Mesajı Okuyun
Old 16-04-2009, 10:58   #9
av.cemile

 
Varsayılan

Yargıtay kararlarını tamamen "kredi sözleşmesinin süresiz olarak düzenlenmiş olması ve borçlu ile banka arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisinin var olması" üzerine bina etmiştir.
Bence burada borçlu cari hesap şeklinde işleyen kredinin tanımından hareket edilmelidir. Bankaların kredi türleri başka başkadır. Borçlu cari hesapta şu vardır: Kişiye süresiz sözleşme ile örneğin 1 yıllık ve belli oranda faizle 1000 TL kredi tahsis eder.Kişi 1 yıl içerisinde dönem dönem o krediyi kullanır, geri öder, limiti aşmamak kaydı ile dönem dönem faizlerini de ödeyerek mesela Bir iş için 100 TL kullanır, 50 öder, 950 kaldı, 800 kullanır, taksit taksit öder, ödediği oranda limiti kalır yine kullanır vs...buradaki her bir işlem ayrı bir kredi işlemidir aslında ama borçlu cari hesap şeklinde işleyen krediden kullandığı için bir bütün olarak addedilmeketdir. Kredi türü borçlu cari hesap şeklinde işleyen kredi değilse bence bu kararlardan hareket edilemez.
Bu durumda kefil şayet kefaletinden istifa ettiğini Bankaya bildirdi ise ve bildirim tarihinden sonra borçluya yeni bir kredi kullandırıldı ise ve bu kredi önceki kefil olduğu işleme ait borçlu cari hesap şeklinde işleyen kredinin devamı değil ise yeni krediden sorumlu olmamalıdır. Tabi ki istifa tarihinden önceki risklerinden risk bitene kadar sorumluluğu da devam etmektedir.