Bazen garip şeyler takılıyor aklıma. İnsan el ve ayak parmaklarındaki tırnağın işlevi gibi.. Gerçekten, bu çağda; medeniyetin zirvesine çıkmaya and içmiş insanoğlunun tırnağının ilk çağlardaki gerekliliği ölçeğinde vücudunda bulunmasının hikmeti nedir?

Günümüzde yüz göz tırmalamak, kaşınan yerleri tımarlamak belki de bayanların oje sürerek şekil vermelerine yaramak dışında bir amacı kalmamıştır tırnaklarımızın..

‘’Tırnağı olsa başını kaşır’’ ‘’ Yüzünü gözünü tırmaladı’’ ‘’ Tırnakları leş gibiydi’’ ‘’Yüzüme tırnak attı’’ ‘’Tırnağı bile olamazsın’’ vs. gibi cümleler dışında, ‘’Tırnakları ile kazıyarak bu noktalara geldi’’ cümlesini de bazen duyarız. Bunun dışında tırnaklara atfedilen bir vazife ne yazık ki aklıma gelmiyor..

Haaa! Unutmadan bir de ‘’tırnakları sökülerek işkenceye uğradı’’ cümlesine aşinayız..

Sökün tırnaklarınızı, medeniyet geliyor..

Elinize alın birkaç gram deterjan, yıkayın, yıkayın, yıkanın..

Pür-ü pak olun.

Yüreklerinize kadar, bileklerinize kadar, emeklerinize kadar..

İnceden seviyordum, güzel gözlerini güzel kızın, ne var ki gözüme gözlük taktım ben..

Şimdi aşkımı aşkımla arıyorum..

Sen yoktun, ben yoktum,

İnceden gönül vermiştim ellerine, yüreğim acıyordu,

Şimdi elimde deterjan, kalbimde sen..

Parmağımda tırnaklar...

Sevgin hala tırnaklar..

Kıvılcım- 25.11.2002 saat:kolumda