Yapılan araştırmalar AIDS'in ortaya çıkma süresinin ortalama 7 ila 8 yıl olduğunu söylemektedir.Bazı vakalarda bu süreden daha sonra AIDS hastalığının görünmeye başladığı doğrulanmıştır.Halen kayıtlarda 10 yıl önce AIDS virüsü ile enfekte olmuş ve daha hiçbir AIDS belirtisi göstermemiş hastalar mevcuttur.(http://bornova.ege.edu.tr/~eunal/etki.html)

HIV'yle ilgili biraz olsun bilgi sahibi olunduğunda hastalığın istikrarsız seyri, hastadan hastaya değişebilen etkileri göze çarpmaktadır. Ayrıca, HIV'nin tedavisinin tam olarak bulunamamış olması kuşkusuz ki bulunamayacağı anlamına gelmez. Öte yandan HIV+ bir kişinin müvekkil(e) konumunda hukukçulara başvurabilmesi, hatta herhangi bir sosyal etkinlikte bulunuyor olması bile o kişinin hastalığından başka şeylerle hâlâ ilgileniyor olduğunu gösterir. Bu durumda ölüm yahut kimin deneyimleyeceği belli olmayan bu tür ağır hastalıklar "herkes"in başına her an gelebileceğinden; HIV+ kişi istemedikçe ilişkili olduğu iş/sosyal çevresi tarafından ona özel bir muamelede bulunulmamalıdır diye düşünüyorum. Sonuçta, savunma hakkı herkes için "son gününe dek yaşayacağı hayatı adına" saklıdır.
Hastalığın bulaşmasından endişe edilmesi hususunda ise, kan ve seksüel birleşme dışında kan bağı olmayan kişiler arasında HIV transferi bildiğim kadarıyla mümkün değildir. Müvekkilleriyle cinsel birleşme yaşamayı yahut onlarla kan alışverişinde bulunmayı adet edinmemiş bir avukatın böylesine bir endişe içinde olması pek de anlamlı olmasa gerek. En etkili bulaşma yollarından biri kan yolu olan hastalığın belki hekimler için (kesici alet kullanıldığından, şırınga kullanımından vs. dolayı) böyle bir endişe doğurabileceği söylenebilir, avukatlar için değil sanıyorum.