Mesajı Okuyun
Old 20-07-2012, 11:16   #4
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Müvekkilinizin yapmış olduğu işin çok önemli bir görev taşıması halinde (örneğin acil servis görevlisi ve uyuması ile hastaların mağduriyetine yol açmışsa) işverenin feshinin geçerli olabileceği görüşündeyim.

Ancak iş yerinde belirttiğimiz gibi önemli bir görevi bulunmuyorsa, feshin haksız olduğu ve müvekkilinizin tazminat hakkının bulunduğu kanaatindeyim.

Konu hakkında Yargıtay'ın da kafası bayağı bir karışık Paylaştığım içtihadı incelemenizi ve özellikle muhalefet şerhini okumanızı öneririm.

İyi çalışmalar.

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/5385
Karar: 2002/20192
Karar Tarihi: 30.10.2002


İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - KIDEM TAZMİNATI TALEBİ - BİLDİRİMSİZ FESİH HAKKI - TEHLİKELİ İŞ - DAVACI İŞÇİNİN DİNAMİT DEPOSUNDA BEKÇİLİK YAPARKEN UYUMASI - UYUMA OLAYININ MAHZURUNUN İSPATININ ARANMASINA GEREK OLMAMASI

ÖZET: İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmek işverene bildirimsiz fesih hakkı verir. İşverenin fesih iradesi de bu yöndedir. Davacı işçi, baraj inşaatında dinamit deposunda bekçi olarak çalışmaktadır. Niteliği itibariyle tehlikeli iştir. Bilindiği üzere kanunda işin tehlikeli olması yeterli olup zarar aranmaz. Davacı işçinin dinamit deposunda bekçilik yaparken uyuması yasa hükmünün tereddütsüz uygulanmasını haklı kılar. Mahkemece somut olay ve bunun karşılığı olan norma yanlış anlam vererek, uyuma olayının mahzurunun ispatını araması kanuna aykırıdır.


(1475 S. K. m. 14, 17)

Dava: Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Hüküm süresi içinde, davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Dava kıdem tazminatı isteğine ilişkindir. Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı bekçinin hizmet sözleşmesinin fesih nedeni görevi başında uyumaktır. Bu olgu 23.9.1999 tarihli tutanak ve onu doğrulayan ve davacıyı işe alan tanık Tuncer Sezgin'in ifadesiyle kanıtlanmıştır.

Her ne kadar feshin haklılığını kanıtlamak ödevi işverene ait ise de; davalı tarafın savunmasının aksini kanıtlayacak; davacı tarafından hiçbir delil ileri sürülmemiştir.

Davacının hizmet sözleşmesi 23.9.1999 tarihli kararla İş Kanunu 17/II. maddesi gereğince fesih edilmiştir. Davacı işçiye tebliğ edilmek istenen fesih tutanağında iş güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü açıkça vurgulanmıştır.

İş Kanununun 17/II-h maddesine göre, işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmek işverene bildirimsiz fesih hakkı verir. İşverenin fesih iradesi de bu yöndedir.

Fesih yazısında belirtilen ahlak ve iyi niyet kavramları İş Kanunu 17/II.bendinin kenar başlığı olup (a) dan başlayan (h) ye uzayan fıkraları kapsar. Davacı işçi, baraj inşaatında dinamit deposunda bekçi olarak çalışmaktadır. Niteliği itibariyle tehlikeli iştir. Bilindiği üzere Kanunun 17/II-h fıkrasında işin tehlikeli olması yeterli olup zarar aranmaz.

Davacı işçinin dinamit deposunda bekçilik yaparken uyuması anılan hükmün tereddütsüz uygulanmasını haklı kılar.

Mahkemece somut olay ve bunun karşılığı olan norma yanlış anlam vererek, uyuma olayının mahzurunun ispatını araması az yukarıda anlatılan hukuki gerekçeye aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.10.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacının da imzasını taşıyan işverence düzenlenen <işe son verme> başlıklı belgede <24.9.1999 tarihinde İş Kanunu'nun 17/2-g maddesi gereği iş akdinin bildirimsiz olarak fesh edilmiştir> ibaresinin yazıldığı, ayrıca fesih nedeninin açıklanmadığı görülmektedir. İşveren iddia ettiği davacının uyuma eylemini 1475 Sayılı Yasanın 17/2-g bendinde açıklanan yapmakla ödevli bulunduğu görevi yapamamak olarak vasıflandırarak fesih eylemini gerçekleştirmiştir. İşveren <işe son vermek> yazısındaki bu tavsifi ile bağlıdır. Anılan bentteki önceden hatırlatma unsuru gerçekleşmediğinden feshin haklılığı kabul edilemez.

Diğer taraftan eylemin ve feshin aynı yasa maddesinin <h> bendine göre yapıldığı kabul edilse bile olayla ilgili bilgi veren tek tanık Tuncer Sezgin hem tanık hem de fesih kararı veren disiplin kurulu başkanıdır. Mahkeme bu nedenle de bu tanığın beyanına değer vermemiştir. Mahalli mahkeme hakimi tanığı bizzat dinleyendir. Bu nedenle delilleri en iyi değerlendirecek durumdadır. Dosya üzerinden inceleme yapan dairemizin hakim bu yöndeki talebine müdahale ederek bozma kararı vermesini yerinde görmemekteyiz.

Gece 12 saat görev yapan davacının ne şekilde uyuduğu başka bir anlatımla iradi arada mı uyuduğu yoksa görev süresinin uzunluğu nedeni ile geçici bir uyuklama halinde mi olduğu belirlenmiş değildir. İradi veya gerekli özeni gösterilmeme sonucu uyuma hali haklı bir fesih nedeni sayılsa da, on iki saat gibi uzun bir gece nöbetinde çöken kısa süreli uyku halinin doğmasında sekizer saatlik üçlü vardiya düzenlemeyen işverenin davranışının da etkili olduğu düşünülmeli, bunun sonucunda fesih gibi ağır bir cezaya katlanılması işçiden beklenmemelidir. Her olay kendine özgün şartlara göre değerlendirildiğinde adaletin gerçekleşmesi mümkün olacaktır.

Somut olayımız yönünden hakimin kararı dosya içeriğine uygun düştüğünden ve onanması görüşünde olduğumuzdan, çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz.