Mesajı Okuyun
Old 15-03-2011, 13:49   #25
kum

 
Kitap

Sn.Şevval:
Öncelikle "5941 sayılı yasa ile erken ibraz kaldırıldığında vadelendirme aracı olduğu tescillendi." görüşünüz zorlamadır.Zira Erken ibraz kaldırılmamış olup, geçici yasak getirilmiştir.Daha doğrusu, önce Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 31.12.2009 tarihine kadar konulan geçici yasağın, 5941 de ki geçici madde ile, 31.12.2011 Tarihine kadar uzatılması söz konusudur. Bu düzenleme, mevcutları (aktifleri/varlıkları) çeki karşılamaya yeterli olduğu halde, global kriz sebebiyle gayrı nakdi mevcutlarını hemen nakde çevireme imkanı zayıflayan çek keşidecisini, böyle bir durumla karşılaşmaktan korumaya dönük, oldukça isabetli bir düzenlemedir.Bilhassa bankaların, ekonomik kriz anında kredileri geri çağırıp, daha yüksek fiyata satabilmek için, bu yola başvurmaları sık görülen bir durum olup, bu durumdan hem çek keşidecisi hem de bu çeki bankaya ciro eden lehdar muzdarip olmaktadır. Nitekim 10.CD 2009/12591 E., 2009/14476 Kararını bu doğrultuda vermiştir.

Esasen TTK. çeki senetten farklı olarak, mevcuda göre düzenlenen bir kambiyo evrakı olarak tanımlamış, ileri tarihli çek düzenlenmesine de imkan tanımıştır. Böyle bir imkan tanınması, çekin mevcuda göre düzenlenen bir kambiyo evrakı olduğu vasfını değiştirmez.Tıpkı geçici yasağın çekin bu vasfını değiştiremeyeceği gibi.Keşideci lehine getirilen bu düzenlemelerden faydalanmaya çalışmak, bunları genişletip başka anlamlar yüklemek iyi niyetle bağdaşmamaktadır.

Gerek Ticaret, gerek Çek Yasaları, çeki mevcuda göre düzenleme sorumluluğunu, muhataba(bankaya) veya hamile değil, keşideciye yüklemiştir. Keşidecinin mevcudu yeterli olmadığı halde, senet veya adi senet vermek yerine çek keşide etmesi, tamamen kendi iradesinde gerçekleşen bir husustur. Bu iradenin ters kullanılması keşidecinin sorumluluğu altındadır. Çekin vadeli kullanımın yaygın olmadığı ülkelerde dahi, keşideci çek koçanını alır almaz hesabı müsait hale getirmek zorunda olmayıp, çeki keşide ettiği tarihte veya buna yakın bir tarihte hesabı müsait hale getirme yükümlülüğü altındadır. Örneğin çek koçanını alıp 6 ay kullanmayan biri, 6 ay sonra çek keşide ettiğinde, hesabını en geç keşide tarihinde müsait hale getirmekle yükümlülüğünden kurtulur. Bu bağlamda kesilecek çekin miktarı önceden belli olmayacağı gibi, bankanın her çek yaprağı için ayrı ayrı teminat alması da düşünülemez.

Bu sebeple karşı düşüncelerinizde haklı olsanız dahi, yukarıda ki düşüncelerin, mafyavari yöntemlerle bir ilgisi olmadığını kabul etmenizi dilerim.Bilakis adalet duygusunun kamu hukuk düzeni tarafından sağlanması bu tip yöntemlerin en büyük düşmanıdır.Bu noktada kamunun müdahale sınırlarını ve buna olan ihtiyaca değinmek gerekir.Örneğin Banka-Mudi ilişkiside bir özel ilişkidir. Ancak bir kişinin parasını X bankasına yatırma durumu varken, daha yüksek faiz veren Y bankasını tercih etmesi, Y bankasının mevduatı geri ödeyememesi halinde, kamu tüm sair kurumlarla araya girmekte, bankayı mevduatı geri ödemeyecek noktaya getirenler, banka kaynaklarını kötü niyetli veya basiretsiz kullananlar hakkında, çok ağır yaptırımlar öngörmektedir. 2001 krizinden bu yana ülkemizde bu yönde yapılan düzenlemeler,getirilen kriterler AB tarafından çok ağır bulunup, eleştirilmekle birlikte, 2008 yılında aynı durumun yaşanması üzerine, benzer düzenlemelere kendileri gitmekte, ekonomik krize rağmen iyi veya kötü niyetli içi boşalmayıp ayakta kalan ülkemiz bankacılık sistemi örnek gösterilmektedir.Aslında 2008 global krizi, Kapitalizm'in tümden çökmesi olarak kabul edilmese de, serbest piyasa ekonomisine, kamunun etkin bir şekilde müdahil olduğu, karma bir sisteme geçilmesi öngörülmekte, sık sık Çin buna örnek gösterilmektedir.Şahsi görüşüm, önümüzde ki yıllarda, Bankacılıkta ki disiplinin, reel sektörde de uygulanması gündeme gelecek, karşılıksız çek keşide etme gibi yöntemlerle ticari şirketlerin kötü niyetli veya basiretsiz kullanılmasının, başkalarının hak ve özgürlüğüne bir tecavüz olduğu, çağdaş hukuğun bir kabulü haline gelecektir.Cevabınıza dönecek olursak:

Bu insanlar dolandırma niyetinde olsalar çek kullanmazlar diyorsunuz. Öyle ise neden alternatif taahüütte(senet) bulunmadılar diye soruyorum.Aldığımız cevap "senetle mal verilmediği, bu sebeple çek verildiği" yönünde. İşte bu noktada karşı tarafın iradesi aldatılmış olmuyor mu?
Madem maksat dolandırmak, yani kayıtsız şartsız o menfaati sağlamak değil, o halde senetle mal alamadığınız yerde noktayı koyarsınız, senedi dolanarak mevcudum yeterli yönünde ikrar ve ısrarda bulunmazsınız.

Her şeyden önce çekin nitelikli yanlarını kullanıp, akabinde ben bunu senet gibi kullanmıştım demek, dürüstlük kurallarına aykırıdır.





Saygılar