Mesajı Okuyun
Old 17-04-2008, 09:12   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/863
Karar: 2003/2116
Karar Tarihi: 03.03.2003

ÖZET: Davalı şirketin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aldığı 18.6.2001 tarihli, 10 yıl süreli işleme izin belgesinin kayden davacı Hazineye ilişkin bulunan taşınmazların irtifak veya intifa hakkı kurulmaksızın ya da kamulaştırma yapılmaksızın kullanmasının haklı ve geçerli bir sebebi olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmelidir.

(4721 S. K. m. 683, 704, 718, 719) (3213 S. K. m. 4, 46)

Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı şirketin Hazineye ilişkin 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazlardan izinsiz olarak taş çıkarıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, tazminat ve eski hale iade isteminde bulunmuştur.

Davalı, şirketlerinin Madeni Yasası hükümlerine tabi olarak faaliyet gösterdiğini, bütün çalışmalarının kanuni olduğunu, Devlet hakkı ödediklerini, işletme ruhsatlarının bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalı şirketin çekişme konusu 27 ve 28 parsellere elatmasının önlenmesine 7.189.920.000.TL. taş bedelinin davalı şirketten alınmasına, fazlaya ait isteğin reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı şirket vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Şükran Dağlı İ.'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar: Dava, Medeni Yasanın 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisil isteğine ilişkindir.

Davalı, maden işletme ruhsatının bulunduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; Medeni Kanunda taşınmaz mülkiyet kapsamı açıkça belirlenmiş, 718. maddesi ile dikey, 719. maddesiyle de yatay sınırları çizilmiştir. Bu sınırlar içinde kalan taşınmaz mülkiyetinin haksız elatmalara karşı nasıl korunacağı da söz konusu Kanunun 683. maddesinde hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Medeni Kanunun 704. maddesi uyarınca taşınmaz mal hükmünde olan ve üzerindeki arzın mülkiyetine bağlı olmayan madenlerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu özel mülkiyete konu olamayacağı 3213 sayılı Maden Yasasının 4. maddesinin açık hükmü gereğidir. Üst üste veya iç içe bulunan bu iki taşınmazdan biri kullanılırken, diğerinin kullanılmasına engel olunmasına hak sahiplerinin yarar ve zarar dengesinin korunmasına özen gösterilmesinin mülkiyet hukuku açısından büyük önemi vardır. İşte bu amaçla, kanun koyucu özel bir kanun çıkarmak zorunluluğunu duymuş; maden yataklarının nasıl araştırılıp işletileceği detaylı olarak açıklanmış bu çalışmaların devamı sırasında arz sahibinin haklarının korunması, zararlarının karşılanması yolları gösterilmiştir.

3213 sayılı Maden Kanununun 46. maddesinin 1. fıkrasında açıkça belirtildiği gibi maden arama çalışmasının niteliğine göre, özel mülkiyete konu taşınmaz üzerinde kullanma amacına münhasır olmak üzere bedeli karşılığı irtifak ve intifa hakkı kurulabilir. Maden arama çalışması, arz sahibinin mülkiyet hakkını kullanmasına engel olmayacak şekilde sınırlı kalıyor veya bir irtifak ve intifa hakkı kurulmasını gerektirmeyecek kadar az zarar veriyorsa aynı maddenin 4. fıkrası hükmü gereğince ruhsat sahibi madenci, arz sahibine adli mercilerde belirlenecek tazminatı ödemeye ve sahayı kullanabilir hale getirdikten sonra terk etmeye zorlanabilir. Ancak, maden yatağı işletme aşamasına gelmişse ve taraflar anlaşamıyorsa söz konusu maddenin son fıkrasına göre kamulaştırma yoluna gidilmesi gerekmektedir. Yetkili mercilerden alınmış olsa dahi maden işletme ruhsatı hukuk devletinde kutsal olduğu kabul edilen özel mülkiyete elatma hakkını vermez.

Bu durumda, yukarda belirlenen kanuni düzenlemeler somut olayla birlikte değerlendirildiğinde dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle davalı şirketin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aldığı 18.6.2001 tarihli, 10 yıl süreli işleme izin belgesinin kayden davacı Hazineye ilişkin bulunan taşınmazların irtifak veya intifa hakkı kurulmaksızın yada kamulaştırma yapılmaksızın kullanmasının haklı ve geçerli bir sebebi olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek davanın kabulüne karar verildiğine göre davalı şirketin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 383.255.000 TL. bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına 03.03.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)