Mesajı Okuyun
Old 24-03-2010, 16:00   #4
dogukansavas

 
Varsayılan

Ben onu gözden kaçırmışım, afedersiniz (eğitimimin farklı ülkede olması nedeniyle halen Türk Medeni Kanunu'na alışmaya çalışıyorum, kusuruma bakmayın). Şimdi Yargıtay kararlarına baktım aydınlandım.

Yargıtay'ın şöyle bir kararı var:

Dava, terekenin resmi tasfiyesi isteğine ilişkindir.
Davacı kooperatif vekili, davalıların miras bırakanı H. G.'in davacı kooperatifin ortağı olduğunu, aidat borcu ve gecikme cezası bulunduğunu, davalılar aleyhine icra takibine geçildiğini; davalıların mirası reddettiklerini, mirası reddetmiş olsalar bile terekenin tasfiyesinden arta kalan kısımda hak sahibi bulunduklarını ileri sürerek terekenin resmen tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır, yerel mahkemece davanın süre yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Miras bırakan H. G.'in ölüm tarihi 7.9.1996 itibariyle olaya, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanacağı uyuşmazlık konusu değildir. Türk Kanunu Medenisinin 552. maddesi 'En yakın kanuni mirasçıların cümlesi tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur. Ve onun tarafından ancak bir ay içinde miras kabul olunabilir...' hükmünü içermektedir. Anılan hüküm 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde '...En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir...' biçimde yer almıştır.
Değinilen yasal düzenlemeye göre, miras en yakın mirasçılar tarafından reddedildiğinde, Sulh Hukuk Mahkemesince süreye ve isteğe bağlı olmaksızın resmen tasfiye edilecek, borçlar ödendikten sonra kalan artı bir değer varsa bu Devlete kalmayacak, sanki mirası hiç reddetmemişler gibi kanuni mirasçılara verilecektir.
Somut olayda miras bırakan H. G.'in mirasçıları eşi A., annesi E. ve babası A. G., mirası reddettiklerinin tescili için daha önce Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmışlar, mahkemece istek kabul edilmiş, mirası ret konusundaki beyanlarının tespit ve tesciline karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacıların dava dilekçesindeki istekleri göz önüne alınarak, yukarıda değinilen biçimde, resmi tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekirken, sürenin geçtiğinden söz edilmek suretiyle, davanın reddi yönünde direnme kararı verilmesi doğru değildir.
Özel Daire bozma kararı açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Direnme kararı bozulmalıdır.

Siz bu durumda itiraz edebilirsiniz diye düşünüyorum?

Bir kez daha teşekkür ediyorum bu arada.