Mesajı Okuyun
Old 02-04-2012, 10:45   #2
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1986/14-29
K. 1987/116
T. 25.2.1987
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Satış Vaadi Sözleşmesine Dayanma )
• TAŞINMAZIN MÜŞTEREK PAYDAŞLARI ARASINDAKİ HARİCİ TAKSİMİN TAPUYA İNTİKAL ETMEMESİ ( Satış Vaadi İle Doğan Şahsi Hakkın İnfazına Olanak Olmaması )
• HARİCİ TAKSİMİN TAPUYA İNTİKAL ETMEMESİ ( Taşınmazın Müşterek Paydaşları Arasındaki )
• İŞTİRAK HALİ ( Taşınmaz Üzerinde Mirasçıların Sahip Olduğu Hak )
• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNİN YERİNE GETİRİLEMEMESİ ( İştirak Halinin Çözülmemesi )
743/m.629
818/m.213
ÖZET : Taşınmazın müşterek paydaşları arasındaki harici taksim tapuya intikal etmediğine ve satıcı adına belirli bir kesim tescil edilmediğine göre,davacının satış vaadi suretiyle doğan şahsi hakkının infazına olanak yoktur. İştirak hali çözülmedikçe de satış vaadi sözleşmesinin yerine getirilmesi mümkün değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.5.1984 gün ve 278-184 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk dairesinin 22.4.1985 gün ve 6747-2868 sayılı ilamı: ( ... Dava konusu 35 parsel sayılı taşınmaz, tapuda 1/3'er paylı olarak Osman oğulları Süleyman, Hüseyin ve İsmail adlarına kayıtlıdır. Bunlardan Hüseyin'in 1933 yılında öldüğü ve davacıya satış vaadinde bulunan oğlu İbrahim'in mirasçılardan sadece birisi olduğu anlaşılmaktadır.

Taşınmazın müşterek paydaşları arasındaki harici teslim tapuya intikal etmediğine ve satıcı adına belirli bir kesim tescil edilmediğine göre, davacının satış vaadi suretiyle doğan şahsi hakkının infazına olarak yoktur. Kaldı ki, Hüseyin mirasçıları arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri caridir. Bu iştirak hali çözülmedikçe de satış vaadi sözleşmesinin yerine getirilmesi mümkün değildir.

Belirtilen hususlar gözetilmeksizin taşınmazın bir kesiminin davacı adına tesciline karar verilmesi Usul ve Kanuna aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle olayın 2613 sayılı Yasanın uygulama alanına girmesine, yazılı bir taksim sözleşmesinin bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı İbrahim İpek'in temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, ikinci görüşmede 25.2.1987 gününde oyçokluğu ile karar verildi.