Mesajı Okuyun
Old 16-10-2009, 00:59   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın NAZ80,

Alıntı:
Yazan NAZ80
Müvekkilim adına sulama birliği tarafından ilamsız icra yolu ile icra takibi yapılmıştır.

6183 S.K. m.1: "Devlete, vilâyet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i âmme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur..."
Sulama Birliği nin 6183 S.K. uyarınca ödeme emri çıkartıp alacağını tahsili gerekmektedir. 6183 S.K. uyarınca işlem yapmayıp ilamsız takip başlatılmasında ödeme emrinin iptali mümkündür (diye düşünüyorum )

Not: Bir bakış açısı:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 01.07.2004 T., 2004/43 E., 2004/46 K: " Anayasa'nın "Mahalli İdareler" başlıklı 127. maddesinin son fıkrasında "Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir" Kuralına yer verilmiş; 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 133. maddesinde "Belde ve köyler, vilayet idarei hususiyeleri kendilerine kanunlarla verilen mecburi veya ihtiyari vazifelerin bir veya bir kaçını müşterek tesisat ve idare ile ifa için birlik tesis edebilirler." hükmü yer almış ve aynı Yasa'nın 138. maddesinde ise " Birlikler hükmi şahsiyeti haiz amme müesseseleridir. Vazifelerini ifa ettikleri mahalli idarelerin bu vezaifi ifa hususunda haiz oldukları hukuk ve salahiyeti haizdirler..." denilmiştir.
Davacı Doğanşehir Sulama Birliği de anılan yasal düzenlemelere göre kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimidir.
Olay kısmında özetlenen Doğanşehir Asliye Hukuk Mahkemesi kararında tespit edildiği üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip olan ve Tüzüğünde gelirleri arasında gösterilen sulama hizmetleri karşılığı ücretlerin tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine tabi bulunan Doğanşehir Sulama Birliğince, kamu alacağı niteliğindeki bu alacağın kendi memurları eliyle ve 6183 sayılı Yasa'da öngörülen usule göre cebren tahsil edilmesi gerekirken, alacağın nitelendirilmesinde açık hataya düşülerek adli merciler nezdinde ilamsız icra yoluyla tahsilata girişilmesinde isabet bulunmadığı tartışmasızdır.
Ne var ki, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan iptal ve tam yargı davalarında, davalı daima idare olduğundan; bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için diğer dava koşullarının yanısıra ve öncelikle davanın idare aleyhine açılmış olması gerektiğinden, kamu görevlisi de olsa gerçek kişiler aleyhine açılan davalara idari yargı yerlerinde bakılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, ilamsız icra takibinin itiraz nedeniyle durması üzerine açılan takip hukukuna özgü itirazın iptali davasının, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 1. ve 67. maddelerinde işaret edilen asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir.
Bu durum karşısında, olayda 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesi kapsamında idari yargı yetkisine giren bir dava açılmayıp, Sulama Birliği tarafından gerçek kişi aleyhine açılmış bulunan itirazın iptali ya da alacak davasına bakma görevi adli yargı yerlerine ait bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi Tek Hakimi'nce yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir."

Saygılarımla...