Mesajı Okuyun
Old 11-05-2006, 13:06   #23
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Bence Sayın Akpunar'ın sunduğu Yargıtay kararını muvazaalı işlem açısından değerlendirmek gerekirdi.Şöyleki;
Pulun 2000 tarihli olması ve yazılı tanzim tarihinin 1997 tarihli olması durumunda pul yada tanzim tarihi sebebiyle senet tarafları arasında senedin geçersizliği kanımca sözkonusu olmaz.Senedin geçersizliği;senedin üzerindeki tanzim tarihinin gerçeği yansıtmaması sebebiyle bir üçüncü kişi açısından muvazaalı işlem olması sonucunda ancak mümkün olur.Yani muvazaa iddasını işlem tarafı olmayan üçüncü kişi her türlü delil ile ispatlayabilir kuralı gereğince,senet üçüncü kişi açısından geçersizdir.
Yoksa,senet üzerindeki tanzim tarihi,senet tedavüle çıkarana kadar tamamlamak mümkün olup,senedin tarafları bu tanzim tarihinin gerçeği yansıtmadığını ancak yazılı belge ile ispat edebilirler.Pul tek başına tanzim tarihi sebebiyle senedin geçersizliğinde rol oynayamaz,diye düşünüyorum.
2004 yılında yaşanılan olayda senetin borçlusu olan şirket,alacaklya karşı 'senet üzerinde imzası bulunanların senedin keşide tarihi olarak görünen tarihte şirketi borçlandırmaya yetkili olsalar dahi bu tarihten sonra şirketteki hisselerini devrettiklerini,senedin bu devirden sonra düzenlendiğini,pulun 1999 tarihli olmasına rağmen senedin 2001 tarihli olduğunu,senedin muvazaalı olarak şirketi borçlandırmak kastıyla düzenlendiğini ileri sürmüştü.Davada,pul sebebiyle tanzim tarihinin gerçeği yansıtmadığına dair borçlu itirazının yazılı belge ile ispatlanması gerektiği sebebiyle reddedildi ve karar Yargıtay'ca onandı.
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1980/12-1272

K. 1981/343

T. 1.5.1981

• KAMBİYO SENEDİ NİTELİĞİ ( Tarihin Sonradan Atılması )

• SENEDİN DÜZENLEME TARİHİNİN SONRADAN ATILMASI

6762/m.584,592,689,690

2004/m.170

ÖZET : TTK m. 592`ye göre, tanzim tarihinin sonradan atılması, senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemez. Tedavüle çıkarılmadan ya da çıkarılırken düzenleme tarihinin atılmasında, yasaya aykırılık yoktur. Borçlunun, "düzenleme tarihinin sonradan atıldığı" biçimindeki savını, İİK`nin öngördüğü belgelerle kanıtlaması gerekir. Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki takibe itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 13.12.1978 gün ve 392-328 sayılı kararın incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.3.19779 gün ve 2267-2482 sayılı ilamiyle, ( ..T.T.K.nun 690. maddesi yolu ile aynı kanunun 592. maddesi gereğince tanzim tarihinin sonradan atılması senedin kambiyo vasfını etkilemez. Tedavüle çıkarılmadan veya çıkarılırken tanzim tarihinin atılmasında yasaya aykırılık yoktur. Borçlununun, tanzim tarihinin aradaki anlaşmalara aykırı olarak sonradan atıldığını İcra İflas Kanunundaki belgelerle isbat edilmesi gerekir. Bu cihetler nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, dayandığı gerekirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Alacaklı vekili avukat ( B.C.)'in temyiz itirazlarının kabulü ile, Direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.5.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Çoğunluk görüşü, sadece borçlu imzasını taşıyan, başka hiçbir kaydı ihtiva etmiyen bir poliçe veya bononun geçerli olarak tedavüle çıkarılabileceği, keşide tarihi de dahil noksan kayıtların sonradan tamamlanabileceği, sonucuna müncer olmaktadır.
Oysa TTK.nun 583, 584, 592, 688, 689, ve 690. madde aracılığıyla yine 592. maddeleri çoğunluk görüşünün aksine hükümleri ihtiva etmektedir. TTK.nun 583 ve 688. maddeleri, poliçe ve bonoların hangi unsurları havi olmaları gerektiğine işaret etmiş, ancak 584 ve 689. maddelerde, bazı unsurları diğerlerinden daha önemli olarak benimsemiş ve bu unsurlar bulunmadıkça bu senetlerin poliçe veya bono niteliğini haiz olmıyacakları, açıkça belirtilmiştir. Noksanlığı senetlerin niteliğine etki yapan bu unsurlar arasında senedin tanzim edildiği tarih, yani keşide tarihi de mevcuttur. Diğer bir deyimle, düzenlendiği tarihte keşide tarihini ihtiva etmiyen bir senet, TTK.nun 584 ve 689. maddeleri gereğince, poliçe ve bono olarak kabul edilemez. Keşidecinin ( borçlunun) elinden çıktığı anda poliçe veya bono niteliğini haiz olmayan bir belge alacaklı veya üçüncü bir kişinin fiiliyle sonradan poliçe veya bono niteliğini kazanamaz. TTK.nun 592. maddedeki "açık poliçe" hükümleri de yanlış yorumlanmıştır. Maddede "Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe ...... doldurulursa.." denilmektedir. Yukarıya aldığımız madde hükmü bölümünden, tedavüle çıkarılırken senedin poliçe veya bono olması lazım geldiği, açıkça anlaşılmaktadır. TTK.nun 592. maddesi, tedavüle çıkarılırken 584. ve 689. maddeler gereğince, asgari unsurları, yani senedin poliçe veya bono olarak kabul edilmesi için mevcudiyeti lüzumlu olan unsurları, ihtiva eden ve fakat diğer unsurları muhtevi bulunmayan senetlerde, tanzim sırasında bulunup bulunmaması senedin niteliğini etkilemiyen unsurrların sonradan tamamlanabileceği, şeklinde anlaşılmalıdır ve maddenin de amacı budur.
Bu nedenlerle, olayda olduğu gibi, düzenlendiği anda tanzim tarihi olmıyan bir senet poliçe veya bono niteliğini haiz olamaz ve bu noksanlık sonradan tamamlanması olanaksız eksikliklerden olup sonradan bu noksanlıkların giderilmesi senede poliçe veya bono niteliğini kazandıramıyacağı cihetle böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibin iptaline ilişkin merci kararı doğru olup, bu kararın onanması gerekeceği, kanaatiyle çoğunluk görüşüne karşıyım. T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/11101

K. 1995/12126

T. 26.9.1995

• AÇIK BONO TANZİMİ ( Geçerlidir )

• TANZİM TARİHİ ( Bononun Zorunlu Unsuru Olduğu )

• KAMBİYO SENETLERİNE ÖZGÜ TAKİP ( Tanzim Tarihine İtiraz )

• BONODA TANZİM TARİHİ ( Keşide Tarihinden Sonraki Bir Tarih Yazılması )

6762/m.592,688

2004/m.170

ÖZET : Bonoda tanzim tarihinin bulunması zorunludur. Ancak bu tarihin gerçeğe uygun olması gerekmez. Bu tarih ister düzenlendiği sırada ileri bir tarih olarak yazılmış olsun, ister alacaklı tarafından sonradan yazılmış bulunsun bononun niteliğine etkili olmayıp, kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılmasına engel değildir.
DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 5.07.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Borçlular hakkında 3.12.1994 tanzim ve 20.1.1995 vade tarihli bonoya dayalı takip yapılmış, 163 örnek ödeme emri tebliği üzerine borçlular vekili yasal süresinde, senetteki keşideci imzasının müvekkillerinin murisine ait olmadığından bahisle itiraz etmiş, mercice, bononun tanzim tarihinin keşidecinin ölüm tarihinden sonraki bir tarih olup, ölüm tarihinden sonra düzenlenmesinin mümkün olamayacağı gerekçesi ile itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir.
TK. 688. maddesi hükmüne göre, bonoda tanzim tarihinin bulunması zorunludur. Ancak bu tarihin gerçeğe uygun olması gerekmez. Tanzim edildiği tarihten önce veya sonraki bir tarihi taşıyan bonoda geçerlidir. TK. 592 maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Alacaklı bonoyu tedavüle çıkarırken tanzim tarihini doldurabilir. Borçlunun bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını bir belge ile kanıtlaması gerekir.
Somut olayda, bonoda tanzim tarihi vardır. Bu tarih ister düzenlendiği sırada ileri bir tarih olarak yazılmış olsun, ister alacaklı tarafından sonradan yazılmış bulunsun bononun niteliğine etkili olmayıp, kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mercice bu yön gözetilerek imza inkarı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kabulü isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.9.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu nedenle de,tanzim tarihi ile ilgili yorumların,üçüncü kişilerin (senet tarafları haricinde)muvazaa iddialarıyla birlikte değerlendirilmesi gerekiğini düşünüyorum.Saygılarımla