Mesajı Okuyun
Old 01-10-2006, 20:43   #15
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye davasında uygulanacak zamanaşımı konusunda , evvelce verdiğim bilgilere ek olarak şu eklemeleri de yapmak istiyorum.


Ali İhsan ÖZUĞUR
un Ocak/2006 da 3.baskısı yapılan eserinin son güncelleşmiş halini de incelediğimizde, görüşlerinde herhangi değişiklik olmadığı ve herhangi bir yargıtay kararına yollama yapmadığı görülmektedir. Yazar bir yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği hakkındaki görüşünü sürdürmektedir. (alıntı 1) .Aynı görüş Ahmet KILIÇOĞLU tarafından da paylaşılmaktadır.


Diğer yandan
Yargıtay 2.HD. Tetkik Hakimi Mustafa ŞİMŞEK’in Haziran /2005 de basılan eserinde de , ÖZUĞUR ve KILIÇOĞLU’nun görüşlerine yer verilmekte ve yasa boşluğunun yakın gelecekte yargıtay kararları ile doldurulmasının beklendiği ifade edilmektedir. (alıntı 2)


Mustafa DURAL- Tufan ÖĞÜZ
–Alper GÜMÜŞ ( Türk Özel Hukuku C:III, Aile Hukuku ,2005 sh: 391) ve Bilge ÖZTAN’ın ( Aile Hukuku ,2004, sh: 289) 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini savunmaktadırlar. Turan ATEŞ (Sultanbeyli-İst. Hâkimi) ise 241.md.den giderek 1 ve 5 yıllık sürelerin uygulanacağı görüşündedir .( Edinilmiş-Kazanılmış Mallara Katılma Rejimi ,2004,sh: 70 ve dev.) .Benim tespit edebildiklerim bunlardır.


Bu bilgilerden çıkan sonuca göre, zamanaşımı konusunda ortada yasa boşluğu bulunmaktadır. Bu boşluğun yargıtay kararları ile doldurulması beklenmektedir. Fakat ortada en azından 2006 Ocak ayına kadar çıkan bir yargıtay kararı bulunmamaktadır. Olsaydı bu işin içinde olan 2.HD.si Başkanı ve Tetkik Hakiminin belirttiğim eserleri
nde böyle bir karardan söz ederlerdi. Ocak-2006 dan sonrası içinde , yayınlanan veya ulaşılan bir yargıtay kararı mevcut değil . ( Bu arada forumda sunulan Yargıtay kararının Katılma payı/Tasfiye” alacağı davası ile ilgili olmayıp, farklı bir dava türü olan “ Katkıpayı/ değer artış payı” davası ile ilgili olduğu görüşümü yineliyorum)


Zaman
aşımı konusunda elimizde yukarıda belirtilen bilimsel görüşler bulunmaktadır. Bunlardan birinin tercih edilmesinde bence şu ölçütler kullanılmalıdır. Birincisi uygulayıcı olarak olaya temkinli yanaşılması gerektiğini , elde kesin veri olmadığından 10 yıllık süreyi beklemenin riskli bir davranış olacağı ve hak kayıplarına sebebiyet verebileceğini düşünüyorum. İkincisi Sayın ÖZUĞUR yakın zamana kadar , tasfiye işlerine bakan Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin Başkanlığını yapmıştır. Kitabının son baskısının yapıldığı tarihte de dairenin başkanı idi. Kitabında savunduğu 1 yıllık zamanaşımı uygulanması görüşünün Yargıtay özel dairesinde oluşan görüşü yansıtma olasılığı da oldukça fazla gözükmektedir.


Saygılarımla.

Alıntı:

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Zamanaşımı

Edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında Türk Medeni Kanununda herhangi bir düzenleme yapılmamış olup bu konuda kanun boşluğu bulunmaktadır.

Ancak doktrin
de oluşan görüşlere göre, Türk Medeni Kanununun 178. Maddesinde düzenlenen evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar hükmüne paralel olarak,katılma alacağı ile ilgili zamanaşımının da mal rejiminin sona ermesi ve katılma alacağının varlığının öğrenilmesi tarihinden başlayarak bir yıl için ve her halde mal rejiminin sona ermesinden başlayarak on yıl içinde açılması gerektiği düşünülmektedir. Bu görüş kişisel kanımıza göre de uygundur.

Eşler sözleşme ile başka bir mal rejimi seçtikleri takdirde eğer bu mal rejimi katılma rejimi ise, bu sözleşme ile ilgili talep haklarının da Borçlar Kanununun 125.maddesi gereği on yıllık zamanaşımına tabi olacağı kabul edilmektedir.

Tabii Borçlar Kanununun 132/3 .maddesi gereğince nikah(evlilik birliği )devam ettiği karı kocadan birinin , diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında zamanaşımının işlemeyeceği yasal kuralı gözden uzak tutulmamalıdır.

Yukarıda arz edildiği gibi,katılma alacağı ile ilgili davalar mal rejiminin sözleşme ile belirlenmemesi halinde mal rejiminin sona ermesi ve katılma alacağının öğrenildiği tarihten başlayarak bir yıl içinde , ancak katılma alacağının varlığı daha sonraki bir tarihte öğrenilmiş ise en geç mal rejiminin sona ermesinden başlayarak on yıl içinde istenmelidir.
( Ali İhsan ÖZUĞUR . Mal Rejimleri, 3.Baskı 2006 sh: 81 )


Alıntı:

Katılma alacağına yönelik dava açma hakkı bir süreye bağlımıdır? Örneğin boşanmaya ilişkin karar kesinleştikten sonra en geç he kadar sürede mal rejiminin tasfiyesi istenebilir ? Bu konuda kanununuzda boşluk bulunmaktadır. Öğretide bir-on yıllık zamanaşımı sürelerine bağlı olması gerektiğine ilişkin öneri ve kişisel görüşler bulunmaktadır ( Ahmet Kılıçoğlu, Ali İhsan Özuğur ) Yakın gelecekte bu boşluğun yargıtay kararlarıyla doldurulması beklenmektedir. Burada üçüncü kişilere karşı açılacak davalardaki süreyi düzenleyen 241. Madde hükmünün mal rejiminin tasfiyesine yönelik davalar için uygulanamayacağını beli
rtmek gerekir.

(Mustafa Şimşek, Aile Mahkemelerinin Görevlerine Giren Davalar ) Haz.2005 sh:114,115 )