Mesajı Okuyun
Old 09-12-2017, 15:52   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın tegese,

Ölünceye kadar bakma akitlerinde bir karşılık da bulunduğu için bu akdin muvazaa sebebiyle bozulması zor. Her dosyanın, olaylarının kendine has özellikleri var elbet. Denemek istiyorsanız karar sizin.

Aşağıdaki güncel kararlar doğrultusunda;Davayı doğrudan lehine işlem yapılan mirasçıya karşı ve sadece tazminat olarak da açabilirsiniz diye görünüyor.

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...4&postcount=35

Amacım bu "sadece tazminat talebini" yeniden tartışmaya açmaktı. Yukarıdaki eklediğim 4.Hukuk Dairesi kararı kafa karışıklığına neden oluyordu.( Ki karardaki değerlendirme bana göre de doğru değil.) Katkısı olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

Ölünceye kadar bakma akitlerinin muvazaa yönünden değerlendirilmesine ilişkin açıklayıcı sayılabilecek bir karar:

14.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/17368
Karar: 2016/9164
Karar Tarihi: 07.11.2016

Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.05.2013 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma akdine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Dava, ölünceye kadar bakma akdine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Davalı muris muvazaası savunmasıyla davaya karşı koymuş ve davanın reddini istemiştir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.

Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.

Mahkemece, davalının mirasbırakanı ... tarafından dava konusu 3 parça taşınmazdaki kendisine intikal edecek miras paylarını ölünceye kadar bakma akdiyle davacıya temlikine ilişkin sözleşmenin davalı ...’dan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle araştırılması gerekirken noksan soruşturma ile hüküm kurulması doğru değildir. Bakım alacaklısının çekişme konusu taşınmazlar dışında adına veya murislerinden intikal eden ... veya herhangi bir yerde başka taşınmazlarının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bakım alacaklısının mirasçıları sözleşmenin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini her zaman ileri sürebilirler. Ölünceye kadar bakma akdinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Yapılacak araştırma sonucunda sözleşmenin ölünceye kadar bakıp gözetme amacı ile değil, mirasçılardan mal kaçırma amacı ile yapıldığının anlaşılması halinde davanın reddine, aksi halde şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmelidir.

Kabule göre de; dava konusu taşınmazların davalının mirasbırakanı ... adına kayıtlı olduğu, ...'ın ölümüyle mirasının 1/4 payının eşi ...'a, 3/4 payının davalı kızı ...'a kaldığı; ...'ın da çekişmeli taşınmazlardaki miras paylarını ... Noterliği tarafından düzenlenen 20.06.2012 tarih ve 05019 yevmiye nolu ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davacı ...'e devrettiği; ...'ın 16.02.2013 tarihinde vefatıyla tek mirasçısı olarak davalı ...'ın kaldığı, böylece dava konusu 107, 597 ve 862 parsel sayılı taşınmazların tamamına davalı ...'ın irsen malik olduğu anlaşılmaktadır. O halde, ...'ın davacıya çekişmeli taşınmazlardaki 1/4 olan miras paylarını temlik ettiği gözetilerek 1/4 oranında iptal ve tescile hükmedilmesi gerekirken, infazda güçlük yaratacak biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla