevi tazminatın tamamı yerine 4.000.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi de isabetsizdir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 16.4.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.